Netekim, insan fanidir

  • 13.05.2015 00:00

 Günün yorgunluğuyla uzandığım koltukta gözlerim tam kapandı kapanacakken ekranda patlayan “Son dakika” anonsuyla dikildim ayağa.  Beyaz zeminde kayan kırmız yazı, “7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren öldü” diyordu. Bir sürpriz değildi elbette. İlkin aklıma, “En çok annelerin ahını aldığından olacak tam da anneler gününde gitti” cümlesi gelse de, yine de, hangi duyguya savrulacağımı bilemedim… Ölen Kenan Evren de olsa bir canlıydı sonuçta… Kanımızı içmeye yemin etmiş, bununla kalmayıp hükümran olduğu yıllarda hayata geçirmiş, ellerine arkadaşlarımızın kanı bulaşmış bir diktatör ölürken bile insan yanım acıyordu. Elinde kutsal kitapla meydan meydan dolaşıp, “Ölenleri hayırla yed edin” diyen bir kültürden geldiğini söylediği halde, polis fişeğiyle öldürülmüş çocuğu yuhalatan hırslı politikacılardan değildim ne de olsa…

 Sabah namazına gitmek için çıktığı eve, camiye varamadan dipçik zoru ile döndürülen babamın “Kalkın inkılâp oldu”  haykırışlarıyla bizi ayağa diktiğinde, uyku mahmuru gözlerimin yuvalandığı yüzümde sakal bile çıkmamıştı henüz… Ülkenin zehir gibi bir havayı soluduğu yıllarda çevremdeki tüm arkadaşlarım gibi ben de emekten yana tutmuştum safımı; o yılların Zonguldak’ında başka türlü olmak da zordu zaten… İlginçtir tıpkı ölümü gibi yaptığı darbe de sürpriz olmamıştı kimseye… Sonradan tüm açıklığıyla ortaya çıkacaktı ki, Türkiye, karanlık provokasyonlarla adım adım hazırlanıyordu 12 Eylül’e… Önlenmesi kesinlikle mümkün katliamlar planlı bir şekilde yaşama geçirilirken, iç savaş görüntüleriyle darbeye doğru koşuluyordu.

 HER ŞEY UCUZ İŞÇİ CENNETİ YARATMAK İÇİDİ

Emekçi halkın daha iyi yaşam ve özgürlük talebini başka türlü bastırmak mümkün değildi zaten… Soğuk savaşı bitirmeyi hedefleyen küresel güçler neo liberal vahşeti dünyaya hakim kılmak için kolları sıvamıştı. Planın yeşil kuşağında önemli bir rol biçilen Türkiye’yi ucuz işçi cennetine çevirmek için 24 Ocak ekonomik kararları açıklandı önce. Emekçiler bir gecede yarı yarıya yoksullaştırıldı. Faili meçhul cinayetler, katliamlar tertiplendi daha sonra… Siyasi atmosfer oluşturulduktan sonra da “Can ve mal güvenliğini sağlama” bahanesiyle yönetime el konuldu. Tüm siyasi faaliyetlerle birlikte her türlü sendikal hareket de yasaklanarak “siyasi istikrar” adı altında dikensiz gül bahçesi yaratıldı. Planın başaktörüyse Kenan Evren’di… Sürdürücüleriyse Özallar, Dervişler, Tayyipler oldu…

 Şayet hayatı soluk alıp verdiğiniz anlardan ibaret sananlardan değilseniz ve ona dair daha derinlerde bir kaygınız varsa her ölüm mesellerle doludur, hiç bitmeyecek gaileler arasında, durup, bir muhasebe yapma fırsatı verir insana… Evren’in ölüm haberini duyunca ben de öyle yaptım, çocuk düşlerimin üzerinden tanklarla geçmekle kalmayıp, ilk gençliğimden saçlarım ağarıncaya kadar geçen sürede solumak zorunda kaldığım toplumsal iklimi şekillendiren adamı ve sonrasını düşündüm. O vakit derin bir sızı yayıldı içime. Aldığım ölüm haberinden değil, gencecik yaşlarda yitip giden onlarca insanın solgun yüzünden taşan kederden geliyordu o sızı…

 DİKTATÖRLÜK HEVESKÂRLARINA DERS OLSUN

Ne de kötü bir bilanço bıraktı geride… O hışım dolu günlerde tam 650.000 kişi gözaltına alındı. 1.683.000 kişi fişlendi. 230.000 kişi sıkıyönetim mahkemelerinde yargılandı. 98.404 kişi örgüt üyesi olmakla suçlanırken 21.764’ü hüküm giydi.  14.000 kişi yurttaşlıktan çıkarıldı. 388.000 kişiye pasaport verilmedi. 23.700 dernek kapatıldı. Cezaevlerinde 144  kuşkulu ölüm gerçekleşirken 14 kişi açlık grevinde öldü. 16 kişinin kaçarken vurulduğu açıklandı. 43 kişininse intihar ettiği bildirildi. 171 kişi işkence sonucu öldürüldü. Sonrasında 544 güvenlik görevlisi “işkence yaptıkları” suçlamasıyla yargılandı. 39 ton gazete, dergi, kitap yakılarak yok edildi.  7.000 kişi hakkında idam cezası istenirken 517 kişi ölüm cezasına çarptırıldı. 124 kişinin cezası Askeri Yargıtay’ca onaylanırken, 50 kişinin cezası infaz edildi. 259 kişinin dosyası meclis raflarında tozlanırken,  yüzde 10 barajından, Siyasi Partiler Kanunu’na; YÖK’ten, zorunlu din eğitimine kadar pek çok pek çok anti demokratik uygulama AKP elebaşlarına miras kaldı.

Adı anıldığında yeri göğü titreten diktatör eskisi de her fani gibi tattı ölümü… Tıpkı ömrünü evladına gözyaşı dökerek tüketen Berfo Ana, eli titremeden asılan Erdal Eren gibi… Erdal için dünyadan gelen tepkilere “Ne yani, asmayalım da besleyelim mi?” diye kükrerken, eminim ki, Everest’ten bile daha yüksek bir zirvede hissediyordu kendini… Silah zoru ve zulümle sahip olduğu kudret hiç bitmeyecek sanıyordu. O’nun için ne kötü şimdi. Beslemeyip de astığı Erdal Eren’în adı dünya durdukça anılacak. O ise çocuk yaşta insanları asan bir katil olarak gelecek akıllara, çok az kimse hayırla anacak. Hakkında sempozyumlar düzenlenmeyecek, sokak tabelalarından kazınacak adı… Kudretli Paşa’nın bu hali ülkeyi bir gerilimden diğerine sürükleyerek iktidarını ayakta tutmaya çalışan ahir zaman tiranlarına ders olur mu, bilmem ki? Bir an için de olsa hayatın fani, gücün de, kudretin de kimseye baki olmadığı düşer mi akıllarına?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums