Kadir Gürsel: Erdoğan kendisini Kürt tuzağına mı düşürdü?

Erdoğan rejiminin PKK’ya karşı 2015’in Temmuz ayında başlattığı savaşın Kürt çoğunluklu Güneydoğu kentlerinde yol açtığı

Kadir Gürsel: Erdoğan kendisini Kürt tuzağına mı düşürdü?
6.04.2016 - 17:51
1893

 Erdoğan rejiminin PKK’ya karşı 2015’in Temmuz ayında başlattığı savaşın Kürt çoğunluklu Güneydoğu kentlerinde yol açtığı yıkım ve ölüm tablosu giderek ağırlaşır ve çatışma Türkiye’nin batısına da sıçrama eğilimi taşırken, umumi manzara bir çıkmazı işaret ediyor: Öngörülebilir bir gelecekte ne PKK’nın askeri yoldan tasfiyesi ne de bu örgütle müzakere edilmiş bir ateşkese varılması mümkün görünüyor.

Bu çıkmaz içinde derinleşen ve yönetilmesi giderek zorlaşan bir kriz durumu söz konusu Türkiye’de... Dokuzuncu ayına giren savaşta güvenlik güçlerinin giderek artan zayiatı bu krizin bir boyutu. Bu yazının yazıldığı 3 Nisan’dan geriye doğru yedi gün içinde Güneydoğu’daki kent savaşlarında öldürülen asker ve polis güvenlik gücü mensubunun sayısı 21’di. Bunların çoğu, PKK’nın el yapımı patlayıcılarla tuzakladığı yol ve evlerde, bombalı araç saldırılarında ya da keskin nişancı ateşiyle öldürülmüşlerdi. Resmi açıklamalar dikkate alındığında savaşın başından bu yana kaydedilen zayiat toplamı 420’yi geçiyordu.

Güvenlik güçlerinin verdiği kayıplarda herhangi bir azalma eğiliminin görülmemesi, bu savaşın sahibi olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için elbette ki fazlasıyla rahatsız edici bir durum. Temmuz 2015’te PKK’yla çatışmayı siyaseten tercih etti. Bunun sonucunda seçmenin sorun algısında açık ara bir numaraya yerleşen “kaos ve terör tehdidi”yle de ancak kendisinin baş edebileceğine hedef kitlesini inandırarak partisi AKP’ye 1 Kasım seçimlerini kazandırdı. Artık vaat ettiği çözümü sunmak zorunda ama zaman geçerken terör tehdidinde bir azalma görülmüyor; güvenlik güçlerinin “terörle mücadele şehitleri”nin sayısı da gün geçtikçe artıyor.

Erdoğan’ın bu meydan okumaya cevabı, İslam’da şehitliğin anlam ve önemine atıflarda bulunarak halkın kayıpları kabullenmesine çalışmak oluyor. Ölümlerin neden olduğu acıları hafifletmek için de her fırsatta “PKK’ya misliyle zayiat verdirildiğini” vurguluyor.

18 Mart’ta Ankara’da düzenlenen bir törende “operasyonların başladığı temmuzdan bu yana 300’ün üzerinde şehit verildiğini” belirttikten sonra şunları söyledi: “Ama ne kazandık biliyor musunuz? Bu toprakların vatanımız olduğunu dosta düşmana bir kez daha göstermiş olduk. Bu kazanç var ya öyle büyük bir kazançtır ki ancak Çanakkale Savaşı ile mukayese edebiliriz”. Ardından “şehitliğin pek az faniye nasip olan bir şeref olduğunu” da ekledi.

Erdoğan 25 Mart’ta da “Operasyonlarda verdiğimiz şehit sayısı 300’ü geçti. Teröristlerin verdiği kayıplar bunun en az 10 katı” dedi.

Erdoğan PKK’ya karşı savaş bağlamında “şehitlik övgüsü”nü bir söyleme dönüştürdü. Cumhurbaşkanı’nın sınırları antlaşmalarla tanınmış Türkiye Cumhuriyeti’nden bahsederken “bir ülkenin vatan olması için şehit kanına ihtiyaç vardır” gibi sözler sarf etmesi riskli; çünkü benzer bir bakış açısı çok daha fazla kayıp veren Kürt ayrılıkçıları tarafından da savunulmaya uygun.

Erdoğan’ın üslubudur; zorlu bir hamleye kalkıştığında “sonuna kadar gideceğiz” der. PKK’yla savaşta da “Sonuna kadar gideceğiz” diyor. Peki, hükümet güçlerinin PKK’ya karşı “sonuna kadar gitmesi”, başka bir ifadeyle PKK’yı tamamen saf dışı bırakarak yenmesi mümkün müdür? Çeçenistan ya da Sri Lanka’daki gibi bir askeri çözüm Türkiye ve Ortadoğu şartlarında olanaklı mıdır?

Evet, açık ara Ankara lehindeki güç dengesi göz önüne alındığında teorik planda bu mümkün. Ama sadece teorik planda.

Sonuna kadar gidilmesi halinde Türkiye’nin gerçek hayatta neye benzeyeceğini ise sekiz ayı geride bırakan savaşın doğurduğu yıkım ve ölüm tablosunu ölçü aldıktan sonra bunu beşe, ona katlayarak gözümüzde canlandırabiliriz: On binlere varan ölü sayısı, yakılıp yıkılan Kürt nüfuslu şehir ve ilçelere daha birçoğunun eklenmesi, yerinden edilmiş Kürt sivil sayısının milyonu geçmesi, Türk çoğunluklu Batı kentlerinde terörizm, Türk-Kürt çatışması, Türkiye’den Avrupa’ya doğru mülteci hareketi ve turizm sektörü başta olmak üzere Türk ekonomisinin ağır darbe alması...

Bu savaş, sonunda pekala Suriye ve Irak’a da sıçrayabilir ve Türkiye kendisini büyük güçlerle karşı karşıya gelmiş halde bulabilir.

PKK bölgede Kürt nüfusa sahip bütün ülkelerde değişik ölçülerde tabanı, örgütlenmesi ve stratejik derinliği olan, önemli güçlerle belirli ittifak ilişkileri geliştirmiş ve hal-i hazırda insan kaynağı sıkıntısı da çekmeyen bir örgüt. Dolayısıyla darbelere dayanıklı.

Kürt savaşında sonuna kadar gidilmesi, bir bakıma “Türkiye’nin sonu”na kadar gidilmesi olacaktır. Bu felaketten Erdoğan rejiminin ayakta kalarak çıkması mümkün olabilir mi?

Neticede, askeri çözüm pratik olarak imkansız. Peki ya siyasi çözüm?

Bırakın siyasi çözümü, PKK’yla bir ateşkes olanaklı mı?

Bugünkü şartlarda ateşkes de imkansız.

Çünkü bir ateşkese ancak müzakere yoluyla varılabilir ki Erdoğan’ın ana siyasi gündemi “başkanlık rejimi” olduğu müddetçe PKK’yla açık ya da gizli bir ateşkes müzakeresi yürütülmesi olanak dışı görünüyor.

Erdoğan 2016’da otoriter bir başkanlık rejimi öngören anayasa taslağını Meclis’e getirtecek. Taslak Meclis’ten geçerse 2016’da anayasa referandumu var; yoksa sonbaharda bir erken seçim Erdoğan’ın oyun planının doğal seçeneği olacak. Bu aşamalardan geçilirken Erdoğan PKK’yla anlaşamaz; anlaşırsa çok ihtiyaç duyduğu milliyetçi oyları riske atar ve bunun yanı sıra Kürt partisi HDP’yi olası bir erken seçimde yüzde 10’luk barajın altında bırakma planı da suya düşer.

Dolayısıyla öngörülebilir süre zarfında Türkiye’nin büyük riskler içeren bir iç savaş ortamında yaşamaya devam edeceğini kabul etmek gerekiyor.

Ve bu savaş devam ettikçe, sonunda mecbur kalınacak olan siyasi çözümün maliyeti de artacak... Erdoğan aslında diktatörlük demek olan başkanlığına kavuşsun ya da kavuşmasın, bu böyle.

PKK çıtayı yükseltiyor. PKK’nın askeri lideri Murat Karayılan 29 Mart’ta kendisine bağlı güçlere hitaben yayımladığı bir telsiz mesajında savaşı tırmandırma talimatı verirken, Öcalan’ın serbest bırakılmasını ve Kürt özerkliğini çözümün tek yolu olarak ileri sürdü.

Mart ortasında The Times gazetesine bir demeç veren PKK’nın en üst siyasi örgütlenmesi KCK’nın Eş Başkanı Cemil Bayık temel hedeflerinin “Erdoğan ve AKP’yi çökertmek olduğunu” söylemişti.

Erdoğan’ın PKK’ya karşı savaşı, başkanlık gündeminin aracı olarak kullanması ülkeyi tarihsel bir tehdit ile karşı karşıya bıraktı. Acilen yapılması gereken, savaş ile başkanlık gündemi arasındaki ilişkiyi koparmak ama bunun önündeki en büyük engel de Erdoğan.


Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums