İktidar partisinin ne kadar hızlı biçimde devletçileştiğinin en iyi göstergesi, 1 Mayıs konusundaki çelişkili tavırlarıdır. AKP, Taksim ve Gezi’yi bir namus meselesine çevirmiş, adeta burada miting yapılmasını kendi zayıflığı olarak algılar hâle gelmiştir. Neymiş efendim; Taksim’de güvenlik zafiyeti oluşabilirmiş. Peki, öyleyse neden 2010’da 1 Mayıs’ın Taksim’de kutlanmasına izin verdiniz?

Dönemin AKP’ye yakın kalemleri, AKP’yi bir tabuyu aştığı için nasıl da alkışlamışlardı? MeselaFehmi Koru, “(AKP),haram edilmiş 1 Mayıs Emek ve Dayanışmabayramını işçilere yeniden bahşediyor. 33 yıl boyunca yasak tutulan Taksim Meydanı'nı 1 Mayıs etkinliklerine tahsis ediyor. Farklı bir devlet anlayışı ve farklı bir siyaset var bugün” diyordu. Koru’nun “bahşetmek” kelimesini seçmesi ilginç. Ne de olsa bir lütuf bahşedenler, keyifleri istediğinde onu bahşetmeyebilirler de.

İzinli 2010 1 Mayıs’ında Taksim’de ciddi bir güvenlik sorunu ortaya çıktı mı? Hayır. Hiçbir rasyonalitesi olmayan bir inadı savunmak için bahane üreten iktidar, bir yandan da her yıl olduğu gibi hafifçe açık kapı bırakıyor. Ne olur ne olmaz diye. Hani nerede ilkesellik? Herkes biliyor ki bu konudaki kararı da Büyük Reis verecektir.

Türkiye’de muhalefetteyseniz Milli Güvenlik Devleti’ne karşı özgürlükçü şeyler söylersiniz. İktidara geldiğinizdeyse, güvenlikçi dile teslim olursunuz. Bu kaçınılmaz bir kural mıdır? Elbette hayır. Zaten bu döngü kırıldığında demokratikleşme konusunda önemli bir engel de aşılmış olacaktır.

Dünya tarihi, güvenliğin abartılmasının her daim güvenlik sorunu yarattığının binlerce örneğiyle doludur. AKP’liler de 1 Mayıs konusunda daha sivil refleksler verseler, Taksim’i yasaklamaktan vazgeçseler, daha az güvenlik meselesi oluşacağını bal gibi biliyorlar.

1 Mayıs izinli olduğunda tertip komitesi her detayı planlar. Meydana giriş öyle planlanır ki, sorunyaşaması muhtemel parti ve gruplar, ayrı yerlerde tutulur. Yüzlerce sendikacı, güvenlikle ilgili görevler alır. Tertip komitesi oldukça deneyimlidir; mitingi ne zaman bitirmesi gerektiğini de gayet iyi bilir. Bu da demektir ki, Taksim’de izinli 1 Mayıs’ta çok daha az güvenlik sorunu olacaktır. Aslında polis de olay çıkmaması için veya gerginliğin en altta tutulması için ne yapılması gerektiğini çok iyi bilir. İstediği zaman da bunu gayet iyi başarır.

Ama ötekisi saydığı kesimlere zırnık koklatmamayı siyaset hâline getiren bir iktidarın, bu konuda esnek davranması ne kadar beklenebilir? “Yüzde 43’ün Başbakanı” olarak görülmek istemeyen, Cumhur’un reisi olmak isteyenler için ne güzel bir fırsat? Sevgi dili kazansaydı ne güzel olurdu? Halkın bir bölümü için sembolik değere sahip, acı ve tatlı anılarla yüklü bir meydanı bu insanlara açıvermek bu kadar zor mu?

Dünyanın her yerinde bu türden mitingler, kentin kalbinin attığı sembolik yerlerde yapılır. İnsanlar, hayata mesaj verdikleri için hayatın içinde olmak isterler. Yenikapı’da güvenlik meselesi olmayacağının garantisi nedir? “Devlet aklı” denen akılsızlıktan, kibir için can yakan anlayıştan o kadar çektik ki, bunların aşıldığı bir Türkiye için güler yüzle mücadeleye devam edeceğiz. İsmet Özel’in dediği gibi, “Toparlanın, gitmiyoruz”.

ytaskin@marmara.edu.tr