- 4.02.2016 00:00
1 Mayıs sabahı Türkiye neredeyse ülkenin dört bir yanından gelen terör haberleriyle uyandı. Bunlardan bir tanesi de Gaziantep’te gerçekleşen bombalı araç saldırısı. Bursa’dan Gaziantep’e Türkiye’nin değişik şehirlerinde gündelik hayatı korku tüneline çeviren terör olaylarının “büyük bir kısmı” Türk dış politikasında son dönemde yapılan hataların sonucudur.
ABD eski Başkanı John F. Kennedy’nin dış politika üzerine ünlü bir sözü var. Kennedy “iç siyasette ancak yenilirsiniz ancak dış siyasette öldürülebilirsiniz” demiştir. Dış politik hatalar hayati sonuçlar doğurabilir. O nedenle dış politika bir “temkin alanıdır.” Dış politikada “gerçeklikten bir an koparsanız” temsil ettiğiniz ulusu felakete sürüklersiniz. Gerçeklikten kopan Yıldırım Beyazıt, “dönemin süper gücü Timur’u aşağılayan mektuplar yazarak” girdiği macerada az daha Osmanlı devletinin yok oluşuna neden olmuştu. 1. Dünya Savaşı’nda ve o dönemde “bazılarının maceraperestliğinin bedelinin” nasıl sonuçlandığını hepimiz biliyoruz.
Türk dış politikası kanaatimce “son dönemin en maceracı devresi” içinde. Konuşulanlardan anladığım kadarı ile Türk dış politikasının amacı “İslam ülkelerini bir araya getirerek bütün İslam ümmetinin başına geçecek bir Türkiye inşa etmek.” Üzülerek ifade etmek isterim ki ne bunu yapabileceğiniz bir İslam dünyası var ne de bunu yapabilecek bir Türkiye var! “Sen İslami rejim değilsin” diyerek düzenli olarak Türkiye’ye saldırılar düzenleyen sözde İslam Devleti IŞİD’in varlığı bile buna açık bir delil değil mi? Türkiye’nin bölgesel izolasyon baskısından kurtulmak için İsrail ile masaya oturmak zorunda kalması başka bir delil değil mi?
Bunun sorumlusu doğrudan kimdir ve hangi kurumlardır bilmek imkanım yok. Ancak Türk dış politikası tartışmasız olarak 1. Dünya Savaş’ından sonra “tarihinin en başarısız dönemindedir”. Dış politika artık neredeyse bir tür “emlakçılık” halini almış bazı “tavizlerle” ayakta tutulmaya çalışılmaktadır. Türkiye’nin Katar’a askeri üs açmasını kimse bir jeopolitik söylem ile açıklayamaz. Herkes bunun nedenini çok iyi biliyor. Üretemeyen, maddi ve manevi boyutları ile iç ve dış dünyaya ikna edici mesaj veremeyen bir hale gelen Türkiye “derme çatma ve günü kurtarma siyaseti ile” yoluna ne kadar devam edebilir?
IŞİD Gaziantep’ten Bursa’ya kadar bir alanda vatandaşlarımıza saldırılar yapabiliyorsa bu önemli ölçüde Türk dış politikasında oluşan büyük boşlukların sonucudur. Türk dış politikasındaki “boşluklar” büyüyerek bir tür hortuma dönüşmeden derhal yeni stratejiler benimsenmelidir. Türkiye adeta bir “savaş alanı, savaş sathı” görüntüsü vermeye başladı. Bugün bir yıldan öncekinden daha kötüdür, trend değişmezse bir yıl sonrası daha kötü olacaktır! Bunu çok iyi düşünmek gerekmektedir.
İngiliz siyaset adamı William Gladstone bir keresinde “işte size dış politikada birinci ilkem: iç siyasette iyi olmak” demiştir. Türkiye’nin dış politikada revizyona gidebilmesi için aynı biçimde içeride hızla barışçı bir siyasete ihtiyacı var. “Sırf birilerinin siyaseten işine gelecek diye izlenen ayrıştırıcı bir iç politika” Türkiye’yi dış politika yapamaz hale de getirir. Neredeyse bir “hayal panayırına” dönen Türkiye’nin acilen “gerçekleri duymaya” ihtiyacı var.
Yorum Yap