Adaletin sefaleti

  • 29.04.2015 00:00

Hukuki mecrada yaşanan bir gelişmenin, kuşkusuz ki, aynı zeminde ve hukukun kavramlarıyla tartışılması gerekir. Ama bizde öyle olmuyor. Yargının siyasallaşması, ideolojik davranması ve tabii ki yargı bağımsızlığı ülkemizde hep tartışılan bir sorun olagelmiştir. Son “tahliye” olayı ile ortaya çıkan tablo ise, “kimsenin yargıya güveni kalmadı” gerçeğinin hukuk öğrencilerine ders olarak okutmak gereken önemde son halkası oldu. Rahatlıkla “rezaletin son perdesi” de diyebilirsiniz.

Şaşırmadık; haklarında aylardır iddianame bile düzenlenmeyen “cadı avı” mağduru insanların tahliyesiyle ilgili 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nin “üst mahkeme” yetkisiyle verdiği karar, “yandaş” koro tarafından hemen “darbe girişimi” olarak yaftalandı. İktidar partisi devreye girdi, devlet “seferber” oldu ve “darbe” bastırıldı! Yani, mahkeme kararı “işimizden oluruz” kaygısı içindeki savcılar tarafından uygulanmadı, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “geç kaldınız” eleştirisine “özür dileriz” şeklinde karşılık veren HSYK kararlarının arkasında duran yargıçları görevden aldı, haklarında soruşturma başlatıldı…

Mahkeme kararı uygulansa, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve tutuklu polisler tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılsa, ne olacaktı? Haklarında yürütülen kampanyalara rağmen bir yere kaçmamış, çağrıldıklarında gidip teslim olmuş, ifadelerini vermiş bu insanlar kaldıkları yerden yarım kalmış “darbe” işlerine devam mı edeceklerdi? Kargalar bile bu pespayeliğe acı acı güler…

Son “tahliye” olayı ile ortaya çıkan tablo, “kimsenin yargıya güveni kalmadı” gerçeğinin hukuk öğrencilerine ders olarak okutmak gereken önemde son halkası oldu. Rahatlıkla “rezaletin son perdesi” de diyebilirsiniz.

Tutukluluk, artık herkes ezberlemiş olmalı, zanlının hakkındaki iddialara konu olan delil ve kanıtları “karartma” ihtimaline karşı başvurulan “önleyici” bir tedbirdir. “Senaryodan” tutuklu Hidayet Karaca hangi delili karartmak isteyebilir? Mesleklerinden atılmış polis şefleri hangi dosyaları ele geçirebilir, ne tür “tahrifatlar” yapabilir? Açık ki bu insanlar “sizi cezaevine atan irade intikam hislerini tatmin ediyor” durumunda bulunmaktadırlar.

HSYK, adı üzerinde, hakim ve savcıların ne denli “hassas” olduğu malum işlerini herhangi bir baskı ve etki altında kalmadan yapabilmeleri için vardır. Yargıyı en çok da siyasi iktidarın baskı ve etkileme çabasına karşı korumakla yükümlüdür. Oysa uzun süredir yargının tepesinde iktidar partisinin sallandırdığı Demokles’in Kılıcı haline getirildiğine tanıklık ediyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan HSYK’nın ne tür bir karar vermesi gerektiğini bile neredeyse açık açık söyledi, “geç kaldılar” demeyi de ihmal etmeden. Başbakan Davutoğlu “kayıtları elimizde, tahliye için emir aldılar” diyerek yargıçların mesleki ve kişilik haklarını hedef aldı. Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, “hakim kılığına girmişler” diyerek alenen hakareti sürdürdü. Ve bir başka Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan da, “yılanın başını ezmek lazım” diyerek mevzuya yeni bir boyut getirdi.

 

Yargı üzerinde iktidar baskısı, ancak darbe dönemleriyle kıyaslanabilecek bir realite haline gelmiştir. Bunun içindir ki “tahliye” olayını hukuki kavramlarla değerlendirmek mümkün olamamaktadır.

 

Bugünün sözü Eflatun’dan: Adaletsizliği işleyen, çekenden daha sefildir.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums