Başbakan Sn. Davutoğlu’nun, 30 Aralık 2015’de CHP lideri Sn. Kılıçdaroğlu’nu, ardından, 4 Ocak 2016’da MHP lideri Sn. Devlet Bahçeli’yi, “yeni anayasa” için ziyaret etmesi;

Bu ziyaretler sonrası hükümet ve parti sözcülerinin yaptığı açıklamalar;

Ve, Ankara’dan aldığımız duyumlar temelinde söyleyebiliriz:

“Yeni anayasa ve başkanlık sistemi”, “Kürt sorunu ve çözüm süreci”, 2016’nın, içeride, iki ana gündem maddesi olacak.

Şüphesiz ki, “IŞİD’e karşı savaş-mülteci krizi-suriye ve Irak’ın geleceği”, sınırlarımızda haritaların değişme olasılığının ortaya çıktığı bir dönemde, dış politikanın ana gündem maddesi olmaya devam edecek.

Ki, vurgulayalım, bu iki unsur, içerisi ve dışarısı, iç politika ve dış politika, hiç olmadığı kadar bugün birbirleriyle bağlantılı şekilleniyorlar.

Bununla birlikte, siyasi gündemin ve kamusal tartışmanın odak noktasında iç siyaset var.

AK Parti;

Bu yılın ilk altı ayında, yeni anayasa metninin çıkmasını;

2011-2012 döneminde yapılan yeni anayasa çalışmalarında uzlaşıldığı söylenen 60 maddenin yeni çalışma sürecinin başlangıç noktası olmasını;

O dönemdeki gibi, dört partinin eşit sayıda üç üye verdiği Anayasa Komisyonu’nun tekrardan çalışmaya başlamasını, ve bu çalışmanın kendisine altı ay süre vermesini;

Anayasa yapım sürecinin, Meclis Başkanı liderliğinde ya da koordinasyonunda götürülmesini istiyor.

Bu şu anlama da geliyor: Bir; siyasi partiler, uzlaşıldığı söylenen 60 maddenin arkasında duracaklar. İki; komisyon çalışmasının ve tartışmaların altı ay üst sınırı olacak. Üç; TBMM sitesinde bulunan 2011-12 dönemi yeni anayasa için yapılan önerileri de içeren zengin arşiv bu dönemde kullanılacak. Dört; tüm bu alt yapıya ve arşive rağmen eğer komisyonda uzlaşma sağlanamazsa, AK Parti, yeni anayasa yapımında yoluna devam edecek ve yeni anayasa ile bu sürecini sonuçlandırmak isteyecek.

Dolayısıyla, AK Parti, 2016 yılını yeni anayasa yılı olarak görüyor.

2016, Türkiye’nin, 1982 darbe anayasasından kurtulduğu ve yeni anayasasına sahip olduğu yıl olabilir.

Şüphesiz ki, bu noktada temel soru, başkanlık sistemi, dolayısıyla, yeni anayasada başkanlık sisteminin yeri?

Şu gerçeği görelim: Başta Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan olmak üzere, AK Parti, istediği başkanlık sistemime geçişi için geçmişte hiç bir zaman, bugün olduğu kadar yakın olmamıştı.

Başkanlık sistemine geçiş isteği, geçmişte daha çok “istek beyanı” niteliğindeydi; bugünse, “gerçekleşme şansı çok yüksek bir gerçeklik” durumunda.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti, 2016’da, başkanlık sistemine geçisin alt yapısını hazırlamak istiyor, bunu da zorlayacak.

Cumhurbaşkanı, düşünce kuruluşlarının yapacağı toplantılar, beyin fırtınaları, halkla birebir temaslar yoluyla, Başkanlık Sistemi için toplumun desteğini arttırmak sürecini başlatacak.

Toplumun başkanlık sistemine geçiş için desteği hala düşük ve yeterli değil.

AK Parti’yse, komisyon, Meclis ve parti çalışmalarıyla, başkanlığa geçiş sürecini güçlendirmek ve hızlandırmak çabasında olacak.

2016 yılı, yeni anayasa gibi, başkanlık sistemi yılı da olacak gözüküyor. 

2016 sonunda, başkanlık sistemine geçişin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini, gerçekleşirse de, ne tür bir sistem olarak gerçekleşeceğini göreceğiz diye düşünüyorum.

Fakat şu gerçeği de görüyoruz: Yeni anayasa ve başkanlık sistemi için kilit alan, Kürt sorunu ve çözüm süreci; kilit aktörse, HDP.

Çatışmaların devam ettiği, HDP’nin daha da işlevsizleştiği, HDP eşbaşkanlarının ve millet vekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırıldığı bir ortamda, ne yeni anayasa çalışmaları, ne de başkanlık sistemi tartışmaları sağlıklı ve verimli yapılabilir. Bunu biliyoruz.

Doğru: Yeni anayasa, farklılık dili, tek bir kimlik, tek bir sorun temelinde yapılmaz.

Yeni anayasa, yeni, sivil, demokratik ve adil olmak için, “farklılık içinde birliktelik, birlikte yaşama, ve ortaklık dili”ni içermelidir. Bu da, “eşit vatandaşlık ve çoğulculuk dili”dir. Bu da, doğru.

Ama, siyasi ve toplumsal alanlarda, çatışma ve silahın siyasetin yerini aldığı, ve kutuplaşmanın ve ayrışma dilinin güçlü olduğu bir ortamda da, ne ortak bir dil yaratmak, ne de birlikte yaşama normlarını konuşmak mümkündür.

Çatışmadan tekrardan siyasete dönmek; silahın bırakılıp müzakere sürecinin başlatılması; HDP’yi ve milletvekillerini, Meclis içinde etkili ve verimli olmaya davet etmek; bu yolu açmak, Yeni Anayasa ve başkanlık sistemi tartışmalarını,  pozitif bir yapıda, Türkiye’nin yararına, ve tüm kimlikler ve bireyler için haklar-özgürlükler-sorumluluklar temelinde başlatmanın ön koşuludur.

2016’nın ilk aylarında çatışmadan siyasete tekrardan geçiş sürecinin başlatılmasını beklemeliyiz, eğer 2016 yeni anayasa ve başkanlık sistemi tartışması yılı olacaksa...

RADİKAL