Sidar Basut: Kürt Kadınının Devrimi Türkçeyle Mümkün Mü?

Antti Jallavi ana dille ilgili şöyle der: “Anadilim derim gibidir, yabancı diller ise kıyafetlerim gibi. Ben kıyafetlerimi çıkarabilirim, ama derimi çıkaramam.”

Sidar Basut: Kürt Kadınının Devrimi Türkçeyle Mümkün Mü?
3.05.2015 - 13:52
3469

 Antti Jallavi ana dille ilgili şöyle der: “Anadilim derim gibidir, yabancı diller ise kıyafetlerim gibi. Ben kıyafetlerimi çıkarabilirim, ama derimi çıkaramam.”

Sevgili dostum Ayhan Geverî anadil üzerine esaslı ve bir o kadar da önemli bir perspektif sunduğu “Vegerîna Malzarokê yan jî ‘Gaia’ya Ramanê: Zimanê Zikmakî” adlı Kürtçe yazısında anadile dair çok önemli saptamalarda bulunuyor. Doğrusu yazı, bir kadın ve anne olarak beni çok etkiledi ve dahası bu yazıyı yazmamdaki temel neden oldu diyebilirim.

Yazıda “fani” olduğunu unutan 2 önemli diktatörden Saddam Hüseyin ve Kaddafi’den de söz ediliyor. İkisini bu yazıda buluşturan elbette ki sadece diktatör olmaları değil, ölümleri yaklaştığında saklandıkları yer. Saddam Hüseyin ve Kaddafi gizlenmek için dünyaya geldikleri yerleri yani diğer bir tanımla “ana rahmine” geri dönmeyi seçiyorlar.

Buradan yine yazıda çok önemsediğim diğer bir konuya yani ana rahminden anadilin önemine geçmek istiyorum. Yazıda ünlü teorisyen Naom Chomsky’den alıntı yapılarak şöyle deniyor, buna göre: “Çocuklar anne karnındayken, ya da dünyaya gelirken dil(bilgisi) beyninde yer ediyor. Yani çocuk dilin kurallarını biliyor, fakat bu bilgi sonrasında dış faktörlerden etkilenerek yeniden şekilleniyor.”

Geverî, Chomsky’nin teorisini ise şöyle yorumluyor: “Çocuklar dünyaya geldiklerinde nasıl ki anne sütünü emiyorlarsa, ana dilini de yine aynı kaynaktan yani anne memesinden alıyorlar.”

Özetle diyebiliriz ki; bebeğin yaşama tutunmasında anne memesi sadece sütün kaynağı değil, aynı zamanda ana dilinin de kaynağı…

Yine Geverî yazısında Ludwig Wittgenstein’den ana dile dair şu sözünü alıntılayarak; “Benim ana dilim aynı zamanda dünyamdır da.” şöyle devam ediyor: “Yani nasıl ki ana rahmi dünyaya geldiğimiz toprak ve vatansa; korunmak isteyen insanlar için de ana dil de bir anlamda korunak, emniyet ve dinginlik yeridir.”

Tam da bu noktada sürgündeki Kürtlerin yalnızlık ve izole edilmişlik ruh halinin ve yukarıda da örneğini verdiğim 2 önemli ismin Saddam ve Kaddafi’nin korku anlarında dönüp sığındıkları ya da sarıldıkları yer ana rahmi diğer bir tanımla ana dilleri oluyor. Belki de tam olarak bundandır ki Avrupadaki Kürtler  Kürdistan’da yaşayan Kürtlerden daha iyi Kürtçe biliyor ve anadillerine sahip çıkıyorlar.

Biz Kürtlerin çok sevdiğim bir sözü var: “Dar li ser koka xwe şîn dibe” (ağaç kökü üzerinde yeşerir/büyür) Bu noktada yine Geverî’nin yazısında yaşamına değindiği Muhammed Hamidullah’a dair kısma yer vermek istiyorum:

“Hamidullah önemli bir akademisyen ve alimdir. Çalışmalarını daha çok hadisler üzerine yapmıştır. Hamidullah aralarında Türkiye’den de olduğu bir çok üniversitede ders vermiş ve önemli çalışmalar bırakmıştır. Bunun yanı sıra Fatiha suresini ilk kez Kürtçe’ye çevirtmiştir. Hamidullah, aslen Pakistanlı'dır ve ana dili de Urduca’dır. Ancak Avrupa’da yaşadığı için akademik çalışmalarını ağırlıklı olarak İngilizce ve Arapça yapmıştır. Bunun yanı sıra 20 dil bilmektedir. Fakat bir gün kriz geçirir, durumu ağırlaşınca Florida’da bir hastaneye kaldırırlar. Hastanede bir kez daha kriz geçirir ve uyandığında sadece anadilini konuşur, bildiği diğer bütün dilleri unutmuştur. Yani anne arketipi aynı zamanda ‘diriliş’ ve ‘yeniden doğmak’ olarak da tanımlanabilir.

Hamidullah krizden sonraki yeni yaşamında köklerine geri dönüyor ve yeniden yeşeriyor.

Burada ana rahminin temsilcisi kadını es geçmemekte fayda var. Ancak kadının doğurganlığından söz ederken kadını sadece bir “et” parçası gibi gören zihniyetten de, kadını “doğurganlığından” uzaklaştıran “özgürlük” algısından da sıyrılmak gerektiğini düşünüyorum. Zira her iki düşünce de kadını “mistik” ve “ilahi” yapısından uzaklaştırıyor kanaatindeyim.

Dilin kaynağı olan ana rahminin temsilcisi olan kadın diğer bir anlamda “ana dilinin” de ta kendisidir.

Yine yazıdan alıntılayarak şöyle devam edeyim: “Çünkü anadile dair bütün teoriler bir kez daha doğruluyor ki, ana dile dönmek, ana rahmine dönmektir de, yani yuvaya dönmektir, vatanına dönmektir. Yani ülke annedir ve ana rahmidir. Anne karnına dönmek ise yine ana diliyle mümkündür. Çünkü dil sadece korkuyu hafifletmez, ya da zihinsel güveni tazelemez; aynı zamanda insanın şahsiyetini ve kimliğini de yeniden inşa eder.”

Peki, bu noktada; kadının hayatın her alanında olması gerektiğini savunan (ki bana göre de olması gerekir) Kürt siyasi hareketinde (ana)dili sadece bir araç olarak görmek gerçekçi midir? Yani Kürt kadınının “devrimi” Türkçe'yle mümkün müdür? Eğer Kürtlerin devrimi Türkçe'yle olacaksa burada ana rahmine dönüş, yani ülkeye dönüşte “ana dil” ne olacaktır.

Burada fiziki bir ülke sınırı değil, bilakis yazının ana temasında yer alan “korku, yalnızlık veya aidiyet” anında sığınacağımız (ana)dilden diğer bir tanımla ana rahminden söz ediyorum.

Tam da bu noktada; “Kürt kadın devrimi” diye nitelendirilen yeni siyasi trendi sadece kadınların hayatın her alanında olması algısından sıyırıp, kadının ana rahmi üzerinden yeniden inşa edeceği “ülkeyi” tanımlamak lazım…

Son olarak “Peki madem anadil bu kadar önemli, neden yazıyı Türkçe yazdın” deme ihtimaline karşılık; kendi anadillerini bilmeyen ve Geverî’ninyazısını okuyamayan Kürtlerin bir gün Hamidullah gibi kriz geçirip sadece anadillerini konuşacakları güne özlemle Türkçe yazdım…

HÜR BAKIŞ

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums