- 24.06.2012 00:00
Aylardır, bütün mahallelinin kulaklarını tıkadığı çığlık seslerinin yükseldiği evin camından içeride ne olup bittiğine bakarken bir yumruk da bizimkiler yemiş görünüyor.
Uçağın düşürülmesiyle ilgili rivayetler muhtelif.
Rumların Dimitra Tatbikatı’nı izlerken Suriye hava sahasına girdiğini söyleyenler de var, “gündüz vakti ne keşifi, yolunu kaybetmiş bir eğitim uçağı” diyen de. Acemi işi bir büyük devlet heveslisi istihbarat faaliyeti olduğunu iddia eden de var, aylardır kendi vatandaşlarını tankla tüfekle katleden Suriye’nin uçağı uyarmadan düşürmesinin kötü niyetini sorgulayacak kadar hassas olanı da...
“Uçak kamikazeydi, esas hedef Kürtler” diye balataları sıyıranlar, işin ucunu Amerika, İsrail’e bağlamak için komplo teorileri müessesinin namusuna halel getirenler, son âna kadar “muhalifler düşürdü ki müdahale olsun”da ısrar edip otomatik Baas pilotu modundan çıkmayanlar, Taraf’ın, “Suriyeli muhaliflere Türkiye üzerinden silah yardımı yapılıyor” manşetinin zamanlamasını manidar bulanlar ama gerisini söylemeye utananlar...
Fantastik siyasi analiz edebiyatımızın seçkin örnekleri arasında hatırlayacağımız tüm bu analizler sürpriz değil.
İdris Naim Şahin imzalı gibi duran “Uçağı Suriye düşürdü ama birlikte arıyoruz” açıklamasıyla kamuoyunu yalnız başına bırakıp, gün boyu toplanıp toplanıp dağılan politbüro tarzı kapalı devre devlet yönetiminin bataklığında gül yetişmesi beklenmiyor herhalde.
Ama enternasyonalizmden ne ara “her milleti kendi kaderine terk etmek lazım”a geldik, “emri bil maruf nehl-i anil münker”den ne ara misak-i milli sınırları içine çekildik, “yurtta sulh, cihanda sulh” demagojisini ne ara barışseverlikle karıştırdık, üzerine uzun düşünmek gerek.
Dün bütün gün “başımıza dert açmayalım”, “isteyen önden buyursun”, “ekonomimiz ne olur” sesleriyle savunulan şey herhalde barış değildi. Savunulan daha çok konforumuz, keyfimize benziyor.
O halde hemen yürekleri ferahlatalım.
“Emperyalistler Suriye’yi işgale hazırlanıyor. Suriye; Irak, Libya gibi olacak. Muhalifler zaten Amerika’nın oyuncağı. Batı medyası haberleri abartıyor. Bizi de bu işgalin içinde çekmeye çalışıyorlar” diyenler sizi fena kandırdı. Herhalde öyle olsaydı, bu hinoğlu hin Batılı emperyalist güçler müttefiklerinin düşürülmüş uçağının üzerine atlayıverirdi. Halbuki dün bütün gün ortalıklarda gözükmediler, köşe bucak kaçtılar.
Suriye ve Suriyeliler kimsenin umurunda değil çünkü. Suriyeliler için kimsenin toplantı yapıp, bildiri yayınlamaktan başka kılını kıpırdatmaya niyeti yok. Batı ne Şam’a demokrasi ihraç etmek istiyor, ne de olmayan kaynaklarını sömürmek, jeo-stratejik konumunun üstüne oturmak.
Bu kadar çoluk çocuk ölürken ayıp olmasın diye yapılmış toplantılar dışında seçime giden ABD’nin de ekonomik krizi maç izleyerek unutmaya çalışan Avrupa’nın da Suriye umurunda değil. Suriye için ayağa kalkan bir Sarkozy yok. Çünkü çok klişe olacak ama hakikat bu; Suriye’nin Libya gibi petrolü yok.
Hakkını yememek gerek. Başından beri bu konuda en iyi niyetli ve tutarlı politikayı Türkiye hükümeti izliyor. Suriye meselesini küresel bir mesele haline getirmek için çabalıyorlar. Ama olmuyor. Çünkü hükümetin kendi içinde, hafızasında, tabanında da kafalar fena halde karışık.
Bunca zamandır “şahsiyetli dış politika” izlediği için övdükleri, “Van minüt”üyle gurur duydukları hükümetin, Suriye’de “savaşa süreklenmek” istendiğine inanıyorlar. Bosna’da askerî müdahalede geciktiği için Batı’yı her gün çifte standartla suçlayanlar, Suriye’de kendi halkına Miloseviç zulmünü reva gören rejime karşı çıkanları savaş lobicisi ilan ediyor.
Bosna’da Sırplar Türkiye’nin bir uçağını bile düşürmemişti halbuki. Ne diyelim iyi ki Bosna’da, Kosova’da katliam 2012 yılında olmadı. Bu “savaş karşıtlığı” ancak Bosna dağlarında yerleşmiş sniperları mutlu ederdi.
Fransız Devrimi’nin kurban ettiği evlatlarından Madam Roland giyotine giderken şöyle bağırıyordu: Ey özgürlük senin adına ne cinayetler işleniyor.
Bugün Suriye’de yanı başımızda iki yıldır süren savaşa, bir diktatörün halkını tankla topla ezmesine ses çıkarmayıp, portakal çiçeğinde vitamin bile olmayan bir askerî müdahalenin karşısına, “savaşa hayır” diye dikilenler için de aynı söz yankılanıyor gök kubbede
Ey barış senin adına ne cinayetler işleniyor?
yildirayogur@gmail.com
Yorum Yap