“Hükümetsiz olunabilir, ama gazetelersiz olmaz” ilkesiyle kurulmuş bir ülkede.. basın karşıtlığı.. s

  • 26.02.2017 00:00

 "Biz, halk olarak.." diye başlayan ABD bağımsızlık bildirgesi..

Donald Trump sonunda ‘Beyaz Saray Muhabirleri Derneği’nin yıllık balosuna katılmamaya karar verdi.

Her ABD başkanının kendisini medyaya sevdirme fırsatı olarak görüp koşa koşa gittiği, sempatik görünmesini sağlayacak bir tür ‘şov’ yapması beklendiği için haftalar öncesinden hazırlandığı bir etkinliktir o balo.

Tam 36 yıldır hiçbir başkan oraya katılmamazlık etmemiştir.

Öyledir, ama Trump katılsa tuhaf olurdu.

Sebebi açık: Daha yola çıktığı ilk günden başlayarak, Trump, kendisini basına karşı bir yerde konuşlandırdı.

Twitter hesabını ‘karşı-medya’ mesajları vermek üzere kullandı.

Hakkında çıkan ve büyük çoğunluğu doğrulanmış hoş olmayan haberler için ‘yalan’ demekten çekinmedi.

Gazetecilerle alay etti.

Yüzlerine karşı çalıştıkları kurumları çekiştirdi.

Kendisinin basın sözcüsü.. mutad bilgilendirme toplantısına.. Beyaz Saray’a akredite sekiz medya kuruluşu temsilcilerinin katılmasını engelledi.

Medya olmasa, gazeteciler diye birileri bulunmasa memnun olacağını belli etti.

Orada da durmadı, sonunda medyayı ‘Amerikan halkının düşmanı’ ilân etti.

Bütün bunları fütursuzca yapan biri o baloya katılsaydı herhalde gazeteciler balodan uzak dururlardı.

Nitekim, CNN ve MSNBC kanalları, Trump’ın katılacağı beklentisiyle, kendilerinin orada bulunmayacağını açıklamıştı.

Her yıl balo sonrasında özel partiler düzenleyen bazı medya kuruluşları da, bu yıl, teamüllerini bozacaklarını duyurmuşlardı.

Trump’ın tavrı kendisinin yakın kadrosu dışındaki partilileri tarafından da benimsenmiyor.

Basın özgürlüğü en üst değerdir

Şahsen beklentim, önce Cumhuriyetçi çevrelerden başlayarak siyasilerin, ardından da toplumda söz sahibi başka çevrelerin, Trump’ın medya tavrına karşı bir cephe oluşturacaklarıdır.

Daha doğrusu şu: Oluşmuş olan Trump-medya cepheleşmesinde, etkili çevreler, medyanın yanında yer alırlarsa hiç şaşırmam.

Neden, açıklayayım:

Amerika Birleşik Devletleri, bir iç savaş sonrasında, herbiri ayrı bir devlet olan eyaletlerin, bir ‘çatı-devlet’ altında birleşme iradesiyle oluşmuştur. Çatı-devleti ayakta tutan, ‘kurucu babalar’ diye anılan kadronun belirlediği ilkelerdir.

‘Bağımsızlık bildirgesi’ ile ‘Amerikan Anayasası’nda yer alan ilkeler…

Thomas Jefferson (1743-1826) yeni devletin üçüncü cumhurbaşkanıdır (1801-1809) ve ‘Bağımsızlık Bildirgesi’nin ilk şeklini kaleme alan kişidir. ‘Kurucu babalar’dandır.

Anayasaya ‘ilk ek’ olarak giren (1791) maddede yer alan ‘düşünce ve ifade özgürlüğü’ ile ‘basın özgürlüğü’nü garanti altına alan ifadelerde Jefferson’un katkısı vardır.

Şu cümlesine ise o günden bugüne Amerikan ders kitaplarında yer verilir.

Okuyalım:

“Hükümetlerimizin ilk temeli halkın görüşü olduğu için, en ilk amacımız da o hakkı korumaktır. Eğer ‘gazetelerin olmadığı bir hükümet mi yoksa gazetelerin olduğu fakat hükümetin bulunmadığı bir durum mu’ tercihinde karar bana bırakılsaydı.. hiç tereddüt etmeden ikincisini tercih ederdim.”

Jefferson “Hükümet olmasa da olur, ama gazeteler elzem” diyor…

Şimdi böyle bir ülkede.. vaktiyle Jefferson gibilerin oturduğu koltuğa hasbelkader oturma becerisini göstermiş biri.. Donald Trump.. “Gazeteler olmasa da olur, onlar zaten Amerikan halkının düşmanı” dediğinde..

Herkesin yadırgayıcı gözlerle o kişiye bakması kaçınılmaz.

Aynen öyle de oluyor.

Yalnızca kurucu iradeyle ters düştüğü için de değil bu yadırgama, konunun başka yönleri de var.

Kendisi uyuzsa başkasını ‘uyuz’ diye nasıl suçlayacak?

En önemlisi şu: ABD yıllardan beri hem Kongre’de faaliyet gösteren araştırma birimi tarafından, hem de Amerikan Dışişleri eliyle, başka ülkelerin insan hakları ihlâllerini yakından izliyor.

Dışişleri’nin her yıl yayımladığı ‘insan hakları raporu’ ABD’nin başka ülkelerle ilişkilerinin düzeyini de belirliyor.

Rapor kaleme alınırken en dikkat edilen husus da, ülkelerin basın özgürlüğü konusundaki tavırları…

Amerikan siyasetçisi, diplomatı ve gazetecisi, şimdilerde Trump’ın ağzından duydukları türden yadırgatıcı sözlerin, o raporlarda kınanan başka ülkelerde sıkça duyulan basın-karşıtı ifadeler olduğunun farkındadır.

Kınadıkları şimdi başlarına geliyor.

Peki, bu durumda, başka ülkeleri raporlarıyla kınamaya devam edebilecekler mi?

Zor.

Trump’ın “Yalan, yalan, yalan” diye doğru olmadığını dünya âleme duyurduğu en önemli haberler, kendisi ile yanına aldığı kadrodan bazı kişilerin Rusya ile kabul edilebilirliğin ötesinde bir yakınlık içerisinde bulunmasıydı.

Washington Post gazetesi, “Haberlerimiz yalansa, Ulusal Güvenlik Danışmanı olarak atadığın Mike Flynn’i görevden alma ihtiyacını neden duydun” diye soruyor haklı olarak.

Şimdilik bütün bunlar Trump yönetimi ile medya arasında geçiyor.

Yeni yeni, ülke üzerinde söz hakkı bulunduğuna inanan ve buna inanılan kesimler de tartışmaya katılmaya başladı.

Genel hatlarıyla siyasetle fazla ilgilenmeyen halka henüz inmiş bir tartışma değil bu.

İndiğinde, halk da bu tartışmanın bir parçası haline dönüştüğünde, siyaset frene basma ihtiyacı hissedebilir.

Trump’ın dönemini kısaltma ihtiyacı…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums