BAKAN TALİMAT VERDİ: ÖDEV VERMEYİN!

  • 27.01.2016 00:00

 MEB’e bağlı ilk ve orta öğretim kurumları 22 Ocak’ta yarıyıl tatiline girdiler. Karneler dağıtılmadan üç gün önce Milli Eğitim Bakanlığı il müdürlüklerine bir yazı gönderdi. Türkiye’de 17.5 milyon öğrenciye ders veren yaklaşık bir milyon civarında öğretmene, nitelikli eğitim adına Bakan “bu yarı yıl tatilinde öğrencilerinize ödev vermeyin” talimatı verdi. Karneler dağıtılmadan iki gün önce basından duyduk.

Eğitimciler, kamuoyu bu talimatı nasıl değerlendirecekler diye merakla ettim. Pek de ciddiye alınmadı. Hükümetin her adımını “hayırlara vesile” sayan basın ise olayı babacan bakanın çocuklara yaptığı bir şirinlik, bir tatil hediyesi olarak yansıttı.

Oysa olay hem ciddi, hem de vahim. Sadece bu olay ve verilen tepki bile bu ülkede felsefede, düşüncede, eğitimde, programa bakışta yaşanan sığlığı görmek için yeterli.

Dün televizyonlarda Cizre’den haber kuşaklarında bir görüntü vardı. Her taraf yıkıntı, eli tetikte silahlı asker bir harabe içinde ilaç kutusuna bakıyor. Spiker “işte teröristlerin kullandığı ameliyathane” diyor. “Ülkenin bu köşesi nasıl bu hale geldi” değil, “o bodrumu teröristler tedavi için kullanmış” önemli olan bu, bunu düşünmemiz isteniyor.

Başbakan, ABD başkan yardımcısı Joe Biden’e PYD’nin Esad yanında görünmeyeceği yapılacak Viyana Görüşmesine Türkiye’nin katılmayacağı mesajını veriyor; tıpkı “Kalede Ahmet varsa ben oynamam” diyen futbolcu gibi. Sonra bir başka görüntüde Başbakan belediye başkanlarını, “Eşini, işini ve evini değiştirenden şüphe ederim ha” diye uyarıyor. Gülsek mi, ağlasak mı?

Yönetim alışkanlıklarımızı, pederşahi ilişkilerimizi, daha derin düşünürseniz demokratik yaşam önündeki engelleri sorgulayabileceğimiz bunlar gibi bir sürü böyle “basit”, “sıradan” olay yaşıyoruz her gün. 

MEB Bakanı Sayın Avcı örneğin “arkadaşlar öğrencilerinizin dönem içinde yaşadıkları yoğunluğu, yorgunluğu ödev verirken dikkate alın, çocuklara gereksiz yüklenmeyi” falan dese anlayacağım. Yok, öyle değil tıpkı YÖK’e şu bildiriye imza atan alçak akademisyenleri üniversiteden at, yargıya “gereğini yap” talimatları veren Cumhurbaşkanı gibi; “ödev vermeyin, veremezsiniz.” diyor.

Allah Allah, kardeşim benim sınıfımda neyi verip neyi veremediğimi, öğrencilerim için ne isteyip ne istemeyeceğimi, eğitim boyutunda dönem içinde yaşadığım sıkıntıları sen orda oturduğun koltuktan görebiliyor musun? Bu çocuklar ne durumdalar, neye ihtiyaçları var benden daha iyi mi biliyorsun? Amirim olman, maaşımı almamda aracı olman benim bütün eylemlerime, programıma, vicdanıma ipotek koyma hakkını sana veriyor mu?

Bu nasıl eğitim, bu nasıl yönetim anlayışı? Böyle bir anlayış ile bu ülkede eğitim, teknoloji, mesleki yaşam, demokrasi sorunları nasıl çözülür?

Bir ülke düşünün, bir milyon öğretmen eğitiminden sorumlu oldukları öğrencilere ödev verip vermeme kararını o ülkenin eğitimden sorumlu bakana bırakıyor? Daha vahimi o ülkede bu absürtlük normal karşılanıyor. Hatta öğrencilere verilmiş bir karne hediyesi gibi kabul ediliyor.

Demek biz eğitimciler öğrencisini nasıl tanıyacağını, nasıl iletişim kuracağını, içeriği, programı nasıl hazırlayacağını, sınıfı nasıl yöneteceğini, okula, sınıfa dayalı eğitimin meziyetlerini öğretmen adayı öğrencilerimize eğitim fakültelerinde boşuna anlatıyoruz. Bakanın, müdürün sözünden çıkma yeter desek olay bitecek.

Şimdi bir öğretmen düşünün iyi niyetli, vicdan sahibi, işini biliyor. Öğrencilerine bir takım alışkanlıklar, bazı alt yapılar kazandırmaya, onları yönlendirmeye çalıyor. Öğrencileri ile ilgili beklentileri, hedefleri programı var; neyi ne zaman, nasıl verecek planını yapmış; tam buna uygun mesajını verecek. Müdür çağırıyor: “Bakanın talimatı var, ödev vermeyeceksin, veremezsin” diyor.  

Ve o ülkenin Doğusunda, Güneydoğusunda pek çok okulda aslında eğitim bile yapılamıyor. O okulların eğitim alamayan öğrencileri Bakan “ödev verme” mesajını verirken mahzun, üzgün “keşke biz de karne alabilseydik” diye televizyon ekranlarından gözlerimizin içine bakıyorlar.

Bunu Kuzey Korenin ergen Lideri Kim Jong ülkesi için yapsaydı ve Kore’de normal karşılansaydı belki yadırgamazdım. Ama ülkemde yaşanıyor bu. Allah aşkına biri bana tokat atsın! Biri beni bu karabasandan tez uyandırsın.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums