- 17.08.2011 00:00
Partisinin 10. yılının kutlandığı bir iftar sofrasından kalkıp önceden planlandığı anlaşılan “Bıçak kemiğe dayandı” mesajını veren Başbakan Erdoğan bugüne kadar daha çok PKK’dan ve Öcalan’dan alıştığımız çok ilginç bir şey yaptı. Bu tehdit gibi sözlerinin gereğini yerine getirmek için tarih verdi.
Başbakan her ne yapmayı düşünüyorsa bunu Ramazan Bayramı’ndan sonra yapacak. Yani önümüzde 17 gün var.
Peki, “bıçak kemiğe dayandıysa” Başbakan o gereği niye şimdi yerine getirmiyor?
Şöyle açıkladı bunu: “Şu mübarek ramazan ayında, maalesef yavrularımız şehit ediliyor ve yavrularımızı şehit eden bu bölücü terör örgütüne karşı, bizler şu anda bu mübarek ay vesilesiyle sabırla devam ediyoruz. Ama unutmayın, bizim medeniyetimizin geçmişinde, o cehalet döneminde bile kimse kimseye kurşun atmaz, kan dökmezdi.”
Başbakan’ın kastettiği İslam öncesi Arap Yarımadası’ndaki Cahiliye Dönemi’nde kimsenin kimseye kurşun atmadığı, kan dökmediği, savaşların durduğu Haram Aylar (Eşhuru’l-Hurum). Bu aylarda cahiliye döneminin en ilkel kabileleri bile savaşı kesiyordu. Bu gelenek İslamiyet’le de sürdürüldü.
Ama tam burada bir kafa karışıklığı var. Haram Aylar; Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Receb. Ramazan bu Haram Aylar içinde değil. İmam-hatip lisesi mezunu Başbakan’ın bunu bilmemesi herhalde mümkün değil. Yani eğergerekçe dinîyse Ramazan’da savaşa engel yok.
O halde Başbakan’ın verdiği bu 17 günlük sürenin başka bir anlamı var...
O neyse, bunun iki şeyle ilgisi olduğu kesin.
Birincisi, küçük bir esinti için herkesin duacı olduğu bu sıcak yaz günlerinde “hava muhalefeti” yüzünden üç haftadır avukatlarının Öcalan’la görüştürülmemesiyle.
Herhalde bu gerekçe dün havadan yine muhalefet gelince “personelin faaliyette olmaması”na dönüştürüldü. “Aradan çekildim” demesi üzerinden geçen üç haftada Öcalan’ın avukatlarıyla görüştürülmemesine PKK ve BDP çevresinden bu kez ciddi bir isyan yükselmemesi dikkat çekici. Bunun sebebi Öcalan’ın adada artık onların da malumu olan meşguliyetleri olabilir. Öcalan avukatlarıyla, devletle görüşmeleri sürdüğü ve bu görüşmelerin henüz Öcalan’dan beklenen açıklamayla neticelenmemiş olduğu için görüştürülmemiş olabilir.
Öcalan için avukatlarıyla görüşmediği bu üç hafta gayet olumlu geçti aslında. Hem hükümete hem de örgüte ciddi eleştirilerle aradan çekilmesi sonrası örgütün tüm kanatlarından peş peşe özeleştiri ve Öcalan’a bağlılık açıklamaları geldi. Böylece PKK üzerindeki hâkimiyeti Başbakan tarafından bile sorgulanan Öcalan’ın eli üç hafta öncesine göre daha güçlendi.
PKK’nın sokak ortası provokatif infazlar ve kaçırma eylemleriyle yükselttiği devrimci halk savaşı için sahaya çekmeye çalıştığı hükümetin Başbakan’ın dünkü sert mesajlarıyla bu resti görmesi öncesi verdiği 17 günlük süre içinde denklemi değiştirecek tek isim Öcalan.
Muhtemelen çarşamba günün avukatlarıyla görüşmesine izin verilirse bu 17 günlük “bir şey yapın” süresi içinde en azından silahları yeniden susturacak, belki de PKK’lıları pasif bir konuma çekecek radikal bir adım gelebilir Öcalan’dan.
Başbakan’ın bu açıklamayı partisinin 10. yıl kutlamalarında, bir iftar sonrası yapmasıyla mutlaka ilgisi olan ikinci gelişme ise aynı güne denk gelen İran’ın Karayılan’ı yakaladığı iddiaları.
“Karayılan Hikâyesi” diye yalanlandığı söylenen yakalanma hakkında şu âna kadar ne İran ne de Türkiye resmî bir açıklama yapmış değil. Hâlâ net açıklamalar değil, “Bakana sordum bilgisi yokmuş” düzeyinde açıklamalar var elimizde.
Önceki gün Roj Tv’nin gün boyu “Karayılan’ın yakalanmadı, işte delili” iddiasıyla duyurduğu röportaj 15 Ağustos kutlamaları için önceden çekilmiş, yakalanma haberlerinden tek satır bahsedilmeyen ve herhalde bunu kimsenin anlamaması için de Kürtçe bir röportajdı.
Karayılan şu âna kadar görüntüsü, fotoğrafı, sesiyle henüz “Yakalanmadım” demedi.
Bir iddiaya göre Karayılan, ateşkesi görüşmek üzere gittiği bir yerde İranlı yetkililer tarafından gözaltına alındı ve pazarlıklar çerçevesinde gözaltında tutulmakta.
Pazarlıklara göre, Karayılan’ın ya da Türkiye’nin İran’ın taleplerine verecekleri cevaplara göre yakalanacak ya da yakalanmayacak.
Karayılan yakalanmadıysa bile Kandil’i gören tepelere yerleşen İran tarafından köşeye sıkıştırılmış durumda.
Başbakan’ın Kandil’de devrimci halk savaşının önündeki engel olan, Öcalan’ın dağdaki sesi Karayılan’ı rehin alan İran’ın istihbarat oyunlarına ve savaşı yükseltecek yeni PKK’ya rest çekmek için de bu açıklamayı yapmış olması muhtemel.
Sonuç olarak karşımızda savaş için çok müsait bir zemin, karşılıklı tehditler arasında hâlâ 17 gün var. Savaş mı barış mı karar verilecek bu 17 gün içinde. Bu 17 günden biri bin aydan daha hayırlı kabul edilen Kadir Gecesi. Eğer barış isteyenler seslerini yükseltirse, bu 17 gün de savaşla geçen son 30 yıldan daha hayırlı hale gelebilir. Ramazan’dan sonra Şevval. Ardından yine haram aylardan Zilkade...
Yorum Yap