Altan Tan, AK Parti sosyolojisine uzak bir isim değil.

‘Milli Mücadele’ geleneğinden gelen muhafazakar bir siyasetçi.

Melih Gökçek, Keçiören Belediye Başkanlığı yaparken yardımcısıydı.

Rahmetli Erbakan Hoca’nın Refah Partisi yönetiminde görev yaptı.

PKK terör örgütüyle arasına bir türlü kalın çizgi çekemeyen HDP içerisinde sayısı az denebilecek ‘muhafazakar ve mutedil’ kanadı temsil ediyor.

Geçen gün yaptığı “Kürt siyaseti yol ayrımında, yeni siyasi arayışlar olabilir” sözü yeni partinin ve HDP içerisindeki parçalanmanın işaret fişeği olarak görüldü.

Aslında Tan benzer ifadeleri geçmişte de kullanmıştı ama bu sözleriyle artık gemileri yakmış, ayrılmayı göze almış intibası verdi.

Her ne kadar ‘etnik’ parti görünse de HDP’nin içi ‘rengarenk’.

‘Devlete’ bakışlarında ortaklık olabilir ama homojen değiller!

‘Kandilciler’, ‘Orta yolcular’, ‘Sosyalistler’ ve ‘Muhafazakarlar’ diye 4 gruba ayırabiliriz.

Altan Tan gibi muhafazakar ve birlikte yaşama vurgusu yapanlar hem Kandil’den hem de parti içindeki ‘sosyalist, marjinal sol’dan rahatsızlar.

HDP’nin bileşenleri arasındaki ‘seküler’ grupla hayata bakışları farklı.

Sosyalist grup devlet ile olan hesaplaşmasını ‘Kürt meselesi” üzerinden görmek istiyor.

‘Kandilciler’ daha çok etnik kimliği öne çıkaran genç milletvekilleri.

Dengir Fırat, Celal Doğan gibi ‘orta yolcu’ görülen mutedil isimler, seslerini duyuracak halde değiller.

Ve Selahattin Demirtaş!

HDP seçmeninde öyle popüler hale geldi ki bir ankete göre Öcalan’ın 12 puan üzerinde desteği oluşmuş.

Buna rağmen ne hendeklerin açılmasına ne canlı bombaya taziyeye gidişe mani ol(a)madı.

1 Kasım sonuçlarıyla vesayeti güçlendiren Kandil ipleri sıkıca eline aldı.

HDP, oy aldığı Türkler kadar Kürtler için de hayal kırıklığıdır.

Peki ne olur?

HDP’de bir iç hesaplaşma hatta ayrışma kaçınılmaz ama…

Silahın gölgesi altında kafa çıkarmak kolay mı?

Kısa vadede yeni parti ya da kopuş öyle kolay değil.

Dokunulmazlıkların kaldırılması HDP’de safları sıklaştırmış anlaşılan.

HDP hem ‘direnecek’ hem de oluşacak ‘mağduriyet’ten yeni siyasetini inşa edecek. Bu olayı ‘uluslararasılaştırma’ peşindeler.

Demirtaş, Avrupa’nın siyasi merkezlerine 4 günü kapsayacak geziye biraz da bunun için çıkıyor.

 “İmza 800’ü aşarsa Bahçeli aday olmaz”

MHP’deki kurultay mücadelesi ‘bilmece’ gibi.

Devlet Bahçeli 10 Temmuz’u ilan etmişti.

‘Muhalifler’ 19 Haziran’da kurultay topluyor.

Hangisi?

19 Haziran kesin!

İkisi de olabilir!

Üçüncü bir tarih de gelebilir!

Burada belirleyici olan kritik rakam 800.

Şöyle ki:

19’unda tüzük kurultayı toplanıyor. Eğer 800 üzeri delege gelirse muhalifler için ‘işlem tamam’. Orada verilecek önerge ile seçimli kurultay tarihi belirlenir.

Bu tarih 10 Temmuz öncesi olur. ‘Muhalifler’ bayrama yeni liderle girmek istiyorlar.

19’undaki kurultayda imza 800’ü aşarsa Devlet Bahçeli’nin aday olmayacağına eminler.

İmza 800’ün altında kaldığı takdirde tüzük değişse bile işler karmaşıklaşır.

O zaman yeni ittifaklar doğabilir. Devlet Bahçeli ‘aradan sıyrılmayı’ hesaplayabilir.

Bu yarışın bir tarafında Meral Akşener var; orası kesin…

Karşısında Devlet Bahçeli mi ya da Bahçeli’nin desteklediği birisi mi olacak orası meçhul!

Koray Aydın, Bahçeli ile mi olur? Ümit Özdağ, Sinan Oğan ne yapar? Oktay Vural, Süleyman Sazak ya da yeni sürpriz isimler gündeme gelir mi?

Tüm bu soruların cevabı 19 Haziran tüzük kurultayına imza verecek delege sayısında gizli.

MEYDAN