İbrahim Kahveci:Bu oyun Çiller ve Ecevit’in sonu olmuştu

Doğa bilimciler doğayı kendi haline bırakmak gerektiğini söylerler. Klasik iktisat teorisi de serbest piyasaya müdahale edilmesine karşıdır. Her şey kendi dengesini bulur derlerdi.

İbrahim Kahveci:Bu oyun Çiller ve Ecevit’in sonu olmuştu
14.10.2016 - 07:05
1643

 Doğa bilimciler doğayı kendi haline bırakmak gerektiğini söylerler. Klasik iktisat teorisi de serbest piyasaya müdahale edilmesine karşıdır. Her şey kendi dengesini bulur derlerdi.

Çok ilgimi çeken bir deyim var: “Deniz, kendinden alınanı mutlaka geri alı” derler. Yani, siz denizi dolgu falan yaparak küçültürseniz, bir gün deniz verdiklerini yakıp-yıkarak geri alır.

Aslında benzer hadiseyi şehirlerde dere yataklarının kurutulmasında da görürüz. Betonlaşmanın gücüne inanan şehir yönetimleri, eski dere yataklarını kurutarak iskana açarlar. Sonrasında ise, bir gün aniden bastıran fırtına ile o dere yataklarındaki bütün yapılar yıkılır ve mallarla beraber canlarda helak olur gider.

***

1993 yılında Türkiye genç ve iddialı bayan profesörün başbakanlığı ile tanıştı. Profesör Dr. Tansu Çiller aniden ülkenin başbakanı oldu. Tabii ki kendisini ispatta normal dışı müdahalesini uzmanı olduğu ekonomi alanında gerçekleştirdi.

Çiller, 93 yılında kamu iç borçlanma ihalelerinde ‘soyguncu düzeni’ bitirmek için bankaların yüksek faizlerine direndi. Yüksek faizli bir çok kamu ihalesi iptal edilerek bankalara rest çekildi.

Aslında Çiller haklıydı. Bankalar ekonomik hedeflerle çelişen teklifler veriyordu. Israrla yüksek faiz istemeye devam ediyorlardı. Ve Çiller ihale iptalleri ile bankalara hadlerini bildirmek istedi. Bankalar devlete para satamadıktan sonra ne yapacaklardı ki? En büyük müşteri devlet ise, devletin dediği olmalıydı.

Ama laf aramızda, devlette ihaleler iptal edilirken bir türlü kemer sıkmıyordu. Hem ihaleleri iptal ediyor, hem de gelirinden fazla harcamaya devam ediyordu. Karşılıklı restleşme sürecinde inanılmaz bir bahar havası esti. Büyüme ve tüketim adeta rekor kırdı.

Ama sahte saadet havası  29 Ocak 1994’de bir günde patladı. Borsa çökerken, dolar fırlayıverdi. Çillerin kurduğu güllük-gülistanlık düzen 1 günde bozuluvermişti. Ve aynı Çiller süper bonolar ile 3 ayda yüzde 50 net faiz vererek krizi aşmaya çalıştı. 93’de yıllık direndiği faizi nerede ise 3 ayda vermiş oldu.

***

Benzeri bir piyasa müdahalesi 2000 yılında Ecevit liderliğinde gerçekleşti. 1999 yılında IMF ile anlaşmaya varan ve para konusunda sırtını IMF’ye yaslayan Ecevit liderliğindeki koalisyon hükümeti piyasaya direndi. Faizler düşsün diye yapılan istek ilk aylarda karşılık gördü ve faizler enflasyonun da altına indi.

Ecevit, IMF’nin gücü sayesinde oluşan ucuz paranın güç sarhoşluğunu yaşarken bir türlü ekonomik reformları gerçekleştirmedi. Piyasaya meydan okunuyor ama reformlar ise sürekli erteleniyordu. Göstermelik bazı adımlar ise sorunların temelden çözülmesinden oldukça uzaktaydı . Ve annesinin cenazesinde Halit Cıngıllıoğlu aranarak satılamayan kamu kağıtlarının alımı istenebiliyordu.

Bildiğiniz gibi sonradan Demirbank’ın arkasında devlet hiç durmayacak ve bedavadan el konulup İngiliz Bankasına satılacaktı.

İşte Ecevit’in kurduğu bu IMF destekli piyasa müdahalesi de 2000 yılındaki bahar coşkusu sonrası 1 günde çöküverdi. 20 Kasım ve 28 Kasım günleri borsada yaşanan sert satışlar bile anlaşılmadı ve kriz Şubat 2001’de resmiyet kazandı. Saadet zinciri yıkılmış ve dolar 3 kat yükselirken, borsa diplere çöküvermişti. Yüzde 40 faizi fazla bulan Ecevit Hükümeti bir gecede yüzde 4.000 faiz vermek zorunda kalmıştı.

***

Şimdi bunları neden yazdım.

Türkiye 1993 ve 2000’deki Türkiye değil elbet. Ama artık dış borç riskimiz de (döviz ihtiyacımız) 15-20 milyar dolar değil. Bugün yabancı para riski sadece reel sektörde 204 milyar dolar; toplamda ise 250-300 milyar dolar. Kullanılabilir rezerv ise 30 milyar dolar.

Piyasada oluşan durgunluğu aşmak için yine “tüketim” kanallarını açmaya çalışıyoruz. Ucuz kredi için faizlerin inmesi gerekiyor. Ama bankalarda kaynak kalmadı.Dikkat kaynak maliyeti artıyor

Merkez Bankası piyasayı ucuz para ile fonluyor ama  nereye kadar? Siyaset kurumu piyasa dengeleri dışına taşarak düşük faiz baskısını yeniden kurdu. Ama gerekli üretim reformları için bir türlü adımlar gelmiyor. Dilenci parası gibi “üretim teşvikleri” açıklanıyor.

Bugün köprüleri, yolları bile dolar fiyatı belirliyor. Faiz diyoruz ama faiz parası sonuçta ülke içinde kalıyor. Ama dolar yükselince fark yurt dışına gidiyor. O nedenle diyorum ki; lütfen dengelerle oynamayalım. Suni baskılar bir gün patlarsa hepimiz altında ezilir kalırız.

KARAR

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums