Cengiz Algan: Sel gidip kum kaldığında…

“Sel gider kum kalır” atasözü aşağı yukarı şöyle açıklanabilir: Herhangi bir durumda önemli olan, kalıcı unsurlardır. Gelip

Cengiz Algan: Sel gidip kum kaldığında…
20.05.2015 - 14:31
2851

 “Sel gider kum kalır” atasözü aşağı yukarı şöyle açıklanabilir: Herhangi bir durumda önemli olan, kalıcı unsurlardır. Gelip geçici olan unsurlar fazla önem taşımaz. Bu yüzden bir işte ana unsurlara gereken önem verilmeli ayrıntılarla fazla zaman kaybedilmemelidir. Bu atasözünü önümüzdeki seçimler için izlediği siyasete uyarladığımızda, HDP’nin kendisini selin coşkusuna kaptırmış, 7 Haziran gecesi kalacak kumla hiç ilgilenmiyor olduğunu görüyoruz gibi geliyor bana.

7 Haziran gecesi elimizde kalacak olan devasa “kum birikimi” asıl olarak üç başlıkta toplanıyor: 1) Başkanlık sistemine geçiş, 2) Yeni anayasa yapımı, 3) Çözüm Süreci’nin devamı. Üçünün de vesayet sisteminin ortadan kaldırılmasıyla doğrudan ilgisi bulunan her üç başlıkta da HDP kendisini kilit konumda görüyor ama üçünde de negatif bir zeminden söylem üretiyor.

Başkanlık konusunda gayet netler. “Seni başkan yaptırmayacağız!”. Sebebi biliniyor. Erdoğan alerjisi ve nefretinden mustarip batılı, seküler seçmene şirin görünmek ve barajı aşmak için ihtiyaç duyduğu kan akışını buradan sağlamak. Diğer iki başlıkta ise eğer kendileri barajı aşamazsa hem yeni anayasa yapılamayacağını, hem de Çözüm Süreci’nin çökeceğini (hatta bazen hâlihazırda çökmüş olduğunu) söylüyorlar.

Son birkaç yıldır kendimce anlatmaya çalışıyorum. 100 yıl önce bize biçilmiş ve artık çok dar gelen, her yeri delik deşik olmuş üzerimizdeki elbisenin yerine yepyeni bir elbise giymemizin koşullarını, bugün dindar kitlelerle Kürtlerin ortak çıkarlar etrafında buluşabilmiş olmasına borçluyuz. Tekçi Kemalist paradigmanın en kalabalık bu iki “öteki” grubunun kuracağı “tarihsel blok” eski düzeni tasfiye edip “Yeni Türkiye”yi kurmanın anahtarı. Bu iki büyük kitle şu anda AK Parti ve HDP tarafından temsil ediliyor.

Çözüm Süreci’ni zaten iki partner olarak yürütüyorlar. Büyük partnerin özellikle istediği başkanlık sistemini Kürt hareketinin lideri Öcalan da destekliyor. Yeni anayasa için ise birbirlerine muhtaç oldukları ortada. Yani selden sonra kalacak kumun asıl muhatabı bu iki siyasi parti. Aklın yolu ikisinin ittifak halinde bu ana sorunları çözmesi. Fakat HDP bu zeminden fersah fersah uzaklaştı.

Seçimden sonra koalisyon ihtimalleri sorulduğunda Demirtaş “AKP ile kesinlikle olmaz” derken, CHP ve (hatta) MHP ile bir koalisyona “Türkiye’yi hükümetsiz bırakmayız” gerekçesiyle açık kapı bırakıyor. O CHP ki çözüm için Öcalan’la asla görüşmeyiz diyor ve o MHP ki ilk işinin “çözülme süreci” dediği süreci bitirmek olduğunu ilan ediyor. Süreci başlatan ve Kürt sorununda on sene önce kimsenin hayal bile edemeyeceği açılımları yapmış AK Parti’nin yüzüne kapatılan kapı, seküler mahalleden gelecek oylar uğruna, elinde hoş geldin kolonyasıyla açık tutuluyor. O kadar ki CHP’li vekil adayları HDP’ye oy çağrısı yapıyor, HDP’liler de “Kılıçdaroğlu’nu başbakan yapacağız”davulunu çalıyor.  

Daha da vahimi, yıllardır Kürtlere en büyük düşmanlığı üretmiş, KCK davalarıyla binlerce Kürt siyasetçiyi tutuklamış cemaatin paralel yapısıyla (kibarca söyleyeyim) yakınlaşma. Daha düne kadar Kandil’in “paralelin belgeleri elimizde” dediği “F tipi/yeşil gladyo” ile ilişkiyi “oy vereceklerse hayır mı diyelim?” şeklinde açıklama ilkesizliğine sürükleniyorlar.

Yukarıda sayılan hangi başlığı AK Parti ile yürüttüklerinden daha rahat, daha ferah ve kaygısız yürütebilecekleri sorusu orada asılı duruyor. İsteyen alsın, cevaplasın. Ben bir kez daha söyleyeyim: İzmir’e pirince giderken Van’daki bulgurdan olmazsınız umarım.

SERBESTİYET

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums