Eser Karakaş: Çözüm süreci tek taraflı olmalı

24 Temmuz Cumayı 25 Temmuz Cumar-tesiye bağlayan gece Türkiye Devleti Hava Kuvvetlerinin Kuzey Irakta bulunan

Eser Karakaş: Çözüm süreci tek taraflı olmalı
27.07.2015 - 08:07
2784

 24 Temmuz Cuma'yı 25 Temmuz Cumar-tesi'ye bağlayan gece Türkiye Devleti Hava Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'ta bulunan PKK kamplarını bombalaması ile -yanılmıyorsam dört senedir bu kampların bombalanması durmuştu- muhtemelen belirli bir süre “çözüm süreci” adı verilen süreç askıya alınıyor.

Son cümlemde “belirli bir süre” tabirini kullanıyorum zira Kürt meselesi diye Türkiye'nin çok ciddi bir meselesi var, bu meseleye makul bir müddet içinde, şöyle ya da böyle, Türkiye Devleti anlamlı yani etkin ve hakkaniyetli bir çözüm üretemez ise, Kürt meselesinin negatif dışsallıkları, olumsuz etkileri Türkiye'nin, bölgenin başına büyük dertler açacaktır. Bu negatif dışsallıkların, sorunun orta ve uzun vadede açacağı dertlerin cesameti, insani, siyasi, ekonomik boyutları o kadar büyük olabilir ki bu olumsuz süreç Türkiye Devleti'nin klasik uluslararası egemenlik haklarından dahi büyük tavizler vermesine yol açabilir. Sadece bu temel ve muhtemel sonuç bile Türkiye Devleti'ni konuya ilişkin çok daha fazla proaktif olmaya itmeli ama maalesef bugüne dek böyle bir iradeye çok da şahit olamadık.

Kürt meselesi mutlaka çok boyutlu, çok coğrafyalı bir mesele ama konunun büyük bir bölümü de Türkiye Devleti'ni doğrudan ilgilendiriyor. Bu açıdan da mesele yine çok büyük ölçüde Türkiye'nin bir meselesi ve tam da bu nedenden bu süreçte Türkiye Devleti'nin tek yanlı, tek taraflı olarak çok büyük sorumlulukları var.

Kürt meselesinin Türkiye coğrafyası boyutu muhtemelen Kenan Evren rejiminin Kürtçenin sokakta bile konuşulmasını yasaklaması, Diyarbakır Hapishanesi korkunçlukları ile insani, siyasi trajedisinin tavanını yakaladı. 1983 sonrası Özal'ın kısa erimli, neticesiz ama cesur çıkışları, mesela “federasyonu tartışmalıyız” ifadesi, Demirel'in “Kürt realitesini tanıyoruz” açıklaması, 1999 Helsinki Zirvesi ile başlayan, daha doğrusu yeni bir ivme kazanan AB süreci Kürt meselesinde ümitlerin yeşermesine neden oldu. AKP iktidarları döneminde de Kürt meselesinde çok önemli adımlar atıldı ama meselenin özüne taalluk eden konular hep ama hep çözümsüz kaldı. Bu satırların yazarı, itiraf ediyor, son senelerde “çözüm süreci” diye anılan sürecin ne olduğunu pek anlayamadı. Çünkü, meselenin olmaz ise olmazları, matematik dilindeki ifadesi ile gerekli koşulları pek konuşulmadan, yerine getirilmeden, bu gerekli koşullar, “olmaz ise olmazlar” çözülmeden içeriklerine kamuoyunun yabancı kaldığı bir dizi gitmeler gelmeler, müzakereler(!), görüşmeler başlatıldı. Herkes biliyor, bu müzakere süreçlerinin bir yanında AKP heyetleri, diğer yanlarında ise HDP heyetleri, “İmralı” diye adlandırılan Abdullah Öcalan, “Kandil” diye bilinen Cemil Bayık grubu yer aldılar. Bu görüşmeler, müzakereler konunun olmaz ise olmazları çözülmeden hangi hedefleri amaçlıyorlar idi, doğrusu bilemiyorum, bilememekten öte çok da anlamlı ve değerli bulmuyorum. Konunun “olmaz ise olmazları” ile neleri kastettiğimi aşağıda arz edeceğim ama bendenizin bakış açısı doğrultusunda söz konusu “olmaz ise olmazlar” zaten çok fazla müzakereye açık konular değil. Daha çok Türkiye Devleti'nin devlet olmasından kaynaklanan, bu nedenden de yerine getirilmesi gereken hukuksal, siyasi mükellefiyetlerdir. Kürt meselesi diye adlandırdığımız süreç, mesele en özünde bir temel haklar ve özgürlükler meselesidir, bir idari (yönetimsel) etkinlik meselesidir ve temel hak ve özgürlükler müzakereye açık konular değildir. 2015 senesinde, çağın ruhuna uygun olarak lokantacılık tabirleriyle “a la kart” değil bir mönü olarak yani temel haklar ve özgürlükler içinden cımbızla çekerek değil, bir bütün olarak çözüme kavuşturulmalıdır.

Kürt meselesinin ‘olmazsa olmazlar'ı

“Kürt meselesi” olarak nitelendirdiğimiz konunun çözümü için “olmaz ise olmazlar” biçiminde düşündüğüm dört konu var. Bunlardan ikisi temel hak ve özgürlüklere, diğer ikisi ise idari (yönetimsel) ekinliğe ilişkin konular. Kürt meselesi çok kapsamlı bir konu, başka boyutlar var ama bu dört konu gerçekten yeterli değil ama gerekli konular mahiyetinde.

Temel hak ve özgürlüklere ilişkin ilk ve temel konu 1982 Anayasası'nın 66. maddesinde ifadesini bulan, her vatandaşı Türk sıfatı ile niteleyen, çok tartışmalı ama Kürtler tarafından bir facia olarak bulunduğuna ilişkin tartışma olmayan madde. Bu maddede ifadesini bulan anlayış bir kesimin kimliğini inkar eden, o kesimi asimile etmek dışında bir anlamı olmayan bir anlayış. Bu, hem tarihsel hem de hukuksal-anayasal olarak Kürt meselesinin ortaya çıkışına neden olan temel anlayış. Bu mesele çözülmeden, her Kürt'ü hukuken bile olsa (!) Türk gören zihniyet ile hesaplaşmadan Kürt meselesinde mesafe almak mümkün değil. Tam da bu nedenden bu konuyu meselenin gerekli koşulu olarak görüyorum. Bu konu ortada dururken, nasıl çözüleceği konusunda da tatmin edici işaretler ortada yok iken, İmralı ya da Kandil ziyaretlerinin neyi çözebileceğini anlamış gerçekten değilim.

İkinci temel hak ve özgürlüklere ilişkin konu vatandaşların anadillerinde temel öğretim görme temel hakkı konusu; bu konu da, şayet doğru bir siyasi irade oluşur ise, teknik anlamda çözümü hiç de zor olmayacak bir konu.

Geriye iki temel yönetimsel konu kalıyor. Bu iki konunun, idari boyutları yanında, temel haklar boyutu da önemli. Birincisi yerleşim yerlerinin isimleri ile ilgili. Malum, 1949 tarihli İl İdaresi Kanunu'na göre (madde 2) yerleşim yerlerinde isim koyma meselesi nihai olarak TBMM (il ve ilçeler) ya da İçişleri Bakanlığı'nın (köyler) yani merkezin uhdesinde bir konu. Söz konusu 1949 tarihli, kanunun tarihine de dikkatinizi çekerim, Türkiye'de demokrasi meselesini düşünen herkesin ilgilenmesi gereken bir kanun. Merkezi idarenin, vatandaşın yaşadığı, annesinin, babasının, dedelerinin doğduğu bir yerleşim yerine isim koyma konusunda vatandaşına güvenmediği, kuşkulandığı bir yerde, bir ülkede siyaseten daha fazla ne konuşulabilir, çok emin değilim.

Yönetimsel anlamda ikinci ve çok önemli konu adem-i merkeziyet konusu. Bu konunun özü de kanımca Anayasa'nın 7. maddesinin getirdiği kısıt ya da tekel yani yerel kamu hizmetlerinin yerel seçilmişlerin saptayacağı yerel vergilerle finansmanın olanaklı hale getirilmesi. Anlaşılabileceği gibi son iki idari olarak nitelendirdiğim konunun da temel haklar boyutu azımsanmayacak ölçüde.

Bu dört konu, Kürt meselesinin olmaz ise olmazları. Bunlar evrensel bir hukuk anlayışı çerçevesinde çözüme kavuşturulmadan nelerin müzakere edildiğini anlamakta zorlanırım. Unutmayalım, bu dört temel konu, tüm temel haklarda olduğu gibi müzakereye kapalı alanlar oluştururlar çünkü temel haklar üzerinde pazarlık yapılmaz.  

Yorum yazımın başlığında çözüm sürecinin tek taraflı atılacak “olmaz ise olmazlarla” başlaması gerektiğini hatırlatmış idim ve bu “olmaz ise olmazlar” Türkiye Devleti'nin tek taraflı atması şart adımlar, bu gerekli koşulların yerine getirilmesi için İmralı ya da Kandil ile görüşmeye gerek yok. Müzakere bu aşamadan sonra çok daha detay konularda gündeme gelebilir.

Zaman

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums