Gökhan Bacık: 1 Kasım senaryoları Bu filmi daha önce izlemiştik

Hepimiz biliyoruz ki 7 Haziranda oluşan TBMMden bir koalisyon çıkabilirdi. Yine hepimiz “birbirimizin gözünün içine bakınca” neden erken bir seçime gittiğimizi biliyoruz.

Gökhan Bacık: 1 Kasım senaryoları Bu filmi daha önce izlemiştik
30.08.2015 - 04:14
2237

 Hepimiz biliyoruz ki 7 Haziran'da oluşan TBMM'den bir koalisyon çıkabilirdi. Yine hepimiz “birbirimizin gözünün içine bakınca” neden erken bir seçime gittiğimizi biliyoruz.

Türkiye, siyasi tarihinde erken seçime gitmiştir. Ancak ilk defa “yapılan seçimlerin sonucu birileri tarafından beğenilmediği” için erken seçime gidiliyor. Üstelik ülkede sosyal barış başta olmak üzere pek çok önemli konuda acilen adımlar atılması gerekirken sadece siyasi hesaplar yüzünden bu kritik olaylar yokmuş gibi davranılacak.

1 Kasım seçimleri, 7 Haziran'da tatmin olmayanları mutlu etmese ne olacak? Bu sorunun cevabının altında Türkiye'nin yakın gelecekte yaşayacağı olaylar yatıyor. Ancak burada bazı noktaların altını çizmek gerekiyor: Herhangi bir siyasi hareketi baraj altına itmek için bir seçim stratejisi ölümcüldür. Mesela HDP'nin (veya MHP'nin) baraj altında bırakılması için bir seçim stratejisi açık yazmak gerekiyor Türkiye devletini “öldürebilir” öldürmese “sakat bırakabilir.” Kurumların fiilen yok olduğu ve siyasi rekabetin artık doğrudan sosyolojik yapılar üzerinden yaşandığı Türkiye'de gerilim had safhadadır ve böyle seçim zorlamaları büyük karşı tepkiler doğurabilir.

Erken seçime neden gidilir? Siyaset tıkanmıştır ve halka gidilmesi gerekir. Ancak bu tıkanma doğal olmalıdır ve gerçekten bir tıkanma söz konusu olmalıdır. “Benim istediğim olmadı” diyerek siyaseti tıkamak bir tıkanma değildir. Yapay gerekçelerle ve siyasi mühendislikle gidilen erken seçim, işleri daha karışık hale getirebilir. Aslında bir bakıma Türkiye'de zaten zayıf olan demokrasi ölümcül darbeler aldı. Şimdi birileri “bıçağı demokrasinin boğazına dayamış” halde yaptıklarını meşrulaştırmak istiyor. Dolayısıyla elimizde kalan “demokrasi görüntüsü” altında her türlü otoriter uygulamaya devam ediliyor.

1 Kasım'dan beklenenler gerçekleşmezse...

1 Kasım seçimlerinin bağlamı ülkenin sorunları, politik vaatler filan değil AKP'nin tek başına yeniden iktidar olup olamayacağıdır. Açık biçimde 1 Kasım seçimleri ile 7 Haziran seçim sonuçlarının bir parti lehine düzeltilmesi toplumdan isteniyor. Dolayısıyla 1 Kasım seçimlerinin bağlamı Türkiye'nin sorunları değil parti siyasetidir. Dolayısıyla Türkiye'de seçimler bir parça artık kooperatif başkanlığı seçimlerini andırmaktadır.

1 Kasım seçimlerinden tekrar koalisyon çıkarsa önümüzde bazı sorular oluşacaktır:

1. CHP aynı şevkle ve biçimde yeniden AKP ile koalisyonu konuşur mu?

2. AKP dışı partilerin 7 Haziran sonrası yapamadıkları ortak tepki zemini oluşur mu?

3. MHP, mesela kasım ayında yapılacak TBMM Başkanlık seçiminde ne yapar?

4. Tuğrul Türkeş olayından sonra MHP bu gelişmeyi haklı olarak doğrudan kendisine bir saldırı olarak yorumlamıştır. Uzun vadeli MHP-AKP ilişkiler nasıl olur?

5. Kürt oylar blok olarak HDP'ye akmaya devam eder ve Kürtlerin ciddi biçimde HDP dışında oy verdiği parti kalmazsa ne olacaktır?

6. Tek başına iktidarı AKP 1 Kasım'da da yakalayamazsa bunun siyasi anlamı Sayın Davutoğlu ve Erdoğan için ne olacaktır?

7. Son derece kötüleşen ekonomik dinamikler 1 Kasım seçimleri ile ne hale gelecektir? 1 Kasım, Türk ekonomisi için ümit veren yeni bir dinamik üretebilecek midir?

Otoriterlik sarmalından çıkış olacak mı?

Bugün Türkiye'nin temel sorunu otoriterleşmektir. Otoriterleşme bugün hükümeti bile çalışmaz hale getirmiştir. Sokakta yapılacak bir anket “Türkiye'yi kim yönetiyor?” sorusuna ne sonuç bulur? Normal şartlarda bir ülkeyi hükümet yönetir. Ancak Türkiye halihazırda etkisi ve yetkisinin sınırları muğlaklaşmış bir hükümete sahiptir. Türkiye'deki siyasi hayatın dalgalarını artık hükümet oluşturamamaktadır. “Başkasının” oluşturduğu dalganın içinde Türkiye kadar hükümet de savrulmaktadır.

O nedenle 2 Kasım sabahı Türkiye'nin temel sorunu şu olur: Seçimin ortaya koyduğu sonuçlar ülkenin içine saplandığı otoriterlik batağından çıkmasına yetecek mi?

Türkiye uzunca bir süredir sürekli bir öteki durakta çare arayan ülke görünümü veriyor. Nitekim dünyada önemli gelişmeler olurken ve Türkiye'nin sorunları büyürken bunlar yokmuş gibi siyaset her şeyi tekrar bir sonraki durağa yani 1 Kasım'a ertelemiştir. Peki, 1 Kasım günü yine koalisyon tablosu ortaya çıkarsa ne olacaktır? 7 Haziran seçim sonuçlarını “beğenmeyenler” 1 Kasım'ın da sonuçlarını beğenmese ne olacaktır?

“Artık bundan sonra bir şey yapmazlar” denebilir mi? “Parlamenter sistemin tıkandığı” tezini mevcut sistemi çalıştırmayarak topluma anlatmayı kabul edenler, şaşırtıcı görünse bile 1 Kasım'dan sonra da uzlaşmaya yanaşmayabilir. Bugünden “o kadar olmaz canım” denilmekle birlikte 2 Kasım sabahı bazıları yeniden “tekrar seçim gerekiyor” diyebilir. Sistemin değişimine toplum razı olana kadar istikrarsızlık siyasetine devam edilebilir.

Sistem tekrar normale dönerse…

7 Haziran'dan bu yana en önemli bir konu da TBMM'nin bir gün dahi çalıştırılmadığıdır. Bu büyük bir ipucu vermektedir. Sistemin bir gün dahi çalışmasının bazı aktörlerce büyük sorunlar doğuracağı öngörülmektedir. Dolayısıyla uzun bir süredir Türkiye'nin siyasal motorları durmuştur. Bu durma anında pek çok karar alınmış hukuksuzluk dahil pek çok “şey” yapılmıştır. Dolayısıyla önemli bir soru da şudur: TBMM'nin düzenli çalışması dahil siyasal sistemin motoru tekrar kontağa basarsa ne olacak? Motorlar çalışınca pek çok şeyde yapılan “yanlışlar” ve “olağandışılıklar” hakkında ne yapılacaktır?

Zaman

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums