- 21.06.2014 00:00
Evren ve Şahinkaya'nın yargılanmaları ve müebbet hapis cezasına çarptırılmaları çok önemli bir gelişme. Müzmin mutsuzlar dışında demokrat olduğunu, sosyalist olduğunu, adaletten yana olduğunu düşünen herkesi sevindirecek bir gelişme.
Haberi aldığımda içim içime sığmadı.
Darbelere karşı mücadele eden herkesle, kendimizle, yürüyüşler düzenleyen, darbe karşıtı kampanyalar yapanlarla gurur duydum.
Boşuna değildi. Bunu gördük. Ama henüz yolun başındayız. Tarihi bir adım atmış olsak da sayısız adım atmamız gerekiyor hala.
Bu adımların neler olması gerektiğini tartışmadan önce, darbe karşıtı mücadeleden aklımda kalan bazı çarpıcı deneyimleri aktarmak istiyorum.
Birisi 12 Eylül'le hesaplaşmak için Darbelere Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu olarak düzenlediğimiz 12 Eylül Vicdan Mahkemesi'ydi. Bu mahkemeye 12 Eylül darbesinin, kelimenin tam anlamıyla mağduru olan insanlar katılmış, konuşmalar yapmışlardı. 12 Eylül'de Diyarbakır zindanına atılan ve başına gelenleri her şeye rağmen güler yüzle anlatmayı başarabilen Kürt bir arkadaşımız, günlerce boynuna kadar lağım çukurunda bırakıldıklarını aktardığında, o, yüzünden tebessümü eksik etmemeye çalışsa da salondakiler gözyaşlarını tutamamışlardı.
Vicdan Mahkemesi'nin her bir tanıklığı, salondaki yüzlerce dinleyicinin hem öfkelenmesi hem de ağlamasına neden oluyordu.
Kenan Evren'in nelere mal olduğu Vicdan Mahkemesi salonunda elle tutulur bir gerçek halini almıştı.
Bir başka anım ise, Türkiye'de kendisini muhalif gören örgütlerin bazıların acayipliğiyle ilgili. 21 Haziran 2008'de darbelere karşı ilk eylemimizi, İstiklal Caddesi'nde yapmıştık. Eylem çok ama çok kalabalık olmuştu. Polis eylemin önünü, Odakule'nin önünde kesmişti. Yürüyüşe izin vermeyeceklerini söylemişti. Israr ettik ve Galatasaray Meydanı'na kadar yürüdük. Yürüyüşün kitleselliği, darbelere karşı bu ilk adımın hemen devamını getirme düşüncesini üretti. 26 Temmuz'da da Ankara'da miting yapma kararı aldık. İşte bu kararımızı açıkladıktan sonra çok garip bir şey oldu. Ankara'da bazı "sol" örgütler, darbelere karşı yürüyüşümüze karşı eylem yapma kararı almaya çalışmışlar. Bunu öğrendik! İnanılmazdı. Hem solcu hem de darbelere karşı yürüyenlere karşı yürüyüş yapmayı düşünebiliyor.
Bir başka anım da 12 Eylül 2010'da referandum kampanyasında, "hayır" kampanyası yapan, dolayısıyla Evren ve Şahinkaya'nın yargılanmasına karşı çıkan, darbecilerin yargılanmasının kapısını aralayan bir değişikliği engellemeye tüm gücüyle çalışanların, daha referandumdan bir hafta önce, referandumun "evet"le sonuçlanacağını öngörerek, suç duyurusunda bulunmaya hazırlanmalarıydı. Bu, ancak ve ancak Türkiye'ye özgü bir tutum olarak anlaşılabilir.
Şunu unutmayalım: Kenan Evren'in yargılanması, Türkiye'de Ergenekon davalarının, darbelere, Ergenekon'a karşı mücadelenin açtığı kapıdan girmeye cesaret edenlerin çabasının ürünüdür. Bu çabayı daima diri tutmak zorundayız. Diyarbakır zindanlarına insanlığın öldüğü yer denmesine neden olan sürecin hesabını sormak, demokrasi mücadelesinin daima diri tutulmasından geçiyor.
http://www.marksist.org/yazarlar/yildiz-onen/15171-yetmez-ama-mutlu-olalim
Yorum Yap