- 20.05.2015 00:00
“Türkü yine o türkü sazlarda tel değişti / Yumruk yine o yumruk bir varsa el değişti” demiş Neyzen Tevfik.
Taş devrinden sanayi devrimine, ulus-devletler çağından küreselleşmeye kadar bir dizi büyük olayla birlikte dünyanın çehresi her gün bir değişime, dönüşüme tabi olurken; değişmeyip kendini muhafaza eden bir öz, insanlık tarihinin kara kutusu olmaya devam ediyor.
Habil ile Kabil, Davut ile Calut, Musa ile Firavun, hak ile batıl; değişen çehrenin dekorunda süreklilik arz eden kadim bir mücadelenin figürleri olarak beliriyor. Kimin galebe çaldığından, kimin zafer kazandığından çok bu mücadeleler ‘duruş’unu bozmayan insan ile ruhunu şeytana satanların, gök kubbenin altında hak ve hakikate tecavüz edenler ile adalet ve hürriyet meşalelerini ellerinde tutanları birbirinden ayırıyor ve imtihana çekilen ölümlüleri tercih ettikleri yolun yolcusu kılıyor.
W. Stadiem kaleme aldığı biyografide Mısır’da ‘Hür Subaylar’ darbesiyle 1952’de devrilen Kral Faruk için “Mısır’ın Son Firavunu” diyordu.
‘Hür Subaylar’ darbesinin akabinde General Necip’in kısa süren liderliğinden sonra Mısır’da ipleri eline alan Cemal Abdülnasır, zulmün takipçisi oldu. Yoldaki İşaretler’in müellifi Seyyid Kutup, İhvan-ı Müslim’inin mensuplarına karşı Abdulnasır’ın uyguladığı şiddetin neticesinde idam edilmişti. Abdulnasır sonrasında Enver Sedat ve Hüsnü Mübarek gibi isimlerle kadim mücadelenin coğrafi dekoru haline gelen Mısır’da, zalimin sureti değişse de zulüm hep devam etti.
Şimdi yeni bir sahne arkaik bir zulmün iğrenç despotluğunda, insanın kadim tarihi içerisinde süzülüp gelen ne kadar değer var ise hepsine karşı Sisi’nin firavun rolünü seve seve üstlendiği bir zeminde kuruluyor. Batı-dışı toplumların batılı emperyalizm, yerli işbirlikçiliği ve ikiyüzlülüğü ile içine sokuldukları bu hal, adeta bir dejavu olarak yaşanıyor.
Zulüm ne kadar pervasız olursa olsun, mazlumların, kimsesizlerin, ezilenlerin zulme direnişleri devam ediyor.
Yoldaki işaretler silinmedi!
Direnç gösteren ve insanlık değerlerini yüklenenler geri çekilmeyip, teslim olmayıp, ellerinde tuttukları adalet ve hürriyet meşalelerini bırakmayarak zalimin zulmüne “Dur !” diyorlar.
Bugün Mısır’da Mursi’nin ve İhavan-ı Müslim’inin her bir ferdinin şahsında dile gelen söz bu. Zulümle sürdürülen, işbirlikçiler ve ikiyüzlülükle güçlendirilen dünya sistemi, Mısır’ı kendi halkından kaçırmanın bilinen bir yolunu bulmuş gözükse de Tarih, zulmün sürekliliğine direnen, zulme rıza göstermeyen, her türlü şiddete, baskılamaya karşı geri çekilmeyenlerin de müdahil oldukları bir bütünü teşkil ediyor.
Geçmişten bugüne, Latin Amerika’dan Afrika’ya, Ortadoğu’dan Asya’ya her yerde insan, zulmün kararttığı umudu canlandırmaya devam ediyor.
Mazlumların, mağdurların, hakları yenilenlerin, işkence görenlerin, canına kastedilenlerin eğmedikleri her bir baş, zulmün kalbine vurulmuş bir yumruk!
Mısır’da ve her yerde o kadar çok yumruk var ki!
Ve onlar biliyorlar ki bugünün bir yarını da var ve zulüm devam etmez!
aliaydin505@gmail.com
Twitter: @_aydinali
Yorum Yap