LİDERSİZ PARTİ OLAMAZ MI?

  • 4.02.2016 00:00

 Eğer parti iktidar amaçlı kurulmuş ve sistemden besleniyorsa, evet parti lidersiz olmaz, olmuyor.

Var olan sistemin tüm imkanlarından sonuna kadar yararlanan düzen partileri, toplumsal ve siyasal alanda öne çıkmış kişiler tarafından kurulduğu için, sonuçta partiyi ayakta tutan da lider oluyor.

Bu durum ülkemizde olduğu gibi neredeyse tüm dünyada da aynıdır.

Hatta düzene karşı kurulduğu iddia edilen, yeni bir toplumsal yaşam vaad eden sol-sosyalist partilerde bile her zaman lider öne çıkmıştır.

Öyle olunca da lider egemen bir partide, başkan ve adamlarının hükümranlığı kaçınılmaz hale geliyor.

O zaman ne parti içi demokrasi uygulanabiliyor, ne de ülkemizde demokrasi tüm kurum ve kurullarıyla yerleşebiliyor.

Kuşkusuz siyasi partiler yasası ve örgütlenmenin doğası gereği her kurumsal yapıda bir yönetim ve onun başkanı olacaktır.

Ancak bir toplumu ya da ülkeyi yönetmeye talip kurumda öncelik lider değil, o kurumun ilkeleri, sosyal, siyasal ve ideolojik değerleri olmalıdır.

Ama görüldüğü gibi, siyaseti meslek olarak gören bir anlayışın hakim olduğu partilerimizde ne yazık ki başkan ve adamları dışında hiç kimseye hayat hakkı tanınmadığı gibi onlar da ölmeden partinin başından gitmiyorlar.

Geçmişe dönüp baktığımızda bunun somut örneklerini fazlasıyla görmek mümkündür.

Atatürk den sonra görevi devralan İnönü, çok partili dönemin ilk lideri Menderes, efsane lider Bülent Ecevit, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Özal ve son döneme damgasını vuran Recep Tayip Erdoğan.

HDP Eş başkanlarını ayrı tutuyorum. Çünkü onların da üstünde güçlü bir irade var.

Bu kısa tespitten sonra gelelim,” nasıl olmalı?” sorusuna.

Gelişmiş batı ülkelerinde iktidar dışındaki partilerin genel başkanlarını toplumun büyük bölümü tanımaz bile.

Onlar için önemli olan siyasi partinin ortaya koyduğu ekonomik ve sosyal politikalar, doğrudan insan yaşamını ilgilendiren konularda geliştirdiği projeler, hak ve özgürlükler konusundaki tavrı, program ve tüzüğüyle, ilkeleridir.

Her partinin temsil ettiği bir sosyal katman, öncelikleri ve vazgeçilmez değerleri vardır.

Oysa ülkemizdeki siyasi partilere baktığımızda; öylesine kaygan bir zeminde ve öylesine ilkesiz politika yapılıyor ki, hangi partinin hangi sosyal kesimi temsil ettiği belli değil.

Ayrımsız tüm siyasi partiler, lider odaklı, başkan ve adamlarının isteklerine göre dizayn edilmiş, kuşatılmış bir durumdadır.

Bu ilkesizlik ve kuşatılmışlık içinde her geçen gün biraz daha kirlenen siyaset kurumunun silik birer aktörü durumuna gelen başkan ve adamları da günü kurtaracak politikalar ve yapay gündemlerle halkı oyalıyorlar.

Öte yandan hatırlayanlar bilir, bir dönem 15 milletvekiliyle meclise ve politikaya yön veren Türkiye İşçi Partisi vardı.

O partinin genel başkanı kimdir diye sorsak, çoğu insan cevabını bilmez.

Çünkü o dönem parti yöneticilerinin her biri lider özellikleri olan ama bu yeteneklerini halkla paylaşarak, halk için kullanan insanlardı.

Her biri kendi alanında kendisini kanıtlamış olmasına karşın, ortak politik bir tutumun parçası ve savunusu olmayı kabullenmiş, kişisel egoları olmayan, gerçek demokrasiye inanmış, kolektif iş yapma kültürü almış, sorumluluk sahibi gerçek yurtseverlerdi.

Böyle olunca da kimin lider olduğundan çok, partinin temsil ettiği sosyal kesimlerin talepleri, öncelikleri ve beklentileri önem kazanıyordu.

Yeniden böyle bir siyasi parti hayal gibi görünse de, topluma ve yaşadığı ülkeye karşı kendisini sorumlu hisseden herkesin siyaseten birinci önceliği, mevcut siyasi partiler ve seçim yasalarının çağdaş normlara uygun değiştirilmesi, seçim barajının kaldırılması için mücadele etmek olmalıdır.

Tüm bunların yeni ve sivil, demokratik bir anayasayla gerçekleşmesinin en doğrusu olduğunu bilsek de, bu mevcut yapı ve lider egemen siyasi partilerin yer aldığı meclisten, yeni bir anayasa çıkabileceğine ilişkin umutlar her geçen gün azalıyor.

Birbirlerine en şiddetli biçimde dokunarak sözüm ona dokunulmazlıkları kaldırmaya çabalayan lider vekillerinin anlaşıldı ki, yeni bir anayasa derdi yok.

Görünen o ki, bu durumda iktidar partisi kendi anayasa taslağını getirecek, mecliste yeter çoğunluğu bulamazsa referandum yoluyla istediği anayasayı topluma dayatacak.

Toplumun en geniş kesimleriyle birlikte hazırlanmamış bir anayasa, içeriği ne kadar demokratik ya da çağdaş olsa da toplumsal meşruiyet sorunu yaşayacaktır.Bunun sorumluluğu da mevcut lider vekillerinin olacaktır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums