Partili Cumhurbaşkanı ve açık rejim krizi

  • 29.05.2015 00:00

 Cumhurbaşkanı Erdoğan anayasal olarak gerçekleştiremediği ‘partili cumhurbaşkanı’ idealini, alanlarda fiili olarak gerçekleştiriyor. Anayasa’yı yok sayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi değişik sulara taşıyor.

 
Türkiye Otobüsçüler Federasyonu Genel Kurulu’nda konuşan Erdoğan, muhalefetle polemiği yeni bir boyuta taşırken açık açık AKP Genel Başkanı gibi net tavır aldı. ‘Biz’ dediğinden kastının ne olduğunu anlamak için siyaset uzmanı olmaya gerek yok.
 
Erdoğan’ın, başta Anayasa olmak üzere temel yasaları elinin tersiyle bir kenara itmesi iki şeyin göstergesi. Birincisi AKP’nin tek ve değişmez lideri olarak kalmaktaki kararlılığı... Partiyi kendisine ait bir varlık olarak gören Erdoğan’a rağmen bu partide liderlik iddiasında bulunmak mümkün değil.
 
O yüzden Başbakan Davutoğlu’nun “Bu partinin Genel Başkanı benim” şeklindeki iddiasına herhalde ailesi bile inanmıyordur.
 
Erdoğan’ın partili kimliğini alenen ortaya koymasının bir başka nedeni de büyük ihtimalle önüne konulan kamuoyu araştırmaları. Partisinin oy kaybının durmadığını görüp seçmene “Ben buradayım ve tek liderim. Dün olduğu gibi, bugün de bana güvenin ve AKP’ye oy verin” diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan.
 
ANAYASAL DÜZEN ÇÖKTÜ...
 
Evet, Türkiye’nin anayasal düzeni çökmüş durumda. Devletin başının riayet etmediği bir anayasamız var ve bu anayasa delinmekten eleğe dönmüş durumda.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim sonuçları ne olursa olsun, 7 Haziran’dan sonra anayasal çerçevede çizilmiş görev alanına dönmesini beklemek gerçekçi değil. Erdoğan bundan sonra da muhalefet partileriyle polemiğini sürdürecek ve partili bir cumhurbaşkanı gibi davranacaktır.
 
Bunun anlamı ciddi bir rejim krizidir.
 
Seçilmiş parlamentonun görev alanına müdahale edecek, barış müzakerelerinden Kıbrıs sorununa kadar her alana müdahil olacak bir cumhurbaşkanı, tıpkı askeri vesayet rejiminde olduğu gibi ülkeyi kilitleyecektir.
 
Bu tablo; Türkiye’nin önümüzdeki dört yıl içinde beklentilerin üzerinde çalkantılı bir döneme gireceğinin göstergesi. Ekonomisi küçülen Türkiye gerekli ve zorunlu reformları yapamayacağı için 2000 öncesi bir krize sürüklenme riskiyle karşı karşıya kalacaktır.
 
GELENEKSEL 10 YILLIK KRİZ...
 
Buna bir de yönetememe krizi eklendiğinde karşı karşıya olduğumuz sıkıntıların boyutu daha iyi anlaşılacaktır.
 
Bu tablonun birinci derece sorumlusu her fırsatta ‘Yetmez ama evetçileri’ suçlayan kökten laikçilerdir. Zorlama sonucu yarattıkları 367 kriziyle halk oyuyla seçilen bir cumhurbaşkanlığı sistemini yarattılar.
 
Abdullah Gül’ün önünü kesmek isterken halk oyuyla seçilmiş Tayyip Erdoğan gerçeğiyle yaşamak zorunda kaldılar.
 
Bir zamanlar onların yaptığı anayasa ve kuralları zorlama, eğip-bükme geleneğini şimdi Erdoğan üstlendi. Bu yaşadığımız açık bir rejim krizidir. Bizzat Cumhurbaşkanı’nın çiğnemekte sakınca görmediği bir darbe anayasası sistemi içinde yaşamanın bedel ve sonuçlarını hep beraber görüp ödeyeceğiz.
 
Türkiye geleneksel 10 yıllık kriz rejimine gecikmeli olarak yeniden girmiş bulunuyor. Bu sefer bu krizden çıkmak öyle kolay da görülmüyor açıkçası.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums