- 31.08.2016 00:00
Cerablus'ta PYD ve DAEŞ'e karşı yapılan “Fırat Kalkanı” operasyonu sonrası “Kürtlerin kazanımı” “Kürt koridoru” “Kürt savaşçılar” “Kürt Devleti” benzeri kavramlar tekrar dolaşıma girdi. HDP ve uzantıları, Suriye'nin kuzeyinde PYD'nin kontrol ettiği yerlere “Kürt bölgesi”, PYD'ye de “Kürt savaşçılar” diyor zaten. Türkiye'deki Kürtlere de buralarda “Kürt özerk bölgesi” kurulmak istendiği pazarlanıyor.
Buraya kadar olan kısımda sıkıntı yok. Sorun, AK Partililerin ve AK Parti'ye yakın medyanın burayı “Kürt koridoru” şeklinde tanımlaması. Bu şekilde bir tanımlama ya da kavramsallaştırma tam da PKK/HDP/PYD'nin dolaşımda olmasını istediği bir tanımlamadır ve maalesef bu tuzağa bilerek ya da bilmeyerek düşülmektedir.
Benzer bir kavramsallaştırma hatası da “HDP” için yapılmaktadır. HDP'den söz eden bazı siyasetçiler ve yazarlar, “Kürt siyasi hareketi” demekte ve Kürtlerin siyasi eğilimlerini tek potada eritmektedir.
“Kürt koridoru” ve “Kürt siyasi hareketi” kavramları sorunludur. Bu kavramları ısrarla kullanmak, algıyı olguya çevirmek isteyen “PKK'nın ekmeğine yağ sürmektir.
Suriye'nin kuzeyinde kurulmak istenen koridor PKK koridoru, kurulmak istenen devlet de PKK devletidir. Yani kurulmak istenen “Amerika koridoru ya da Amerika devletçiğidir” PKK, sadece bir piyondur. Bunu bilmek gerekir. PKK ile Kürt ayrımını kalın çizgilerle yapmak gerekir. Hükümet veya hükümete yakın medya bu kavramları kullanırken halk üzerinde yaratacağı etkiyi bilerek kullanmalıdır. Bu bağlamda Suriye'de karşı olunan şeyin iyi ifade edilmesi gerekir. Zira eğer oraya “Kürt koridoru” ya da “Kürt devleti” şeklinde bir tanımlama ile karşı olunduğu söylenirse Kürtler de dönüp “siz bizim Suriye'de koridor oluşturmamıza ya da devlet kurmamıza neden karşısınız?” diye sorar.
Öyle ya!
Orası Kürt koridoruysa neden karşısın? Değilse neden “Kürt koridoru” diyorsun?
PKK'nın 35 yıldır Kürt halkının kulağına fısıldadığı “sizin için savaşıyoruz” yalanına katma değer sağladığınızın farkına varmalısınız!
PKK, bugüne kadar yaptığı bütün kirli işlere Kürtleri ortak etmek istedi, bunun için çabaladı durdu. Bu bilinçli bir yönlendirmeydi. Çünkü PKK, devlete veya rejime karşıtlık yaratarak Kürtlerde taban oluşturdu. PKK, gerek ölümleri ve gerekse Kürtlerin diğer acılarını bir “bedel” üzerinden tanımladı ve Kürtlerle bir illiyet bağı kurdu. PKK'nın “her evden bir cenaze” stratejisi de Kürtleri organik olarak PKK'ya bağlama amacının tezahürü olarak okumak gerekir. Dolaysıyla PKK'nın ısrarla bütün kirli işlerinde “Kürtleri” anmasının sebeplerini iyi kritik etmek ve buna karşı bir retorik geliştirmek gerekir. AK Parti'nin bu hususta dersine biraz daha iyi çalışması, Kürtlerle ilgili hususlarda Kürtlerin hassasiyetlerini dikkate alarak bir söylem geliştirmesi son derece elzemdir.
Bugün hükümetin karşı olduğu “PKK”dır. Dolaysıyla “PKK Koridoru veya PKK devletidir” Kürt koridoru asla değildir! PKK'nın Suriye'de yaptığı hiçbir eylem, saldırı, savaş, Kürt halkına yaramamıştır, yaramayacaktır. Aynı tablo Türkiye için de geçerlidir. PKK'nın Türkiye'de varlığı, Türkiye Kürtlerine asla yaramamıştır, yaramayacaktır. Aksine Kürtler PKK'nın varlığından dolayı zarar görmektedir, işini, aşını, çocuklarını ve geleceklerini kaybetmektedir. Yaşam hakları PKK marifetiyle ellerinden alınmaktadır. Kürtlerin yaşadığı yerlerde hizmetler durma noktasına gelmiştir. Yatırım yapmak isteyen yatırımcılar PKK'dan dolayı bölgeye gelmemektedir. Kürtlerin anayasal ve yasal hak talepleri de PKK yüzünden karşılanmamakta ya da karşılanması zamana bırakılmaktadır. PKK bugün olmamış olsaydı, Kürtlerin yaşam standartları çok daha ileri bir seviyede olurdu. Kürtlerin hak taleplerinin karşılanması psikolojik bariyerlere çarpmaz, çok daha erken karşılanmış olurdu.
PKK'nın Suriye'de ve Türkiye'de gösterdiği yaklaşım biçimi tıpatıp aynıdır. Her iki ülkede de muhalif Kürt fraksiyonlar susturulmaktadır.
Sözgelimi PKK, eğer Kürtlerin kazanımını istiyor olsaydı Barzani'ye karşı bu tahakkümcü, jakobenci ve dışlayıcı üslubu gütmezdi. PYD, Kobani'ye girdiğinde 500bin Kürt göç etmezdi. Rudaw Ajansı Rojava'dan kovulmazdı. Kamışlı'daki Peşmerge güçlerine bağlı Habip Kadri'nin cenazesine katılan Kürt ulusal parti yöneticileri tutuklamazdı. Çok değil daha birkaç gün önce Suriye Kürt Ulusal Meclisi ENKS, “bu tutuklamalar, PYD'nin kendi dışındaki herkesi susturma politikasının dışa vurumudur” şeklinde bir açıklama yapmak zorunda kalmazdı.
Bütün bunlar ortadayken, PKK'nın kendisinden başka hiç kimseye tahammül edemediği, farklı bir düşünce istemediği ve tektipçi, diktatoryal bir yapı olduğu belliyken, PKK'nın veya PYD'nin kontrol ettiği yerlere “Kürt bölgesi” demek, oluşturmak istenen koridora da “Kürt koridoru” demek en hafif tabirle garabettir.
AK Parti'ye yakın medyanın “Kürt siyasi hareketi” toptancılığı da başka bir yanılsamadır. Bu kavramı kullananlara şunu sormak lazım: HDP, Kürt siyasi hareketi ise bölgede var olan, Kürtlerden oy alan AK Parti nedir? Ya da AK Parti Türk siyasi hareketi midir? Değilse neden Kürt siyasi hareketi demekte bu ısrar?
Şunun çok iyi bilinmesi gerekir. Ne HDP'nin ne de PKK'nın Kürtlerle bir ilgisi yoktur. PKK ve HDP'nin Kürtlerden ayrı gündemleri, ayrı ajandaları vardır. Bu yapı, Kürtleri sadece bir “kalkan” ve “makyaj malzemesi” olarak kullanmaktadır.
Siz PKK'nın Kürtleri Kürtler için mi katlettiğini sanıyorsunuz?
Siz HDP'yi PKK'nın Kürtleri katletmesine Kürtler için mi sessiz kaldığını düşünüyorsunuz?
Bölgede PKK'ya ve onun siyasi uzantısı HDP'ye karşı büyük bir kırılma var.
Batman'dan Van'a kadar her yerde teröre karşı yürüyüşler mitingler yapılıyor.
Kürtler, neyin ne olduğunu biliyor. Ona göre davranıyor.
Peki, siz “Kürt koridoru” ya da “Kürt siyasi hareketi” diyerek ne kastettiğinizi biliyor musunuz?
Yorum Yap