Gökhan Bacık: G20 ülkeleri neye kararlı?

Antalyada yapılan G20 toplantısının sonuç metni genel olarak tipik bir “G20 nihai bildirgesi” olarak görünüyor.

Gökhan Bacık: G20 ülkeleri neye kararlı?
19.11.2015 - 07:09
1615

 Antalya'da yapılan G20 toplantısının sonuç metni genel olarak tipik bir “G20 nihai bildirgesi” olarak görünüyor.

Öncekiler gibi bu metin de “gerçeklik ve Batı merkezli kapitalist kaçınılmazlık” arasında bir üslup benimsemiş. Bir taraftan bildirgede “Büyümenin güçlü ve kapsayıcı olması konusunda son derece kararlıyız, daha fazla ve daha kaliteli istihdam oluşturacağız. Kapsayıcı büyümeyi ilerletmek ve güveni sağlamlaştırmak için tüm politika araçlarının kullanılması ve bütün paydaşlarla güçlü bir ilişki kurulması gerektiğinin bilincindeyiz” gibi ifadeler var. Ancak öte yandan satır aralarında G20 üyesi ülkelerin pek çoğunun asıl baş ağrısı olan konular da ustaca yerleştirilmiş halde duruyor. Metin şöyle diyor: “Finansal sistemde ortaya çıkan, önemli bir kısmı bankacılık dışı sektörlerden kaynaklanabilecek, risk ve kırılganlıkları izlemeye ve gerektiğinde bunlara yönelik tedbirler almaya devam edeceğiz.”

G20'nin ortak dili

Metinde hiç demokrasi kelimesi geçmiyor. Özgürlük kelimesi sadece bir kere geçiyor. Yine metinde adalet kelimesi hiç geçmiyor. Adil kelimesi iki yerde geçiyor. Birincisinde Paris Anlaşması ile ilgili bir durumu niteliyor, yani bağlantısı yok. İkinci yerde ise “adil bir vergi” düzeni bağlamında geçiyor. Paris saldırısından sonra gerçekleşmiş olmasına rağmen nihai metinde hiç terör kelimesi geçmiyor.

G20'nin bu yılki ana temasından birisi yolsuzluk. Ancak kamuoyuna bu konuda önemli bir algı oluşturacak bir açıklama yapılmadı. Nihai metinde yolsuzluk ile ilgili bir bölüm var: 16. madde. Ancak madde yolsuzluk üzerine genel geçer güzel ifadeler barındırmaktan öte bir şey söylemiyor. Belki de en önemli cümle şu: “Yolsuzluğa karşı küresel düzeyde hoşgörüsüzlük kültürü oluşturulması yönünde taahhüdümüzü sürdürüyoruz.” Dil bilgisi, semantik ve felsefi açıdan ise nereden bakarsanız bakın bu cümle tam bir garabet örneği. Buna göre G20, dünyada bir “hoşgörüsüzlük kültürü” oluşturacak ve böylece yolsuzluğu yenecek. Böylece bu “hoşgörüsüzlük kültürü” içinde yetişen yeni nesiller nerede bir yolsuzluk görürse onunla savaşacak. Bir bakıma G20 liderleri radikal bir çözüm öneriyor: Dünyada yeni bir kültür var edersek yolsuzluk biter! Mesela bu kültür Şili'de nasıl oluşacak veya Kuzey İtalya'da? Bunları bilmiyoruz. Ancak küresel düzeyde her şeye karşı bir hoşgörüsüzlük kültürü oluştuğu için insanların bir arada “madem her şeye karşı hoşgörüsüz olduk, yolsuzluğa da hoşgörü gösteremeyiz” demesini bekleyebiliriz belki!

Yeri gelmişken G20'nin önceki metinlerine de bakınca şu sorunla karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz: Nihai metinlerde fantastik bir dil kullanılıyor. Somut ve ayrıntılı bir çözüm önermeyen G20 dili genel geçer yolla bütün sorunları “el ele verirsek çözebiliriz, çözmeye de kararlıyız” tadında laflarla dolu. Bunun bariz bir başka örneği de 25. başlık altında ele alınan mülteciler sorunu. Bu uzun paragraf “mülteciler meselesi mühimdir, bunu çözmek için bir araya gelmeliyiz” mealinden başka bir anlama gelmeyecek cümlelerle dolu. Mesela nihai bildiri şöyle diyor: “Dünyanın çeşitli bölgelerinde benzeri görülmemiş sayılara ulaşan mülteciler ve yerlerinden edilmiş kişilere koruma ve destek sağlanması ve kalıcı çözümler bulunması yönündeki tüm çabalara yönelik desteğimizi güçlendirmeye devam etmeye kararlıyız.” Burada hiçbir somut öneri yok. Ancak daha ilginç bir mesele de var. Lakin ben bunu yazmak yerine okuyucuya sormak isterim. Tırnak içinde mülteciler ile ilgili cümleyi okuyup lütfen şu soruya cevap bulun: “G20 ülkeleri neye kararlıdır?”

Tekno-mühendislik paradigması ve Batı

Paris saldırısından sonra G20'de verilen Batılı tepkilere bakınca insan şuna ikna oluyor: Batılı ülkelerin olup bitenlere karşı bırakın bir strateji belirlemeye, bunları anlama yeteneği kalmamış. Çaresizlik içinde yapabildikleri tek şey “kendi evimizi bari nasıl koruruz?” sorusunun etrafında kenetlenmeleri. Aslında bir süredir Obama ve Merkel ile en iyi örneklerini gördüğümüz bir “tekno-mühendislik bakışının” Batılı siyasilerde hakim olduğunu yeniden gördük. Bu bakış “aman evimizi düzeltelim, istihdama bakalım, dünyanın sorunlarında pek sorumluluk almayalım” şeklinde özetlenebilir. Bu paradigma ile Batı teknolojik ve ekonomik alanlarda büyük işler yapıyor ancak dünya siyasetinin beşeri tarafını anlamaktan aciz kalmaktadır. Bu durumu G20'de açıkça gördük. Paris saldırısı, IŞİD, Ortadoğu krizi, Suriye meselesi gibi konularda Batılı önemli liderler hiçbir şey söylemiyor. Belli ki karşımızda yeni bir Batı var. Bu “yeni Batı” kendi gemisini kurtarmak dışında bir idealist (hatta ideolojik) hedefe sahip görünmüyor. Bu pasif tutum kalıcı mı, geçici mi henüz bilmiyoruz.

Putin'in dünyaya mesajı

Şu sıralar dünya siyasetinin en somut ve tutarlı aktörü Putin. Nitekim, G20 ile ilgili akılda kalan tek cümleyi Putin söyledi. Putin'e göre G20 üyeleri dahil pek çok ülke IŞİD'e destek veriyor. Putin'in diğer liderlere dağıttığı uydu fotoğraflarına göre binlerce kamyon IŞİD ile petrol ticareti için kuyrukta imiş. Bu kamyonların Hindistanlı kamyonculara ait olmadığını tahmin etmek zor değil. Bir bakıma Putin, dünya siyasetine şunu demeye getirmiştir: “Boşuna konuşup durmayalım.”

Putin'i yanlış bulabiliriz. Ancak onun farkı şudur: Putin, tutarlı ve kendi inandığı çizgide somut adımlar atmaktadır. Buradan şunu çıkarmak mümkün: Obama gibi Batılı liderler güzel konuşup ancak somut işler yapmadığı sürece ortada tek faal olan aktör Putin olduğu için olup bitenleri Rusya'nın ciddi biçimde belirleyeceğini öngörmek mümkündür. Dolayısıyla G20'nin politik verdiği mesaj –dünya siyaseti açısından- “Putin'e dikkat edin” olmuştur.

Velhasıl G20 ‘çok önemli' bir toplantıdır. Türkiye, ‘başarılı' bir ev sahipliği yapmıştır. Bu toplantı ile ilgili sonucu yine G20 Antalya Zirvesi'nin nihai bildirisinden uzun bir alıntı ile yapmak en mantıklı görünüyor: “Türkiye'ye G20 başkanlığı için ve bu yıl başarılı bir Antalya Zirvesi'ne ev sahipliği yaptığı için teşekkür ediyoruz. Çin başkanlığı kapsamında 2016 yılı Eylül ayında Hangzhou'da gerçekleşecek bir sonraki toplantımızı bekliyoruz. Ayrıca 2017 yılında Almanya'da bir araya gelmeyi de bekliyoruz.”

Zaman

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums