Levent Köker: Vatan’ söz konusuysa, ‘Cevap Akıncı’

Geçtiğimiz pazar günü ikinci turu yapılan KKTC cumhurbaşkanı seçimlerinde halkın yüzde 60,5i, “Cevap Akıncı” demiş oldu.

Levent Köker: Vatan’ söz konusuysa, ‘Cevap Akıncı’
30.04.2015 - 07:53
2794

 Geçtiğimiz pazar günü ikinci turu yapılan KKTC cumhurbaşkanı seçimlerinde halkın yüzde 60,5'i, “Cevap Akıncı” demiş oldu.

Bu sonucun akabinde, Akıncı'nın “Türkiye ile karşılıklı saygı” olarak özetlenen tavrın gereği olarak, “kardeşlik”ten söz etmesine Türkiye'deki iktidar sâhiplerinin “Kıbrıs yavruvatandır ve öyle kalacaktır” yaklaşımı ile tepki vermesi, en basit deyimle, “sandığa saygı” ile bağdaşmayan bir nezaketsizlik örneği oldu. Yazık tabiî, ama bizleri yeniden vatan kavramı üzerinde ve Kıbrıs'ı da bu bağlamda ele almaya yönelttiğini teslim etmem gerekir. Bu yazı yayınlandığında mazbatasını da almış olacağını tahmin ettiğim Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın seçim kampanyası “dört boyutlu siyâset” üzerine kuruluydu; çözüm odaklı, toplumsal konulara duyarlı, bağımsız ve tarafsız Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye ile karşılıklı saygı esasına dayanan ilişki. Bu siyâset anlayışının mottosu ise, “statükoya karşı, çözümsüzlüğe karşı, irâde için Cevap Akıncı” olarak özetlenmişti. Vatan mı, anavatan-yavruvatan mı bağlamında bu özeti, “vatan söz konusu ise Cevap Akıncı” diye formüle etmenin mümkün olduğunu söyleyebilirim. İzninizle açıklayayım.

Erdoğan ‘denktaşçı’ çizgiye geldi

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın seçim kampanyasının, çözüm yanlısı Kıbrıslırumlar arasında da heyecân uyandıran en önemli hedefi, Kıbrıs'ta durmuş olan müzakere ve çözüm sürecini başlatıp sonuca ulaştırmaktır. Burada da hedef, geçmişte Annan Plânı'nda öngörüldüğü üzere, Kıbrıs Türk Devleti ve Kıbrıs Rum Devleti adlı iki devletten oluşan Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti (veya başka bir ad) altında, federal bir yapı ile Kıbrıs'ın yeniden birleştirilmesidir.

Hatırlanacağı üzere, 2004'te Kıbrıs'ın bir federal devlet olarak yeniden kurulmasını öngören Annan Plânı, Kıbrıslıtürkler tarafından yüzde 65'e yakın bir oranla kabûl edilirken, Kıbrıslırumlarca, yüzde 75 gibi bir oranla reddedilmişti. Bu sonucun ortaya çıkmasında en önemli faktör, o zamanki Türk tarafının Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kurulmasını öngören Annan Plânı ile ilgili referandumun Kıbrıs'ın AB tam üyeliği ile ilgili referandumla aynı anda ve aynı soru ile yapılmasını imkânsızlaştıran direnişiydi.

Çok değil, bundan on küsur yıl önce, şimdi cumhurbaşkanı seçilen Sayın Akıncı'nın o zaman liderliğini yaptığı “Barış ve Demokrasi Hareketi”nin “çözüm ve Avrupa Birliği” hedefi ile şimdi cumhurbaşkanı olan Sayın Erdoğan'ın dile getirmiş olduğu “çözüm için Rumlardan bir adım önde olacağız” yaklaşımı tam olmasa da büyük oranda örtüşmekteydi. Hem Akıncı hem de Erdoğan, Annan Plânı'nın referandumu sürecinde, merhum Rauf Raif Denktaş ve onu destekleyen milliyetçi-ulusalcı Kıbrıslı/Türkiyeli müttefiklerinin “çözüm Kıbrıs'ta statükonun tanınmasıdır” yaklaşımına karşıydılar. “Statükonun tanınması”, Türkiye'nin “anavatan” Kıbrıs'ın da “yavruvatan” olarak kabûlünün kurumsallaşması anlamına gelmekteydi ki anlaşılan, Sayın Akıncı'nın duruşunda bir değişiklik olmamasına rağmen, Sayın Erdoğan'ın şimdi “Denktaşçı” çizgiye geldiği görülmektedir. Buradaki fark önemlidir ve “vatan” kavramı üzerinden bu önemi izâh etme fırsatı bize verildiği için de, Türkiyeli iktidar sâhiplerinin Sayın Akıncı'ya yönelik ilk yaklaşımlarına belki de teşekkür etmek gerekmektedir.

Kökeni Arapça olan vatan sözcüğü, Bernard Lewis'e göre, “yerleşilen veya yerleşilmek üzere seçilen yer” anlamına gelen, kökeninde siyâsî anlam bulunmayan bir kavramdır. Buna karşılık, Fransız Devrimi'nden sonraki süreçte, özellikle de Osmanlıcadaki kullanımı ile birlikte, vatan kavramına siyâsî bir içerik kazandırıldığı bilinmektedir.

Bu kısa nottan sonra, Kıbrıs bağlamında düşünecek olursak, şu noktaların öne çıktığını görmekteyiz. Öncelikle, bugün Kıbrıs'ta bir “Kıbrıslıtürk” varlığı bulunuyorsa, bu Kıbrıslıtürklerin Kıbrıs'ı “vatan” olarak tercih etmiş olmalarından ötürüdür. Altını kalın çizgilerle çizmemiz gereken birinci gerçeklik budur. 1923'te imzâlanan Lozan Barış Antlaşması ile Kıbrıslıtürklere bir tercih imkânı sunulmuştur: O târihte İngiltere kolonisi olan Kıbrıs'ta kalmak veyâ Türkiye vatandaşlığına geçerek Ada'yı terk edip Türkiye'ye yerleşmek. Bugünkü Türk varlığının çağdaş kökeni, Kıbrıslıtüklerin 1923'te “Kıbrıs'ı seçmiş olmaları”dır. Bu, bilinçli bir tercih ürünüdür ve bu tercihi yapanlar ve onların torunlarının Kıbrıs'ın bir bölümünü değil tümünü vatan bellemiş olmalarını da ifâde eder.

Cumhurbaşkanı Akıncı'nın siyâsî tavrı ve çözüm odaklı yaklaşımı, bu tercihle örtüşen, Kıbrıslıtürklerin vatanlarını yeniden inşâ etme irâdesini ortaya koymaktadır. Kuşkusuz, bu irâde tek başına bir sonuç elde etmeye muktedir değildir. Kıbrıslırumların da aynı yönde bir irâde ortaya koymaları gerekmektedir ve Sayın Akıncı'nın yaklaşımı, böyle bir “birleşik Kıbrıs” hedefine hiç de uzak durmadığı bilinen Cumhurbaşkanı Anastasiadis'le birleştiğinde, Kıbrıs'ta onyıllardır erişilemeyen çözüme ulaşmak hiç de zannedildiği kadar zor olmayacaktır.

Adım adım çözüm

Nitekim Anastasiadis, Akıncı'nın seçilmesinin hemen ardından, görüşmeleri başlatma irâdesini ve bâzı “güven artırıcı önlemler”i açıklayabileceklerini beyân etmiştir. Cumhurbaşkanı Akıncı'nın yaklaşımı da benzer bir yönde gelişebilecektir. Şöyle söyleyeyim. Annan Plânı sürecinden sonra ortaya çıkan gelişmeler, Kıbrıs sorununun çözümünde, bütün sorunların tek bir kapsamlı (comprehensive) plân ile çözülmesi yerine, nihâî çözüme adım adım gidilmesinin daha yerinde bir yaklaşım olacağını düşündürtmektedir. Anastasiadis'in açıklayabileceğini söylediği güven artıcı önlemlere mukabil Akıncı'nın da böyle bir “adım adım (piecemeal) çözüm” bağlamında gündeme getirebileceği “açılımlar” bulunmaktadır. Bunlar arasında, örneğin, en sıkça dile getirilen, Maraş'ın Birleşmiş Milletler gözetiminde yerleşime açılması yâhût Ercan havalimanının Avrupa Birliği gözetiminde doğrudan uluslararası hava trafiğine açılması, hemen akla gelen noktalardır.

Burada aslolan, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum tarafların Kıbrıs'ı kendi ortak vatanları olarak yeniden inşa etme irâdelerinin ortaya çıkabilmesidir ki, Akıncı'nın “bihakkın” temsil ettiği “irâde” tam da bu yöndedir. Bu bağlamda, Sayın Akıncı'nın tüm seçim süreci boyunca, Türkiye'ye karşı, aynı anda  hem “teslimiyetçilik” ile hem de “çatışmacılık” ile suçlanmış olduğunu da hatırlamamak elde değildir. Sayın Akıncı'nın bu iki uçtan hiçbirine dâhil edilemeyecek olan Kıbrıs vizyonuna gösterilmiş olan demokratik teveccüh, Türkiye'den de en azından hak ettiği saygıyı beklemektedir. Türkiye'ye düşen, Kıbrıs sorununda çözümün en etkili aktörlerinden biri olarak, bu saygıyı göstermek, bu irâdeyi desteklemektir. Sayın Akıncı'nın “Türkiye ile karşılıklı saygı”yı vurgulayan siyâsî çizgisinin, Kıbrıs'ı “vatan” bilme temelinde ortaya çıkan bir kolektif irâdeyi dile getirdiğini unutmamak ve bu irâdeye, “kibirle” değil, “kardeşçe” yaklaşmak gerekmektedir. Türkiye, bu kardeşliği şimdi göstermezse ne zaman gösterecektir?

ZAMAN

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums