- 25.05.2016 00:00
12 Eylül faşist darbe sonrası. Aranıyoruz, kaçağız,illegal yaşıyoruz.İstanbul Bahçelievler de bir dairede,örgüt evinde yani Musa Kasa,karısı Meryem Hanım,çocukları Yakup,Necla,ve küçücük Nejat.Sonra ben,eski karım Aysel ve bizim çocuklar- Emek oniki ve Barış beş yaşında-hep beraber yaşıyoruz.
Musa abi, Yakup ve Emek’le pazarcılık yapıyor.Gelirimiz çok kıt.Ben kamburumla müşekkel olduğum için, mecbur kalmadıkça dışarı çıkmıyorum.Pazarda satamadıkları çarık çürüğü eve getiriyorlar.Bir defasında çok patlıcan geldi.Kahvaltıda patlıcan közleme,öğleyin patlıcan kızartma,akşama gene patlıcan kızartma.İkinci gün akşam sofraya bi daha patlıcan gelince ,Barış öfkeyle haydırdı: “Ben yimem,şikerim badılcanı!”
Her akşamüstü merakla pazarcıların dönmesini bekliyoruz. Para kazanmışlar mı,ne getirecekler,başlarına bir şey mi geldi? Bu gün oldukça geciktiler. Meraktayız. Kapının zili şifreli çaldı.Necla açtı.Musa abi,kucağında Emek.Baygın,somun gibi şişmiş kafası sargılı.Musa Kasa- çocuklar ona, isimle hitap yasak olduğu için “Şişman Usta” diyorlar-dudakları,gür bıyıkları titriyor,suratı sapsarı konuşamıyor. Aysel’in çığlığı kaplıyor ortalığı :” N’oldu söylesene, n’oldu oğluma!”
Yakup anlatıyor:”Pazarda işimiz bitti, iyi satış yaptık. Emek kamyonette, babam boş kasaları veriyor, o yerleştiriyor. Ben direksiyondayım. Tamam,dedi babam.Arabayı çalıştırıp,gaza bastım.Yani aniden kaldırdım arabayı.Emek’in bir ayağı kamyonette,bir ayağı dışardaymış,dengesini kaybetmiş,baş üstü asfalta çakıldı.”
Musa Abi ağlayarak devam etti:”Kucakladım, hızla en yakın özel kliniğe götürdük,biz bir şey yapamayız,dediler.Tam teşekküllü bir hastaneye,Amerikan yahut Fransız’a götürün dediler .İyi de, bok gibi para ister o pezevenkler,para yok ki!”
Herkes suspus. Aysel’e “ Sen Nergis’i getir -Nergis Erdoğan şimdi Çapa’da prof - ben para bulup geleceğim dedim.Evden çıktım.Yürüyerek Ali’ye gittim.-Ali Kurnaz yoldaşımız.Legalde çalışıyor.Kendisini yıllar önce beyin kanamasından kaybettik.-Rakamı unuttum şimdi ama,bana çok acele, şu kadar para bulmasını istedim.Ali hiç bir şey sormadan gitti.Ben sigara üstüne sigara,bekliyorum.Nihayet geldi.Yüklü bir meblağ uzattı,alıp çıktım.
2.
Aysel’le Nergis Emek’i alıp gittiler.Biz bekliyoruz.Sabaha karşı geldiler,Emek yok yanlarında.”N’oldu,oğlan nerde?” dedim buz gibi bir sesle Aysel “Le Paix’ye yatırdık.Beyin tomografisi çekildi.Yarın akşama kadar gözlemde kalacak,hayati tehlikesi yokmuş.”dedi.Rahatladım,sinirlerim boşandı,hızla tuvalete koştum,kapıyı kapattım,hıçkıra hıçkıra ağladım.
3.
Ertesi gün akşamüstü .Nergis Emek’i getirdi.Başı sargılı ama,oğlan ayakta,gülümsüyor.Hepimiz sarıldık.Aysel anlatıyor : ” Dün söylemedim.Nergis’le önce Çapa’ya gittik.Ben kapıda çocuğun adını Ahmet diye yazdırdım,trafik kazası dedim.Nergis Acilde adı Emek demiş ,işler karıştı.Polis geldi.İfademizi aldı,emek’e çarpan(!) arabayı sordu,ben sahte kimliğimi gösterdim.Çocuğu alıp kaçtık ordan Le paix’ye gittik.
Yorum Yap