Mısır, 3 Temmuz’da yapılan darbenin ardından bir korku cumhuriyeti olma yolunda adım adım ilerliyor. Darbeden sonra 1000’den fazla insan öldürülmüş, 16.000 kişi de korkunç koşullarda tutuldukları hapishanelere tıkıştırılmışlardı. 25 Şubat 2011’den beri tutuklu bulunan insanlara sistematik işkence uygulandığı, insan hakları kuruluşları tarafından sürekli olarak anımsatılıyor. Ama bu çağda bunları duymak istemezseniz, kanal değiştirmeniz yeterli...

Müslüman Kardeşlerörgütünün bütün ileri gelenleri de tutuklu. Darbeyle devrilen cumhurbaşkanı Mursi de evlere şenlik bir “casusluk” suçlaması üzerinden idamla yargılanıyor.

Tüm bunlar olup biterken bir Mısır Ceza Mahkemesi, “adaletin” ne kadar hızlı tecelli edebileceğine dair hepimize bir ders verdi! Minye kentindeki mahkeme, bir polisin öldürülmesi olayına karıştıkları iddia edilen 529 kişiye, bir saatten az süren bir duruşmada idam cezasıvermeyi başardı! Her sanığın avukatı, birer dakika savunma yapmayı başarabilseydi, duruşma dokuz saat sürecekti. Sözde hükümet yetkilileri de “mahkeme kararının deliller dikkatlice incelendikten sonra alındığını” teslim etmekte gecikmediler.

Ülkeyi terörize eden General Sisi, Müslüman Kardeşler’i “terör örgütü” ilan etmeyi unutmadı. Oysa her aklıselim sahibi gözlemci biliyor ki, Müslüman Kardeşler 1970’lerden beri ve darbeden sonra da şiddetten uzak durdu, durmaya çalıştı ve çalışıyor.

General Sisi’nin konuşmaları, “Mısır halkı için canım feda”, “Halk isterse görevden kaçamayız”, “Halkımız teröre karşı verdiğimiz milli savaşta bizim yanımızda olmalı” türünden ifadelerle dolu. “Feda, şehadet” gibi kavramlar üzerinden “terörle savaşını” anlamlandıran Sisi, anlaşılan büyük bir hizmet aşkıyla yanıp tutuşuyor!

Yakın zamanda “Rüyasında Mısır Cumhurbaşkanı olduğunu gören” Sisi, anlaşılan bu çağrıya kayıtsız kalamadı ve mart ayında Cumhurbaşkanı adayı olmak için, “şerefle bağlandığı üniformasına veda etti”.

Temmuz ortasında yapılması beklenen cumhurbaşkanlığı seçimlerden Sisi’nin “büyük bir zaferle çıkacağını” bilmeyen yok! İnsan bu durumda “neden bu kadar milli servet harcanıp, seçim masrafı yapılıyor ki” demeden edemiyor.

Sisi’nin “seçimleri garanti kazanacağını, bunun için gerekli ayarlamaların çoktan yapıldığını” çok ilginç bir isim ağzından kaçırdı. Bir önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Mursi’yle yarışıp seçimleri kıl payı kaybeden eski başbakan ve Mübarek’in has adamı Ahmet Şefik, aslında seçimlerde yarışmayı istediğini ama Sisi’nin zaten kazandığı seçimlere girmeye hiç niyeti olmadığını söyledi. Kayıt altına alındığını bilmeyen Şefik’in bu dürüstlüğü sayesinde “herkesin bildiği sır” bir kez daha açığa çıkmış oldu.

Bazı çevrelerde milli kahraman olarak algılanan Sisi’nin popülaritesi hafife alınmamalı. Sisi’nin Obama Yönetimi’ne kafa tutarken, Pentagon gibi çevrelerle arasının iyi olduğunu da vurgulayalım. Mursi kendisini Savunma Bakanı atadığında Sisi, “Ordu’yu siyasetin dışına çıkaracağı ve sivil siyasetin önünü açacağı” vaadinde bulunmuştu. Ordu istihbaratından gelen Sisi, bir yıl sonra darbe yaparak Mursi’yi ters köşeye yatırdı.

Mısır halkının çoğunluğu gibi dindar olan Sisi’nin önemli meselelerde nasıl bir siyasi duruşunun olduğunu bilen yok. Sisi, çok genel laflar ederek durumu idare etmeye çalışıyor. “Siyasetler üstü milli kahraman” algısı, Sisi’den gündelik meseleleri için mucizevî çözümler bekleyen izleyicilerini kısa sürede uzaklaştırabilir.

ytaskin@marmara.edu.tr