- 3.02.2015 00:00
Bu defa bindiğimiz tren Sirkeci’dekinden daha güzel ve temizdi. Akşam karanlığı ile birlikte Kopenhag’a iniyoruz. Pasaport falan soran olmadı. Babamı bahçeli bir evin salonunda bizi bekler bulduk. Odanın içi çiçekler, hediyeler, türlü çeşitli meyveler, yiyeceklerle dolu.
Annem: “Bir daha hiç ayrılmayacağız .” diyor.
Belki bana öyle geldi ama babam bizimle kucaklaşırken ağlamanın eşiğindeydi. Çifte bayram yaptık, hem benim doğum günümü, hem ailemizin birleşmesini kutladık. Deliksiz uyudum.
Onsekizime ulaştığım için sevinçliyim. Artık “ adam” sayılıyorum. Türkiye’de akranlarımın bir sevgili bedeninin kokusunu bile içlerine çekmeden idam edilmeleri, vurulmaları, hayata veda etmeleri sevincimi gölgeliyor. Babam: “ Ne kadar çok ve ne kadar derin seversen o kadar insanlaşırsın.” diyor. Kız arkadaşlarım olmadı değil. Ama ben ayaklarımın yerden kesildiği, aşktan öleceğimi sandığım büyük sevdalar yaşamak istiyorum.
Faelleddiget, Nisan 1995
Yorum Yap