Makyavelizm ve diplomasinin ince ayarı

  • 13.09.2018 00:00

 Henry Kissinger Diploması kitabını yazmadan 80 yıl önce bir Osmanlı paşası aynı isim ile iki ciltlik bir kitap yazmıştır. Vestfalya’dan (Westphalia) kendi dönemine kadar gelişen diplomasinin hem teorisini ve hem de pratiğini örnekleri ile anlatan Paris sefiri Çorluluzâde Salih Münir Paşa, -farkında olmasalar da- diplomatlara müthiş bir el kitabı bırakmıştır.

DİPLOMASİNİN KİTABI VAR MI?

Osmanlı Devleti’nin en zayıf zamanlarından biri olan Balkan Savaşları arifesinde yazılan eser, esasında zaruri bir ihtiyaçtan doğmuştu. Müellif, zayıf devletlerin diplomasinin gücüne olan ihtiyacını anlatmak için “Diplomasi: Malumat-i Esasiye” adını verdiği kitabında; diplomasi sanatının usullerini ve bütün inceliklerini ortaya koymuştur.

O tarihlerde devlet zayıflamış hatta çöküş noktasına gelmiş olsa da koca imparatorluğun tecrübesini sırtında taşıyan devlet adamları hala hayatta idi. Kitapta verilen teorik bilgiler ve diplomasi örnekleri, o paşalara da ne yapıp ne yapamadıklarını adeta test ettiriyordu. Dönemin tanıdık simalarından Şurâ-yı Devlet Tanzimat Dairesi (Danıştay) reisi Said Bey, kitaba yazdığı mukaddimesinde, “Paris gibi zevk ve eğlence merkezinde böyle bir eser yazmanın ancak ciddi bir çalışma neticesi olabileceğini” söyleyerek, bugüne de hitap eden bir tespitte bulunmuştur.

Sahi, Cumhuriyet döneminde dünyayı dolaşan diplomatlarımızın kaç tanesinin bu ayarda bir kitabı veya diplomasi anıları vardır? Elbette bir elin parmağını geçmeyen, hatta aralarında Bilal Şimşir gibi boyunca eserler verenler istisnadır. Ama maalesef büyük bir çoğunluğu kalemzede olarak kalmışlardır. Oysa onlara elçi olmak için en önemli meziyetin rapor yazmak olduğu öğretilmemiş miydi?

Neyse, biz konumuza dönelim. Salih Münir Paşa kitabında, dünyanın diplomasi ustalarının sözlerinden, düşüncelerinden, ayrıca Osmanlı ve Avrupa tarihinden ve diplomasi usullerinden örnekler vererek ciddi analizler yapar. Bazen doğru bulur, bazen de tenkit eder. Zaman zaman “büyük üstat” dediği İtalyan düşünür ve siyaset adamı Makyavel’e (Machiavelli) başvurarak fikirlerini açıklar.

Salih Münir, kitabını Osmanlı devletine elli yıl hizmet etmiş dönemin en tecrübeli adamlarından, çok saygı duyduğu Küçük Said Paşa’ya da gönderip, görüşlerini almak ister. Küçük Said Paşa, kitabı okuduktan sonra örnek bir üslup ve tenkit içeren bir mektup yazarak, kitap ve Makyavelizm hakkındaki düşüncelerini dile getirir. Taha Toros’un arşivinden çıkan ve Şehir Üniversitesi kütüphanesinde mahfuz bu mektupta, Said Paşa, oldukça nazik bir üslupla, yazılanlara iltifatta bulunarak şu açıklamalarda bulunur:

MAKYAVELİZM’E İNCE BİR ELEŞTİRİ

“Kitabınızın, belagat ve hedefi doğru gösteren anlatımı bakımından çok kıymetli eserlerden biri olduğunu, sadece ben değil, konunun uzmanlarının da itiraf edeceği kanaatindeyim”. Said Paşa, “gayr-i ciddi söz söyleme alışkanlığım olmadığından bir hakikati de hatırlatacağını” yazarak, devam eder. Paşa, kitaptaki bütün tezleri uygun ve yerinde bulmaktadır. Ancak, o sırlarda, Trablusgarp’ın elden çıkması ve aynı tehdidin Balkanlarda baş göstermesinin etkisiyle kitaptaki bazı fikirleri bahane ederek; diplomasinin önemi ve uygulanma şekli ile ilgili bir şeyler söyleme ihtiyacı duyduğu anlaşılmaktadır.

“Diplomatların başarılı olabilmeleri için konuştukları ve ilişki kurdukları siyasileri alışkanlıkları ve ihtirasları bakımından tetkik ederek; onların eğilimlerine göre yöntem belirlemeleri gerektiği” konusunda, Salih Münir’in Makyavelizm’den esinlendiği fikirlerini hatırlatan Said Paşa, bazı tavsiyelerde bulunur:

“Makyavelizm usulü, insaniyet ve hakkaniyet kaidelerine aykırıdır. Bu yüzden taassup sahibi bazı kesimler muhtemelen sizin fikrinizi sorgulayacaklardır. Lakin siyasi meselelerde de bunsuz sonuca varılamaz” hükmünü veren Paşa, öncelikle “insanî” olan ile “siyasî” olanı birbirinden ayırt etmektedir. Paşa, kitabın mutlak amacının “mükalemât ve münasebat” yani siyasi “pazarlıklar ve ilişkiler”de zaferi temin etme yolunu göstermek ise; “Prens’in (Makyavel’in) başarıya götüren bütün araçları makbul kabul eden kuralını da uygun görmek zaruridir” diyerek, dolaylı ve ince bir tenkit getirmektedir.

Said Paşa’nın, diplomaside “hedefe varmak için her şeyi mubah gören” anlayış ile kendi anlayışı arasında sıkıştığı anlaşılmaktadır. Bunu, modern diplomaside zafere gitmenin bir aracı olarak görmekle birlikte; “insaniyet ve hakkaniyet” açısından da doğru bulmadığını söylemektedir. Nitekim mektupta, Salih Münir Paşa’ya bu mevzunun diplomatların itirazlarına yer vermeyecek şekilde, daha fazla açıklanmaya muhtaç olduğu tavsiyesinde bulunmaktadır.

Literatürümüzde fazla dikkat çekmese de diplomasi tarihinde önemli bir yeri olan bu eser, diplomasi sanatının rasyonel ve reel-politik yönünü pratik uygulama örnekleriyle göstermektedir. Uluslararası ilişkilerde devletlerin de bireyler gibi davrandığını ve uluslararası siyasette en önemli etkenin “menfaat” olduğunu hatırlatmaktadır.

Bugün de durum aynı değil midir? Son Tahran Zirvesi bunu göstermedi mi? Rusya’nın, ABD’nin politikaları Makyavelizm’i zirveye taşımadı mı? İran Makyavelizm’in bir başka yüzünü temsil etmiyor mu?

Peki ya, Türkiye? İdlib meselesi karşısında büyük bir sınav ile karşı karşıya kalan Türkiye, hala Salih Münir Paşa ile Küçük Said Paşa arasında mı durmaktadır?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums