2017’DE EĞİTİMDE NE DEĞİŞTİ!

  • 28.12.2017 00:00

 Gelin, 2017’de eğitimdeki değişikliklere, eğitime müdahalelere, eğitimin durumuna kısaca bir bakalım.

Yeni programlar ne getirdi?

2017-18 eğitim-öğretim yılında -pilot uygulama olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği muğlâk biçimde- 1, 5 ve 9. sınıflarda yeni programları uygulamaya başladık. İlk uygulamanın bu kadar geniş tutulması, programların nerede son şeklini çoktan aldığı şeklinde değerlendirilebilir.

Programlara içerik yönünden bakıldığında “Bilimsellik”, “Laiklik” ilkelerine ters düşecek şekilde evrim teorisinin programlardan çıkarıldığına, buna karşılık dini içeriğin güçlendirildiğine tanık oluyoruz. Bu durum kamuoyunda yaygın bir eleştiri aldı, konu yargıya taşındı. Yeni programlara dönük eğitimin üç bin beş yüz civarında öğretmenle sınırlı kalması da ayrı bir eleştiri konusu oldu.

TEOG yerine gelen yeni yerleştirme soruna çare mi?

Cumhurbaşkanın direktifi ile TEOG kaldırıldı. Fen liseleri ve proje okullarından seçilmiş 600 kadar ortaöğretim kurumuna öğrenci seçecek yeni bir sınav geldi. Bu sınavda başarı gösteremeyen öğrenciler bulundukları eğitim bölgelerindeki ortaöğretim kurumlarından birine devam edecekler. Hal böyle olunca ilköğretim okullarında rehberlik boyutunda “Yönlendirme” hizmet alanında yapılacaklar listesinin ne anlama geldiği, bir soru olarak ortada duruyor.

Yeni üniversiteye giriş sisteminde Öğrenciye ne getirecek?

7 yıldır uygulanan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) ile Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS) kaldırıldı. Yerlerine Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS) getirildi. Öğrenciler önce tek bir puan türüne dayalı olarak değerlendirilecekleri Temel Yeterlilik Testine (TYT’ye) girecekler. TYT’den 180 puan ve üstünde alanlar lisans programları için Alan Yeterlilik Testine (AYT’ye) girecekler. TYT’nin %40’ı AYT’nin %60’ı lisans programlarına yerleştirmede temel alınacak puanı ortaya çıkaracak.

2017’de 2 Milyon 265 Bin 844 öğrenci üniversitelerde okumak için YGS’ye başvurmuştu. Lisans Yerleştirme sınavı sonucu sadece 994 bin 766 öğrenci üniversitelerdeki ve açık öğretim fakültesindeki çeşitli programlara yerleşebildiler. 1 Milyon 271 Bin 78 öğrenci sokağa bırakıldı. Şimdi yeni gelen YKS ile ortaöğretimin öğrenciye meslek edindirmeye katkısı artacak mı? Bilindiği gibi bizim ortaöğretimin meslek edindirmeye katkısı, OECD ülkeleri ortalamasından iki kat daha düşüktür.

Ortaöğretimin öğrenci başarısına katkısı nasıldı?

2017 YGS’de sınavı geçerli sayılan 2.161.438 öğrenciden 38 bin 482 adayın “sıfır” çektiğini önce bir hatırlayalım. Sınavı geçerli sayılan bu öğrenciler 2017 YGS’de ortalama olarak kendilerine sorulan 160 sorudan sadece 39’una doğru cevap verebildiler. Geri kalan 121 soruya ya yanlış cevap verdiler ya da boş bıraktılar. Yani YGS’de öğrenciler ortalama 100 üzerinden 24 aldılar. Ortaöğretimde başarıyı yordalayan bu ortalamayı tutturan öğrenciler şuan üniversitelerin çeşitli programlarında okuyorlar.

2017’de Türkiye’nin eğitimde küresel ölçekte hali neydi? Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) 2017’de yayınladığı “Küresel Eğitim İzleme Raporu”ndan Eğitim Reformu Girişimi (ERG) analistlerinin Türkiye için çıkardıkları sonuç şu oldu: Türkiye’de öğrencilerin %30’u matematik becerisinden yoksun, Engellilerin okul terkinde Türkiye Avrupa’da birinci sırada. Öğretmenin özerkliği son on yılda giderek azalmış durumda.

2015 PISA sonuçlarına göre Türkiye 70 ülke içinde Fende 52. Matematikte 49. Okuma- anlamada 50. sırada yer aldı. Türkiyeli öğrenciler akranları arasında en mutsuz ve en kaygılı olanlar çıktı.

Kamu bütçesinden eğitime ne pay ayrıldı, bu pay nasıl kullanıldı?

Bütçeden eğitime ayrılan pay 2016’da %13,38 iken 2017’de %13,18 oldu. 2018 bütçesinde eğitime ayrılan pay ise daha düşük olacak: %12.13. Bu haliyle Milli eğitim bütçesinin GSYH’ye oranı on yıl öncesine gerilemiş oldu. Ama daha vahim olanı bu bütçenin nasıl kullanılıyor olduğu.

Eğitime bütçen ayrılan paranın %80’i zaten personel giderlerine ayrılıyor, yatırımlara ayrılan %8,36’dır. Yatırımların dağılımında pastadan aslan payını İmam Hatip okulları alıyor. Ortaöğretim kurumlarına ayrılan payın iki katı, Okul öncesine ayrılan payın yedi katından fazlası İmam Hatip Liselerine ayrılıyor,

neden? İmam Hatip Liseleri öğrenci memnuniyetinin en az olduğu, ortaöğretimden yüksek öğretime en az öğrenci yollayan okullar değil mi?

Oysa Carneiro ve Jim Hecman’ın 2003’de yaptığı bir çalışmaya göre okul öncesi eğitime yapılan her bir dolarlık yatırım o ülke ekonomisine 7 ila 10 dolar arasında bir geri dönüş sağlıyor. (Selçuk Şirin 24 Aralık, Hürriyet)

2017’de Öğretmene MEB ne getirdi?

2017 yılında öğretmen atamaları KPSS üzeri sözlü sınavla, yani ölçme değerlendirme bakımından geçerlilik ve güvenilirliği en yüksek sınavın geçerlilik ve güvenilirliği en düşük sınavla bypass edilmesi suretiyle yapıldı. Atamaların tamamı sözleşmeli statüde gerçekleşti. Sözleşmeli öğretmenlerin eş ve özür durumuna göre tayin hakkı yok, diğer özlük hakları ise tartışmalı. Öğretmene kadro hakkı aday öğretmenlik sürecini tamamlama şartı olarak verilmekte. Öğretmen ilk atandığı yerde en az altı yıl görev yapmak zorunda.

2017’de öğretmenler için bir de performans değerlendirme sistemi getirildi. Uygulama MEBBİS üzerinden başlatıldı. Sistemde okul müdürünün, velinin, öğrencinin, öğretmenin, zümre öğretmeninin girişlerine uygun değerlendirme formları üzerinden öğretmenler evrensel(!), hem milli (!) hem de manevi (dini) yeterliliklere göre izlenime dayalı değerlendiriliyor(!). Böyle bir değerlendirme sisteminin, öğretmenin itibarını zedeleyecek, çalışma barışını etkileyecek, öğretmen için bir tehdide dönüşecek muhtemel sonuçları olur mu, olur. Belki de amaçlanan da budur bilemiyoruz.

Çağdaş rehberlik anlayışında neredeyiz?

“Millî Eğitim Bakanlığı Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliği” 10 Kasım’da Resmi Gazete’de yayımlandı. Rehberlik alanının emir-komuta ile düzenlenmesi öncelikle rehberlik kavramının içeriğine ters düşer. Yönetmelikten “psikolojik danışma” kavramının çıkarılmış, yönetmelikle okul idarecilerine uzman personele nöbet tutma, sınavlarda görevlendirme gibi “angarya” görevler verme yetkisi tanınmıştır.

Bu düzenlemeler MEB’in gelişimsel rehberlik anlayışına ne kadar uzak olduğunu göstermiyor mu?

Okul Öncesinde Eğitimde okullaşma nasıl?

2017’de MEB 2019’da 54 ay (4.5 yaş) ve üstü çocuklar için okul öncesi eğitimi zorunlu hale getirmeyi planladığını açıkladı. Pilot uygulama, 2017-18 eğitim-öğretim yılı için 22 ilde, 54 ay ve üstü çocuklar için başlatıldı. Mevcut durumda okullaşma oranları 4.5 yaşta %47, 5 yaşta %58’lerde. Okullaşma oranları bakımından henüz 4+4+4 öncesi durumdan daha iyi değiliz. OECD ülkelerinde 5 yaşta okullaşma oranları yüzde 95’lerde.

Türkiye’de 4,5 yaşta en varlıklı yüzde 20’lik dilimden gelen aileler ile en yoksul yüzde 20’lik dilimden gelen aileler arasında okul öncesi eğitimden yararlanma bakımından fark yüzde 54. Varlıklı ailelerin çocuklarının anaokuluna gitme ihtimali yüzde 71 iken, yoksul ailelerin çocuklarının anaokuluna gitme ihtimali sadece yüzde 17.

Bu durum eğitimde “fırsat eşitliği” ilkesi bakımından sorunlu mu, sorunlu!

Hazırlık sınıfı ile yabancı dil öğretebilecek miyiz?

MEB, daha iyi yabancı dil öğrenimi sağlamak için 5. sınıf müfredatını 2017’de yeniden düzenledi. Buna göre, 5. sınıfın yabancı dil hazırlık sınıfı olmasına karar verildi. 2017-18 eğitim-öğretim yılında, 620 okulda pilot uygulama hayata geçirildi. Yaklaşık 110 bin öğrenci bu yıl 5. sınıfı hazırlık sınıfı olarak okuyor.

MEB, öğrencilerin daha iyi yabancı dil öğrenebilmesini sağlamak için 5. sınıf müfredatını yeniden düzenledi. Buna göre, 5. sınıfın yabancı dil hazırlık sınıfı olmasına karar verildi. 2017-18 eğitim-öğretim 620 okulda pilot uygulama başlatıldı. Yaklaşık 110 bin öğrenci bu yıl 5. sınıfı hazırlık sınıfı olarak okuyor. Öğrenciler hazırlık sınıfında haftada 15 saat yabancı dil eğitimi dersi alacak. Ayrıca hatırlayalım Türkiye’de okul çağında yaklaşık 850.000 Suriyeli çocuk yaşıyor. Bu çocukların Türkiye toplumuna barışçıl şekilde uyum sağlayabilmesi için bir an evvel gerekli önlemleri almak şart.

2017 itibariyle Eğitimde yaşanan bütün bu değişikliklere bakarak ne söylenebilir.

Söylenebilecek tek şey, eğitim ile ilgili düzenlemelerin sistem bütünlüğünden yoksun olduğu, eğitime ideolojik bakış açısını yansıttıklarıdır. Bütün bunlar toplum mühendisliğine destek olacak iklimi oluşturmaya, yetkiyi, kontrolü elde tutmaya dönük müdahaleler. Bilimsel, laik, demokratik eğitim yolu ile bireye meslek, sosyal sorumluluk, evrensel değer kazandıracak, kalkınmanın ve çağdaş devlet olmanın gerektirdiği nitelikli insan gücünü yetiştirecek eğitim anlayışına henüz çok uzağız.

Eğitimde manzara 2017 itibarıyla bu.

Yararlanılan Kaynaklar - Eğitim Reformu Girişimi, 2017’de ne değişti. http://www.egitimreformugirisimi.org/

- Selçuk Şirin yazıları Hürriyet gazetesi, 24 Aralık 2017

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums