Tarih ve samimiyet

  • 9.12.2014 00:00

 Uygarlık Tarihi ve Modern Ortadoğu Tarihi dersleri veren bir öğretim üyesi olarak öğrencilerimize tarih adına belletilenleri birinci elden gözlemleme şansına sahibim. Tarihin bir endoktrinasyon aracı olarak istismar edilmesinden kaynaklı sorunlardan bahsediyorum.

Özellikle Osmanlı tarihinin “belletilmesi” sürecinde gözlemlediğim sorunlar “tarihe nasıl yaklaşılmalı” sorusunun güncelliğini gösteriyor. Sadece devlet değil, farklı ideolojik akımlar da tarih yorumlarını oluştururken fazlasıyla basite kaçıyorlar. Yer yer samimiyetsiz de bulduğum abartılar ve bilinçli görmezden gelmeler dikkatimi çekiyor.

Öte yandan Osmanlı ve Cumhuriyet tarihini dünya tarihi içerisinde konumlandırarak mukayeseli bir bakış tutturduğunuzda, yukarıda bahsettiğim çarpıtılmış tarih yorumlarının kolayca inandırıcılığını yitirdiği bir zemin ortaya çıkabiliyor.

Başka bir ifadeyle söylersek, özellikle milliyetçi muhafazakâr Osmanlı tarihçiliğinin ne kadar zayıf olduğunu görmek ve göstermek giderek kolaylaşıyor.

Türkiye’nin kendi içine kapandığı Soğuk Savaş döneminde, tarihle kurguyu kasten karıştırmak çok dikkati çekmeyebiliyordu. Oysa 1990’lardan beri dünya tarihini mukayeseli olarak yorumlama imkânları daha da arttı.

Özellikle milliyetçi muhafazakâr tarihçilerin, farklı farklı ülkelerde birbirine oldukça benzer kurgusal anlatılar oluşturduklarını görmek kolaylaştı. Gözlerimizdeki demir perdeler kalkmaya başladı.

Sözgelimi Türk-merkezci tarih anlatılarını eleştirmek istiyorsanız, Pers-merkezci tarih anlatılarını öğrencilerinizle paylaşmanız, gerekli mukayeseleri öğrencilerin yapabilmesi için elverişli bir zemin sağlıyor.

Başka bir imkân da Osmanlı İmparatorluğu’nu, Çin ve Rus tecrübeleriyle kıyaslamak. Bu imparatorluklarda oluşan ideal toplum ve devlet algılarının nasıl benzerlikler gösterdiğini; Batı karşısında yaşanan gerilemeyle ne türden kimlik meseleleri yaşandığını paralel okumalarla incelemek, oldukça öğretici olabiliyor.

Yine bu ülkelerde küresel ve bölgesel hâkimiyete duyulan özlemin hem kendi tarihleri hem de Batı karşısındaki incinmişliklerinden bağımsız yorumlanamayacağını görebiliyorsunuz.

Son dönemde Osmanlı’ya dair İslamcı tarihçilerin çalışmalarına baktığımızda, Osmanlı’yı adeta bir inanç alanına dönüştürdüklerini ve dünyevi unsurları ya yeterince analiz edemediklerini ya da bundan kaçındıklarını söyleyebiliriz.

Burada bizim entelektüel geleneğimizde zaten kuvvetli olan bir eğilim ortaya çıkıyor: Beğendiğinin altını kalın çizgilerle çiz, rahatsız edici olanı sessizce geçiştir. Bu da entelektüel samimiyet konusunu gündeme getiriyor.

Sözgelimi Kanuni’yi anlatırken onu İslami kimliğin şaşmaz sembolü olarak gösterme çabalarına tarihçilik denemeyeceği aşikârdır. Kanuni’nin yaşlanmaya yüz tuttuğunda daha dindar bir padişah olmaya gayret ettiğini teslim etmek, meseleyi bizlerin aşina oldukları insani bir boyuta taşımayı da kolaylaştırır. Böyle bir anlatıda samimiyet vardır. Ama “at sırtından inmeyen mücahit padişah anlatısı” tarihçilik değil, menkıbeciliktir.

Yine Osmanlı’nın kuruluşuna dair yorumlarda da benzer bir zaaf kendisini gösteriyor. Halil İnalcık gibi tarihçiler, belge olmadan konuşmamaya özen gösterir ve kuruluş sürecini anlamak adına daha çok yol almamız gerektiğini vurgularken, bazıları adeta mitsel anlatıları tarih diye sunma yarışındalar.

Osmanlı’nın kuruluşundan iki veya üç yüzyıl sonra ortaya çıkan ve Osmanlı’ya soylu bir başlangıç verme amaçlı kuruluş mitlerini tarih diye anlatmak, ne kadar samimi bir tavırdır?

Son bir örnekle bitireyim: Hakkında çok az şey bilinen Şeyh Edebali’yi, sanki hakkında çok şey bilinen bir kurucu figür olarak anlatmak, entelektüel samimiyet bakımından ne anlama gelir? Tarık Buğra’nın romanlarında kendince şekil verdiği bir ismi, sanki o şekilde yaşamış birisi olarak anlatmak doğru mudur?

Bu tarz tarihçiliğin giderek karikatürleşmesi, tarihi başka türlü bir imkân olarak görenler için de anlam taşımaktadır elbette. Ama önce samimiyet.

ytaskin@marmara.edu.tr

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums