- 25.11.2015 00:00
24 Kasım Öğretmenler gününde demokratik eğitim mücadelesinde yaşamını yitirmiş, baskı görmüş, sürgüne gitmiş, hapis yatmış, işkencelere uğramış ve en önemlisi dışkı yedirilmiş öğretmenleri saygı ve özlemle anıyorum.
Mesleği, dili, dini, ırkı, siyasal görüşü ne olursa olsun 12 Eylül faşizan yönetiminin mağdur ettiği tüm insanlardan, bir eğitimci olarak özür diliyorum. Celal Şengör gibi ırkçı, darbeci bir sözde aydınla aynı mesleğin paydaşları olmak ayıbını taşımak zorunda kaldıkları için.
Türkiye de eksik kalan en önemli reformlardan biri toprak, diğeri eğitim reformudur.
Bu alandaki demokratik dönüşümlerin gerçekleştirilememiş olması, bu gün ülkemizde yaşadığımız bir dolu sorunun kaynağını teşkil etmektedir.
Eğer bugün kimi entel aydın karışımı kibirli modernistlerin cahil görüp, oylarını bir kağıt parçası olarak değerlendikleri halk; yeterli eğitimi alamamışsa, bunun sorumlusu da yine kendilerini bu ülkenin, cumhuriyetin sahibi sanan statükoculardır.
İşçinin, köylünün üretim araçlarına el koyan, onları en temel sağlık, eğitim gibi haklardan yoksun bırakanlar, yani Celal Şengör gibiler, bugün utanmadan” bu halk cahildir, onların tercihleri dikkate alınamaz, onların iradesi milletin gerçek iradesi olamaz” diyebilmektedirler.
Aynı kesimler, cumhuriyetin kuruluşundan bu yana, üstenci tavırları, halkı küçümseyen, aşağılayan, yok sayan ve hatta kimi zaman yok eden zihniyetleriyle hak etmedikleri halde halkı yönetmeye çalıştılar.
Eğitim düzeylerinin düşük olmasının nedenini sistemde aramak yerine tam bir kafatasçı anlayışla, halkın genlerinde aramaya kalkan, kendilerini eğitimli sanan cahiller, bugün ülkenin yaşadığı tüm sorunların, açmazların gerçek sorumlularıdır.
Türkiye nin acil çözüm bekleyen sorunlarından olan deprem riski ve tehlikesiyle ilgili yapılacak çalışmalara ilişkin uzman kişi olarak görüşlerine başvurulan ve isminin başına profesör payesi verilmiş bu zat;
Bugün bile kalkıp Kenan Evren’e övgüler yağdırabiliyorsa, insanlara dışkı yedirmenin işkence sayılmayacağını iddia ediyorsa; bu ayıp, “köydeki çobanın oyuyla, profesörün oyu aynı mı sayılacak?” diyen aymazların değil midir?
Bu ülkenin normalleşebilmesinin yolu, farklı görüşteki insanların varlığının bir zenginlik olarak kabul edilmesinden, insanların birbirlerine tahammül edebilme sabır ve hoşgörüsünü göstermelerinden geçiyor.
Aksi halde toplumun bu kin ve nefret söylemlerinin hakim olduğu, insanların ayrıştırılmaya çalışıldığı ortamda barışık olması mümkün değildir.
Tam da bu noktada sana büyük görev düşüyor öğretmenim!
Toplumun eğitim düzeyini yükseltmek elbette önemlidir. Ancak ondan daha önemlisi toplumun barış içinde bir arada yaşayabilme kültürünün geliştirilmesi gerekir.
Geleceğimizin güvencesi çocuk ve gençlerimizi yetiştirecek siz eli öpülesi öğretmenlerimizin böylesine önemli ve anlamlı bir görevi vardır.
Yoksa Bakanlığı belirlediği eğitim programını kime görev verseniz uygulayabilir.
Asıl olan öğretmek değil, bilgiye ulaşabilmelerini sağlayacak eğitimi ve kültürü yerleştirmektir.
Bunu başaramazsak, Celal Şengör gibi profesörler bize daha çok dışkı yedirir, yeni işkence yöntemleri icat ederler.
Ve birileri de çıkar “Celal Hocam’la köylünün, işçinin, yani halkın, yani bu ülkenin gerçek sahiplerinin oyu nasıl aynı olur?” diye sorma cesaretini gösterirler.
Sevgili Öğretmenim,
Bu ülkenin geleceği; çocukların, gençlerin elindeyse eğer, onları geleceğe hazırlayacak olan sizlere çok büyük görev ve sorumluluklar düşüyor.
Onları; soran, sorgulayan, çağının tanığı insanlar olarak yetiştirmez, bu kibirli aydınların eline bırakırsak, yarın yine Şengör gibiler onlara da dışkı yedirirler, sistemin parçası haline getirirler.
Onlara, sevgi ve kardeşliğin, paylaşmanın, özgürlüğün hazzını yaşatın.
Eşit yurttaşlık temelinde, çağdaş uygarlık ve evrensel değerlerin öne çıktığı, yaşanası bir dünyayı anlatın onlara.
Anlatın ki, her şeyin en iyisine, en güzeline layık bu cahil! halk ve onların çocukları; barış içinde bir dünyanın, sevgi dolu bir ülkenin hayalini kurabilsinler.
Bu ülkenin en çok çile çeken, ezilen, işkence gören, hapis yatan ama en direngen, en örgütlü, en inançlı ve mücadeleci kesimi olarak, siz elleri öpülesi öğretmenlerim,
Çocuklarımıza, gençlerimize sahip çıkın.
Geleceğimizin güvencesi bu değerleri Şengörlerin ve onların yandaşlarının eline ve vicdanına bırakmayın.
Bir kez daha, demokratik bir ülkede, özgürce yaşayabilme umuduyla; tümünüzün gününü içtenlikle kutluyor, barış ve huzur dolu günler diliyorum.
Yorum Yap