Cengiz Algan: Reina saldırısı ‘yaşam tarzı’na mı?

Bu son derece profesyonel saldırıyı, ‘laikçi’ kesimden hatırı sayılır sayıda yazar, çizer, siyasetçi, sanatçı, akademik, şarkıcı, gazeteci, modacı filan, getirip “yaşam tarzına saldırı”ya bağladılar.

Cengiz Algan: Reina saldırısı ‘yaşam tarzı’na mı?
3.01.2017 - 10:32
1390

 Reina saldırganı terörist, eylemini toplam 7-8 dakikada tamamlamış. Bu kadar kısa bir süre içinde önce kapıdaki polisi ve korumayı, sonra gece kulübünün girişindekileri, sonra da içeridekileri taramış. Saldırıda 30’ar mermilik toplam altı şarjör kullanmış ve 39 kişiyi öldürmüş, 65 kişiyi yaralamış. Yani kullandığı 180 merminin en az 104’ünde isabet sağlamış. Bazı kişilere birden fazla mermi isabet etmiş. Demek ki neredeyse boşa mermi yakmamış, her attığını vurmuş. Bir de üzerini değiştirip elini kolunu sallayarak kaçmayı başarmış.

İşyeri sahibinin anlatımına göre, polis son iki üç haftadır, o yol üzerinde üç tane kontrol noktası kurmuş, yılbaşı gecesi de bu sayıyı dörde çıkarmış. Buna rağmen saldırgan hem girerken hem de kaçarken belli ki bunları sorunsuzca atlatmış. Çünkü yakalanamadı.

Yani son derece profesyonel, soğukkanlı, bu konuda iyi eğitim almış biri olduğu belli. Bu donanım basit askeri eğitimle kazanılamaz. Özel bir eğitim gerektirir. Hatta sadece özel eğitim de yeterli değil. Aldığı eğitimi sahada uygulamış olması da gerekir. O kadar sivil insanı gözünü kırpmadan takır takır öldürebilmesi, özel bir psikolojik eğitimden de geçtiğine işaret ediyor kanımca.

Mesela canlı bomba olmaktan farklı bu. Canlı bomba eylemini yapan, bir pim çekiyor ve kendisi de bir anda parçalanarak ölüyor. Oysa burada insan bedenlerine kurşunlar saplanıyor, her taraf kan içinde. İnsanlar çığlıklar atarak, birbirini ezerek kaçışıyor; saldırgan ise aynı soğukkanlılıkla, hedeflere tam isabetle ateş etmeye devam ediyor. Kamera kayıtlarını izleyen terör uzmanları ve askeri uzmanlar da bunu doğruluyor. Silahın ve mühimmatının cinsi, saldırganın silahı ateşleme biçimi, kaydettiği isabet vs detaylarla iki gündür anlatıyorlar.

                                                                         *  *  *

Bu son derece profesyonel saldırıyı, ‘laikçi’ kesimden hatırı sayılır sayıda yazar, çizer, siyasetçi, sanatçı, akademik, şarkıcı, gazeteci, modacı filan, getirip “yaşam tarzına saldırı”ya bağladılar. Daha ilk dakikalarda, hiçbir detay belli değilken; konunun ne, saldırganın kim ve amacının ne olduğuna bakmaksızın, sadece saldırılan mekâna bakarak, suçu da suçluyu da ilan ettiler. Bir gün önce Diyanet “Yılbaşı kutlayanları hedef gösteren fetva” yayınlamıştı onlara göre. Günlerdir sokaklarda Noel Babaavlayan çeteler türemişti. Zaten gerici ve yobaz olan hükümet bunlara göz yummuş, bu “nefret ikliminden beslenen” saldırgan da gelip yılbaşı kutlayan sekülerleri öldürmüştü.

Hâlbuki Diyanet ‘fetva’ değil, her yıl Aralık ayının son cumasında yaptığı gibi, yeni yıl kutlamasına da değinen bir Cuma hutbesi yayınladı. Yılbaşı kutlamanın ve piyango oynamanın başka kültürlere ait olduğunu, israfın müminlere yakışmadığını vurgulayarak ‘resmi’ görüşünü tekrarladı.

Bütün Türkiye sokaklarında Noel Baba avlanıyormuş hissi yaratan görüntü ise Aydın’ın Nazilli ilçesinde, Alperen Ocakları’na mensup kişilerin sergilediği bir performanstan ibaretti. Noel Baba kılığına soktukları bir kişinin kafasına oyuncak silah dayayan, Aydın Efesi giyimli birkaç kendini bilmezin etkinliği söz konusuydu.

Ki Alperen Ocakları buna benzer saçmalıkları her yılbaşı öncesi yapıyor. Bazen şişme Noel Baba bıçaklıyor, bazen de maketlerini yakıyorlar. Bir de son yıllarda sık kullanılan, Anadolu Gençlik Derneği adlı bir oluşumun ürettiği bir afiş var. Müslüman olduğunu takkesinden ve sakalından anlamamız istenmiş, iriyarı bir erkek Noel Baba’yı yumrukluyor.

Alperen Ocakları’ndan, Aydın il başkanı dâhil 10 kişi gözaltına alınıp sorgulandı. Her sene tekrarladıkları bu performansı “Tamamen Hıristiyan adetleriyle Noel kutlamaya karşıyız. Kendi milli, manevi değerlerimizi hatırlatmak için yapıyoruz” diyorlar. Tabii işin içine, oyuncak da olsa, sadece bir afiş de olsa silah, bıçak, yumruk, yani şiddet girince işin boyutu değişir elbette. Şiddete herhangi bir övgü ya da çağrı suçtur. Neyse ki her sene tekrarlanan bu tür saçmalıklara toplum hiç itibar etmedi, etmiyor.

Ancak; saldırıya üç gün kala, Nazilli ilçesinden dünya basınına yayılan bu görüntüyü izleyince, üstüne bir de Diyanet hutbesini dinleyince kudurup, hemen bir yerden bir otomatik silah ve altı tane dolu şarjör bularak, İstanbul’un en meşhur eğlence mekânını basma ‘tezi’, en hafif tabirle saflık değil mi? Ve buradan yola çıkarak ‘yaşam tarzı’ müdafaası için, yine ve yine ve yine Müslümanları suçlamak, konuyu dinin (aslında sadece İslam’ın) ‘gericiliğine’ bağlamak kutuplaştırmanın âlâsı değil mi? Biz hangi yılbaşında böyle bir saldırıya maruz kaldık bugüne kadar?

Saldırıyı organize edenlerin amacı sizi tam da buna, ‘yaşam tarzınıza’ saldırıldığına inandırmak olamaz mı? Saldırıyı üstlenen DAEŞ, daha iki hafta önce Berlin’de Noel pazarına saldırdı. Paris’te Milli Gün’de konser salonuna saldırmıştı. Camilere, türbelere, mezarlıklara bile saldırıyor. Hedefleri çok çeşitli. Türkiye’de ilk kez bir eylemi üstlendiklerini görüyoruz (buraya mim koyuyorum); açıklamalarında “mürted (dinden çıkmış) Türk hükümeti”, “haçlıların hizmetçisi Türkiye”ye saldırdıklarını söylüyorlar. “Uçaklarıyla ve top atışlarıyla dökülen Müslüman kanı”ndan söz ediyorlar. Yani tıpkı sizler gibi DAEŞ de saldırıdan hükümeti sorumlu tutuyor. Ama onlar dinden çıktığı için, sizler din ile saldırdığı için suçluyorsunuz. Hiçbir tuhaflık yok mu bunda?

Alperenler ve Diyanet’e bağlamak yerine, TSK’nın El Bab operasyonuyla DAEŞ’e ağır darbeler vurmasına verilen cevap olarak düşünmek daha mı az akla uygun? Kanadalı ile Suudi Arabistanlıyı, Danimarkalıyla Yemenliyi ayırmayan küresel bir terör örgütü, neden sadece Türkiyeli sekülerlere özel muamele yapsın ki? Tam da sizin ‘yaşam tarzı’ hassasiyetinizi kışkırtmak için olmasın?

Ayrıca Beşiktaş veya Kayseri saldırılarında, Ankara gar saldırısında veya diğer terör saldırılarında ölen ve yaralananların bir ‘yaşam tarzı’ yok mudur? Sadece Reina’ya gidenlerin mi ‘yaşam tarzları’ vardır? ‘Yaşam tarzı’ denilen şey sadece laiklere özgü ve onlara mı aittir? Mesela Yeşilköy Havaalanı’na saldırıldığında ‘turizme darbe’ oluyor da, Reina’ya saldırılınca neden ‘yaşam tarzına saldırı’ oluyor? Nedir bu ‘yaşam tarzı’?

                                                                         *  *  *

Toplamımıza saldırıyorlar. Bir araya gelebilmemize topyekûn saldırıyorlar. Saldırılar arasından bazılarını seçip lanetlemek ve siyaseten kullanılabilir malzeme haline getirmek, bazılarını ise görmezden gelmek veya önemsizleştirmek tam da istenen algıya hizmet ediyor olabilir. Bir kez olsun ‘yaşam tarzı’ çemberi dışında düşünmeye cüret edemez misiniz?

SERBESTİYET

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums