90’lara dönen siz olmayasınız?

  • 20.09.2015 00:00

 ''Pazar Mahallesi'nde yaşayan ve ‘ismimi yazmayın, korkuyorum’ diyen yaşlı bir kadın gece boyunca yaşananları şöyle anlattı.''

“Yüzü

maskeliler kapımı çaldılar. Ödüm koptu, ben tek başıma yaşıyorum,

hastayım. Ömrümün bu son günlerinde başımıza gelenlere bakın”

“Aynı mahallede emekli olduğunu söyleyen başka bir kişi olayları anlatırken gözyaşlarını tutamıyor

“İki

polisi kapımın önünde öldürdüler. Ciğerim yanıyor, bu vatanın evlatları

birer birer yere düşüyor. Yazıktır günahtır, bu çatışmalar dursun,

artık ne bizim ciğerimiz yansın ne başkalarının”

“Kürt milliyetçisi olmakla birlikte HDP çizgisinde olmayan biri de şu tespiti yapmıştı”

“Eski bir bölge milletvekili, devletin de henüz bütün gücüyle yüklenmediğine işaret etmişti”

“Kürt siyasetinde etkin görevlerde bulunmuş kişi  durumu şöyle özetledi”

“Seçimlerin bölgeye ne getirebileceğini analiz eden sivil toplum örgütlerinden birinin başkanı, şu hesabı yaptı”

“Sohbet ettiğim bir esnaf, 'ne olacak' diye sorduğumda, 'bilmem, iyi olmayacak herhalde' dedi”

Cümleler

geçen haftalarda Al Jazeera Türkçe sitesinde Ayşe Karabat ve Kadir

Konuksever’in meşhur ifadeyle bölgeden yaptıkları haberlerden…

Cümlelerin

devamlarında ne tesadüf ki isimlerini vermek istemeyenler ya HDP ve

PKK’yı eleştiriyor ya da HDP ve PKK hakkında tarafsız analizler

yapıyorlar…

Kürtler için “adını vermek istemeden” görüş bildirmek yeni bir âdet değil.

Küçük çaplı bir gazete taramasında karşınıza yüzlerce örnek çıkıyor. Neredeyse yarısı o meşhur 90’lı yıllardan.

1993’te

Çiller’le Hakkari’ye giden Milliyet’ten Taha Akyol, kendisine yaklaşıp

adını vermek istemeden Kürt kimliğini istediğini söyleyen bir gencin

cümlelerini yazmış mesela.

1998’de Genelkurmay’ın bir kısmına

üniforma giydirerek bölgeyi gezdirdikleri gazeteciler, bir sokağın

kuytusunda kendilerini çekip askerleri şikayet eden adını vermek

istemeyen insanlardan bahsetmişler yine.

Adını vermek istemeyen Kürtler değişmemiş. Ama Kürtlerin adını vermek istememe nedenleri değişmiş bu yıllar boyunca.

Aslında merkez medya da pek değişmiş sayılmaz. Sadece tepelerinde yazan Türkiye Türklerindir logosundan bahsetmiyoruz.

90’larda

merkez medya JİTEM’den bahsetmiyor, onu yok sayıyor, onun günahlarını

örtüyordu. Şimdi de aynı merkez medya o muameleyi yine PKK’nın

JİTEM’i YDG-H’ye yapıyor. Onu görmüyor, onun silahlarını saklıyor,

günahlarını örtüyor.

Tuhaftır.

Temmuzdan bu yana

özyönetim ilanlarının ardından silahlarıyla, bombalarıyla şehir

merkezlerinde görünen, hendekler kazan, çatışmalara giren, şehirleri

esir alan, PKK’nın silahlı gençlik yapılanması YDG-H, Hürriyet

yazarlarının gündemine sadece 7 kez girebilmiş. (2 kez Oral Çalışlar,

birer kez Taha Akyol, Akif Beki, Verda Özer ve bir kez de mizah

malzemesi olarak Ahmet Hakan yazmış)

Aynı dönemde Hürriyet yazarları AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Abdürrahim Boynukalın üzerine ise 15 yazı yazmışlar.

Son bir ayda Hürriyet’te içinde YDG-H çıkan 41 haber, tek başına Boynukalın geçen 28 haber çıkmış.

Ak Parti gençlik kolları, PKK gençlik kollarından daha tehlikeli, daha ciddi bir sorun demek ki…

Bu bilançoya Türkiye medyasında bir tane adamakıllı YDG-H dosyası yapılmadığını eklemeye gerek yok herhalde.

Halbuki, tutuklanmalarına haklı olarak karşı çıkılan Vice News’tan gazeteciler YDG-H’yi çekmek için Diyarbakır’daydılar.

Wall Street Journal, Cizre’ye Silvan’a kadar gelip silahlı şehir milisleriyle röportajlar yapıp gitmişti.

En

son France 24 Cizre’ye gidip yüzü kapalı, “Arkadaşlarda tabanca falan

vardı, ağır silah yoktu, bombalarla eylemleri yaptık” diyen bir

YDG-H’liyle röportaj yaptı.

Cizre’ye giden epey AKP-fobik bir BBC muhabiri de oradan barikatların,  silahlı milislerin fotoğraflarını çekip paylaştı.

Aynı

günlerde Cizre’ye giden içinde ünlü kadın yazarların, gazetecilerin

siyasetçilerin, sivil toplumcuların olduğu  Barış için Kadın Dayanışma

Grubu’nun HDP’li bir vekil ve baro yetkilisi eşliğinde katıldıkları

şehir turunda ise yazdıklarına bakılırsa bütün dünyanın görmeye geldiği

bu esas “turistik” kısımlar atlanmıştı.

Dünyaya Türkiye’den

direniş hikayeleri pazarlayan örgüt, AKP, Erdoğan, İslam  nefretinden

gözü silahlı milis falan göremeyecek haldeki ekibe, hazır PKK propaganda

makinesinin karşısında gönüllü aptallığa razılarken fazlasını

göstermedi demek.

“Vijdan kuaförleri” lafının isim babası

yazar örneğin şöyle yazmış: “Gazze'ye ağlayanlar, gidip orda ağbi ahkamı

kesenler; Cizze'yi Gazze'ye çevirmişler”

Hadi ölen 22

insanın nasıl öldüğü gibi çetin sorularla başlarını ağrıtmamış, ne

denirse inanmış, örgütün onlar için organize ettiği karşılama

törenleriyle idare etmişler ama sahiden yetenekli yazarlarmış ki içinde

tek kelime YDG-H, silahlı milis, özyönetim, özsavunma geçmeden Cizre’ye

gidip Cizre yazısı yazmak gibi propaganda da en üst seviyeye varmış bir

ANF muhabirine bile nasip olmayacak bir şeyi becermişler.

Diğer yazıların sadece başlıklarını verelim: “Cizre, düşman orduları tarafından işgal edilmiş gibi”

“Normal ölümü bilemeyen çocukların memleketi Cizre'de bugün ve Türkiye'de yarın!”

Barikatların,

çatışma için evleri duvarlarından birbirine bağlayan şehir gerilla

savaşı yöntemlerinin fotoğraflarını çekip bir de üzerine démodé bir

katil devlet tiradı geçmek herkese nasip olmaz. Buzdolabında bebeğinin

cesedini saklayan anneye ambulansın gelmesine kim engel oldu, İHD’nin

bile failini tespit edemediği kurşunlarla yakınlarını kaybedenlere

“kimin kurşunlarıydı” diye münasebetsiz sorular sormanın da zaten yeri

ve zamanı değildi.

Modası geçmiş aşırı dozda bir

hamasetin, vicdan patlamasının, 90’lar edebiyatının Cizrelilere bir

faydası olmadığı gibi bugünkü 90’ların, bugünkü JİTEM'lerin üzerini

örttüğünün fark etmelerini de beklemiyoruz herhalde.

PKK’yı

kırmamak, HDP’ye zarar vermemek için bir zamanlar JİTEM’e yapıldığı

gibi YDG-H’ye yokmuş muamelesi çekerlerken Kandil bile onlar kadar

kayıtsız kalamadı meseleye.

HPG’nin başındaki Murat Karayılan örneğin son röportajında şöyle dedi:

“Benim

bildiğim örgüt yönetimimiz 2 kez YDG-H’nin silahtan uzak durması ve

silahlanmaması için karar aldı. Her karar alındığında da o genç

arkadaşlar uymaya çalıştılar. Fakat sürekli bir biçimde gelişen polis

baskıları karşısında ciddi bir zorlanmayı da yaşıyorlardı. Sonuç olarak

içinde bir ayrışma yaşandı. Geniş kitlesel gençlik kesimi yeni bir

yapılanmaya giderken, YDG-H olarak kalanlar da illegal bir biçimde

mücadelesini sürdürmeye başladı.”

Hatta, bir Kürt dostu HDP’li

Türk solcusu için faşist, içindeki milliyetçi uyanmış, AKP’li ilan

edilmeye yetecek şu eleştiriler de Karayılan’dan:

“Tabii ki,

'Bu toplumsal çıkış, yani özyönetimlerin ilanı silahlarla

olmamalıydı' denilebilir. Bu doğrudur… Yani bu özyönetim ilanı çok doğru

ve toplumun kendi demokratik çözüm biçimini ortaya koymasıdır; meşru

bir haktır, fakat silah bu kadar öne çıkmayabilirdi.”

35

günlük bebeğin vurularak öldürüldüğünü iddia edecek kadar meseleye

dağdan bakan örgüt komutanı kadar bile eleştirel olamayınca, turun

Mardin ayağında Ahmet Türk’ten şu teklifi duymak da tuhaf gelmemiştir:

"Sizler de savaşın önüne geçmek için canlı kalkan eylemi gibi iki tarafı da caydıracak eylemler düzenleyebilirsiniz"

Kürtlerden

özyönetim, komün fantezisine canlı kalkan çıkmadı herhalde YDG-H’li

özgürlük savaşçılarını Gazze’deki İsrail ordusuna benzettikleri devletle

bir dahaki sefere baş başa bırakmazlar. Her şey T24’e yazı yazmakla

bitmiyor.

Motivasyon için Dicle Haber Ajansı’ndan “Hendeklerin

arkasında komünal yaşam örülüyor”, “Kadının üretici gücü komünlerle

ortaya çıkıyor” yazıları şiddetle tasfiye edilir.

Tabii Kuzey Korece biliyorlarsa.

Tabii kırk yılda bir toplanıp gittikleri Cizre’deki Kuzey Kore fantezilerinden onlara ne ki.

Kürtleri

layık gördükleri, JİTEM gibi yok muamelesi çektikleri eli silahlı

çetelere, arkaik komün fantezilerine, askerî vesayet sistemine itiraz

edip AKP karşısındaki cepheyi dağıtmanın kime ne faydası var. Hem de

seçime giderken…

Bu arada 90’lara dönen devlet değil de siz olmayasınız?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums