- 31.03.2019 00:00
ABD Başkanı Donald Trump pazartesi günü, İsrail’in Golan Tepeleri’ni ilhakını tanıyacak bir bildiriye imza attı.
Bu hamle ile ABD, Birleşmiş Milletler’le beraber yaptığı dört taahhütle çelişiyor:
Birincisi, ABD'nin de desteklediği Filistin'in bölünmesi hakkındaki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) 181 No’lu kararı.
İkincisi, İsrail’i 1967 öncesi sınırlarına çekmeye çağıran BMGK 242 No’lu kararı.
Üçüncüsü, 1967 sınırlarını yeniden doğrulayan BMGK 338 Nolu kararı.
Dördüncüsü, “işgal altındaki Suriye Golan Tepeleri'nin ilhakının hükümsüz ve geçersiz olduğunu” söyleyen BMGK 497 No’lu kararı.
İsrail, 1967’de Suriye’nin Golan Tepeleri’nı işgal ve 1981’de de ilhak etti. Ancak uluslararası kamuoyu, ilhakı kabul etmeyi reddetti. Halen de Trump’ın ilhakı tanımasını reddetmeye devam ediyor.
İlhak sonrası, yaklaşık 25 bin Dürzi Golan'daki köylerinde kaldı, ancak İsrail vatandaşlığına geçmeyi kabul etmediler. İsrail, bölgedeki etnik yapıyı lehine değiştirmek için boşalan kasaba ve köylere diğer bölgelerden Yahudiler yerleştirdi.
Golan Tepeleri, hem İsrail hem de Suriye için stratejik olarak önemli. İsrail Golan Tepeleri’nin üçte ikisini işgal etmiş durumda. Doğu'daki üçte birlik kısım ise Suriye’nin kontrolü altında.
Bölge mevcut Suriye krizi sırasında, çeşitli aktörlerin savaş alanı haline geldi: Hükümet güçlerinin, Cephet El Nusra, IŞİD ve ılımlı silahlı muhalefet militanlarının. 2018’den sonra, hükümet güçleri bu silahlı örgütleri bölgeden kovdu ve Doğu Golan Tepeleri’nin üçte birinin tamamını kontrol altına aldı.
Golan birkaç nedenden ötürü önemli: Yüksekliği, kendisini çevreleyen alanda gerçekleştirilen tüm etkinlikleri gözlemlemek için stratejik bir avantaj sunuyor. Şam'a kuş uçuşu 60 km uzaklıkta olan Golan Tepeleri; Suriye, İsrail, Ürdün ve Lübnan sınırını oluşturuyor. İsrail, içme suyunun üçte birini Golan Tepeleri'nden çekiyor.
1999-2000 İsrail-Suriye müzakereleri sırasında bölgeyle ilgili bir anlaşmaya varılmak üzereydi. Ancak görüşmeler Suriyelilerin Celile Denizi'ne erişimi için tarafların önerdiği çizgiler arasında 100 metreden az bir fark olması nedeniyle başarısız oldu. Bunun ardından ABD Başkanı Bill Clinton, başarısızlık nedeniyle İsrail tarafını suçladı.
Doğrudan Trump’ın kararından etkilenen ilk ülke elbette Suriye. Hükümet bölgenin “mümkün olan tüm yollar kullanılarak” geri alınacağına söz vermişti. Zaman, bunun söylendiği kadar kolay yapılıp yapılamayacağını gösterecektir.
İlhak sırasında, Şam’da Türk diplomatı olarak görev yaptığım dönemde, ilhakı reddetmek için mitingler düzenlenirdi, ancak bunlar yavaş yavaş bitti. Şam'a bakan, Nasır Dağı'nın tepesine büyük ışıklı Arapça bir poster yerleştirilmişti: “El-Jawlaan, lena! (Golan bizimdir!) Ama alaycı Şamlılar, posterin Golan'ın kendilerine ait olduğunu göstermek için İsrailliler tarafından yerleştirilmiş olması gerektiğini söyleyerek, alay ederdi.
Uluslararası kamuoyu, Trump’ın hareketini reddetmek konusunda hemfikir olmuş durumda. BM Genel Sekreteri Sözcüsü, Golan’la ilgili BM politikasının ilgili kararlara yansıdığını ve değişmediğini söyledi.
ABD’nin batılı müttefikleri de, Golan Tepeleri’ni İsrail işgali altında Suriye toprakları olarak tanıma politikalarında bir değişiklik olmadığını söyleyerek, tepki gösterdi.
Rusya Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Dmitry Peskov, söz konusu kararın Ortadoğu’da hâlihazırda gergin olan durumun dengesini daha fazla bozabileceğini belirtti.
Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Katar ve Kuveyt, ikili farklılıklarını bir kenara bırakarak Trump’ın kararını eleştirdiler. İran bu hamleyi bir ülkeyi aralarında paylaşmaya çalışan sömürgeci hareketlere benzettiğini açıkladı.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Bu talihsiz karar, ABD idaresinin Ortadoğu'daki çözümün bir parçası olmak yerine, sorunun bir parçası olma yolundaki yaklaşımını sürdürdüğünü gösteriyor" dedi.
Bu arka plan ışığında ABD, İsrail’in tek taraflı ilhakını tanıyan dünyadaki tek ülke konumunda. Washington’ın hareketi İsrail’e güçlü bir siyasi destek oluşturabilir, ancak Suriye krizini daha da karmaşıklaştıracak. Çünkü İsrail, Suriye’nin toprak bütünlüğünün ve egemenliğinin tekrardan tanınması zamanı geldiğinde BM Güvenlik Konseyi kararlarına uymamak için daha inatçı olabilir. Bu tutumları, daha önce de defalarca ABD ve uluslararası topluluk tarafından doğrulanmıştı.
Yorum Yap