Dünya siyaseti ve milliyetçilik

  • 27.06.2016 00:00

 2013 yılının Mart ayında Zaman gazetesinde milliyetçilik üzerine bir yazı yazmıştım. O yazımı, 14 Mart 2013 tarihinde köşesinde Ertuğrul Özkök özetleyerek okuyucularına aktarmıştı. Özkök’ün özetlediği şekliyle o yazıda şunların altını çizmiştim:

Etnik kökenden beslenen örgütlerle yaşanan silahlı çatışmaları takip eden müzakere süreçleri yoğun milliyetçilik ve millet tartışmalarını beraberinde getirir.

(Yeni muhafazakâr ve liberal aydınlara göre) Milliyetçilik Türkiye’yi kötü bir yere getirmiştir ve acilen bu düşünce terk edilmelidir.
Milliyetçiliği ‘zamanın ruhunu ıskalamış’ bir grubun hastalıklı düşüncesi olarak görmek yanlıştır.

Milliyetçilik bütün dünyada (mesela Avrupa’da) ölmüş ve sadece Türkiye’de birtakım dünyanın gidişini anlamayan insanlar tarafından sahiplenilen bir şey değildir.
Bugün Türkiye’de milliyetçiliğin kaynağı MHP yahut bir kısım ‘eski Kemalist aydın’ değildir, bizzat içinde yaşadığımız uluslararası sistem ve bu sistemin asıl unsurları olan Türkiye gibi ulus-devletlerdir.

Milliyetçiliğin özünü oluşturan modern devlet ve modern uluslararası sistem bütün haşmetiyle ayakta duruyor.

Artık milliyetçiliği romantik şairden kaynaklanan görüş olarak görmemek gerekiyor.
Brexit tartışmaları ile tekrar milliyetçilik konusunu öne çıkmaktadır. Milliyetçilik konusunda temel bir sorun var: Milliyetçilik salt bir ideoloji olarak görülürse yanıltıcı olur. Bunun ötesinde uluslararası sistemin temel birimi ulus devlettir. Yani, milliyetçilik, vatandaşlık ve ulus devlet üzerinden küresel bir temele sahip.

O nedenle milliyetçiliği yeni dünya düzeninde “ülke bilinci, vatandaşlık, bir ülkede yaşamak” gibi daha karmaşık hale gelen yeni kavramlarla anlamaya çalışmak daha yerinde olur. “Ortalama insan” için bu kavramlar her zaman önemini koruyacaktır.

“Aşırı sağın yükselişi”, “aşırı milliyetçi siyasetin” yükselişi haklı olarak eleştirilmelidir. Ancak bütün bunlar 1648 yılında Westphalia Anlaşması ile kurulan ve halen içinde yaşadığımız modern uluslararası sistemin temel kuralını asla yıpratmaz: Modern ulus devlet düzeni içinde yaşıyoruz!

Daha açık yazarsak: 1648 ile kurulan bu düzende bir insanın sahip olduğu en meşru ve en güçlü duygusal/maddi bağ ülkesi ile olan ilişkidir. Düzen böyle kurulmuştur. Düzendeki insanlara Müslüman, Hristiyan veya liberal denmiyor Türk, Alman, Fransız deniyor. Bir Müslüman Türk ancak vize alarak Suudi Arabistan’a hacca gidiyor. Yani vatandaşlık/milliyet, ümmet kavramının önündedir.

Yani bir kişinin bir uluslararası ortamda “ben önce Müslümanım” demesi sosyolojik olarak anlamlı ancak kurumsal olarak anlamsızdır. Bireyler mevcut dünya sisteminde vatandaşlık ile bir özne olurlar ve bu ulus devlete “bağlılıkla” oluyor.

Modern uluslararası sistemde bazen AB örneğinde olduğu gibi bölgesel olarak ulus devleti aşan “ulus ötesi” yapılar kurgulanabilir. Örneğin AB seyahat serbestisi, AB Parlamentosu böyle uygulamalardır. Bunlar hiç şüphe yok ki etkileyici başarı hikayeleridir!

Ancak bütün bunlara rağmen modern sistemin temel tuğlası ulus devletidir. Elbette “eldeki” modern ulus devletini “aşırı sağ” hatta “şoven yahut ırkçı” çizgiye götürmemek gerekiyor. Ancak öbür yandan içinde yaşadığımız sistemin maddi yapısını da görmek gerekiyor. Bu oyunun ismi hala “ulus devlet oyunudur”.

Milliyetçi olmamız gerekmiyor, milliyetçilik düşmanı olmak da gerekmiyor. Gerekli olan milliyetçilik şeklindeki ideolojik tartışmanın ötesinde içinde yaşadığımız modern uluslararası sistemin nesnel olarak ulus devlet merkezli inşa edildiğidir. İnsanlar milliyetçi olmayarak yahut milliyetçiliğe eleştirel bakarak da demokratik ulus devletleri kurabilir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums