Neden komplocuyuz

  • 1.02.2015 00:00

 Koca koca insanlar hemen hemen her yazılarında kanıtlanması mümkün olmayan tuhaf neden- sonuç ilişkilerine neden başvururlar?

Bu durum sadece Türkiye’ye mi özgü? Türkiye, İran veya Rusya gibi Batı karşısında güçlü bir mağlubiyet hissiyle Batılılaşma süreçleri deneyimleyen ülkelerde, komploculuk çok daha derinlere işlemiş olabilir mi?

Komplocu düşünme alışkanlığının giderek tüm dünyada yaygınlaştığı da bir gerçek. Bu durum Yeni Sağ iktidar tekniklerinden bağımsız değilmiş gibi geliyor. Yeni Sağ bencilliğin ideolojisidir.

1960’larda tüm dünyanın; hattâ sömürge- sonrası yeni bağımsız ülkelerin de refahı yakalayacaklarına dair modernist iyimserlik zirvedeydi. Yoksul ama umutluyduk.

Çok değil on yıl içerisinde, “sosyal uyanışın, iktisadi ve siyasi kapasitenin önüne geçtiği” tespitiyle otoriter rejimler ortaya çıkmaya başladı. Seçkinler, demokrasiyi kabullenemiyor, refahı da bölüşmek istemiyorlardı.

Ardından tam da bu bencilliğin ideolojisi olarak Yeni Sağ hegemonya ortaya çıktı.

Tüm dünyanın kalkınabileceğine, demokratikleşebileceğine dair iyimserlik terk edildi. Güçlüler, ellerindeki korumaya yönelirken; diğerleri sadece onları taklit ederek sistemde kendilerine yer açmaya giriştiler. Sistem- dışı alternatifler geriledikçe geriledi.

Yeni Sağ hegemonya, göçmenler başta olmak üzere, etnik ve dinî azınlıkları hedef tahtasına oturtmaya başladı. Böylece “asıl çoğunluk veya asıl ulus” adına, azınlıkların meşruiyetleri sorgulanmaya başlandı. “Ötekiler” kriminalize edildiler; bir güvenlik meselesine indirgendiler.

Komploculuk tam da burada devreye girdi. Madem trende herkese yer yoktu, madem bazılarının trenden atılmaları diğerlerininse hiç alınmamaları gerekiyordu, öncelikle “ötekilerin” meşruiyetini yıkmak lazımdı.

Komploculuk, meşru saymadığı rakipleri olduklarından güçlü göstermeyi çok sever. ABD’de siyasi ve iktisadi iktidar sağ muhafazakârlarda olsa bile onlar ülkeyi “liberal azınlığın” yönettiğini dillendirmeyi çok severler. Böylece yoksul ve beyaz bir muslukçu, Obama’nın sağlık reformuna ateş püskürür.

Türkiye’de Yeni Sağa özgü komploculuk çok kolay zemin buldu ama elbette buradaki kültürel bölünmelerin üzerine yerleşti.

Batıcılar ve karşıtları arasındaki bölünmenin şiddetli yaşandığı Türkiye gibi ülkelerde zaten farklı mahalleler birbirlerini meşru görmekte zorlanıyorlardı. Buna rağmen 1980’lere kadar Ulus veya Millet’in “kaynaşmış, imtiyazsız bir kitle olduğu veya olabileceğine” dair bir vurgu mevcuttu.

Elbette söylemin kapsayıcılığına rağmen ülkede “makbul vatandaşlar” ve “ötekiler” diye bir bölünme hissediliyordu. Dindarlığın her işaretinin kamusal alanda mürtecilik olarak damgalanması, “asıl Ulus’a” mensubiyetin kültürel kimliğin inkârıyla mümkün olmasını dayattı.

Toplum bu deli gömleğini üzerinden attı atmasına ama şimdi iktidar davulunun tokmağını eline geçirenler, sözünü ettiğimiz dışlayıcı kültürü yeniden üretmekte gecikmediler. Bu defa Ulus adına değil, Millet adına “milli” ve “gayrı- milli” tarifleri üzerinden yeni bir dışlayıcı iktidar tekniği oluşturuldu.

Bize özgü yönleri olan bu kültürel dışlama, Yeni Sağ dalganın “trenden atılması gerekenler” mantığını kolaylıkla devraldı. Dikkat edin, “Millet’in hakiki evlatlarının” daha fazla iktisadi, kültürel ve siyasi güç biriktirmeleri için, “gayrı- milli” kabul edilenlerin güçsüzleşmeleri gerekiyor.

Yukarıda işaret ettik: Herkesin refahtan istifade edeceği bir dünyaya inanç zaten kalmamıştı. Bu durumda, kimler yukarıya tırmanırken kimler hiç tırmanamayacak veya kimler alaşağı edilecek meselesi, siyasetin asıl belirleyici sorusu hâline geldi.

Aslında acımasız sınıfsal alt üst oluşların kültür sosuna bulandırılarak, hap şeklinde yutmamızın sağlandığı bir iklimden bahsediyoruz.

Bu öyle bir iklim ki, Cumhurbaşkanı sadece kendi kitlesine (“Asıl Millet”) konuşmayı doğal sayabiliyor. Pek çok sağ entelektüel, yaşanan kavganın “bir öze dönüş ve medeniyet inşası davası” olduğu yanılsamasıyla, esasında son derece dışlayıcı olan mekanizmaları meşrulaştırmış oluyor.

Oysa akıntıya kürek çekebilmek için kültürcülük afyonundan uzak durabilmek gerekiyor.

ytaskin@marmara.edu.tr

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums