- 15.04.2018 00:00
7 Nisan tarihinde Doğu Guta’nın Duma ilçesinde gerçekleşen kimyasal saldırı ABD Başkanı Donald Trump’ın Twitter’da yaptığı Rus askeri hedeflere füze saldırısı tehdidi içeren açıklamasından sonra yeni bir aşamaya girdi.
Suriye krizinin büyüklüğüyle karşılaştırılınca Duma’daki kimyasal saldırı nispeten küçük bir sorun ama büyük bir yangına dönüşme potansiyelini taşıyor. Dünyanın her yerinde insanlar Üçüncü Dünya Savaşı’nın eşiğinde olup olmadığımızı sorguluyor.
Duma’daki kimyasal saldırı konusu ilçedeki muhalif aktivistlerin haber vermesiyle gündeme geldi. Sosyal medya ve televizyon kanalları kimyasal madde etkisinde acı çeken kadın ve çocukların video görüntüleriyle doldu. Erkeklerin neden saldırıdan daha az etkilendiği hala gizemini koruyor.
Suriye hükümeti iddiaları ret ederek muhalif savaşçılardan temizlenmiş bulunan Guta’da kimyasal silah kullanmanın anlamsızlığına vurgu yaptı. Rusya, Duma Tıp Merkezi’ne bir grup doktorun gittiğini ve hastalarda kimyasal saldırı bulgusuna rastlanmadığını söyledi. ABD yönetimi dikkatli bir dil kullanarak “kimyasal silah kullanıldıysa, ABD suçluları cezalandıracaktır” söyleminde bulundu.
BM Güvenlik Konseyi’nde ise ABD ve Rusya olaya ışık tutabilecek insiyatifler konusunda birbirlerini engelledi. BM’deki tartışmadan önce ABD Daimi Temsilcisi Nikki Haley BM’den çıkacak kararın Rusya tarafından veto edilmesi durumunda dahi bu saldırının sorumlulularını ABD’nin cezalandıracağını söyledi.
Şimdi de bu süreç işliyor gibi görünüyor. Gerginliğin tırmanmasında ana neden kimyasal saldırı gibi görünüyor ama büyük resim biraz daha farklı:
Orta Doğu'daki güç dengesi büyük bir değişim geçirmekteydi. Rusya, Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra askeri varlığının azaldığı bölgeye geri dönme fırsatından yararlandı.
İran, bölgedeki hegemonyasını kimsenin gözünün yaşına bakmadan Akdeniz'e kadar genişletiyordu. Suriye rejimi, 2011'deki öğrenci gösterilerinden hemen sonra düşeceği beklentisine rağmen hayatta kalabilmişti.
Selefi muhalefetin son kalesi Doğu Guta'a düşmüştü. Suriye rejimi, ABD destekli Kürt savaşçıları tarafından kontrol edilen alanlarda denetimi yeniden tesis etmeye çalışıyor.
ABD, nispeten küçük bir sorun olan Duma kimyasal saldırısından değil, bu büyük resim yüzünden Suriye'ye saldırmaya kararlı görünüyor.
ABD Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz hafta ABD'li askerlerin Suriye'den çekilmesini planlıyordu, ancak bu hafta daha sonra kasırga olarak biçeceği rüzgarın tohumlarını ekiyor gibi görünüyor.
Trump’ın kolayca değişen tasarımlarından bağımsız olarak, ABD’deki askeri bürokrasi, bu büyük resimde yer alan değişikliklerin farkına varmış ve çeşitli seçenekleri kapsamlı bir şekilde değerlendirme yapmış olmalı.
Rejim güçlerinin kimyasal madde kullanıp kullanmadığı tartışması devam edebilir, ancak olası bir ABD saldırısının gerçek saikleri ortada ve ortaya çıkacak koşullara göre çeşitli senaryolar devreye sokulacak.
Türkiye bu süreçte farklı bir ikilemle karşı karşıya gelecek. Halk Koruma Birlikleri’nin (YPG) Kürt savaşçılarına verdiği destek nedeniyle ABD ile çatışması devam ediyor.
Türkiye, Kürt ve Amerikan kuvvetlerinin işbirliği yaptığı Suriye'deki Menbiç bölgesini işgal etme konusundaki kararlılığını dile getirmeye devam ediyor, ancak Rusya, Suriye hava sahasını Türk hava kuvvetlerine açmazsa bu kolay olmayacaktır.
Menbiç sorununun nasıl ele alınacağı konusunda bir anlaşmaya varılamaması halinde, iki NATO müttefiki, Türkiye ve ABD arasında doğrudan bir çatışma olasılığı ortaya çıkabilir. Türkiye NATO'nun bir üyesi, ancak Astana süreci çerçevesinde Rusya ve İran'la yakın işbirliği yapıyor.
Son gelişmeler, ülkeyi yeniden inşa etmek ve yaralarını iyileştirmek için büyük bir seferberliğe hazırlanırken Suriye'nin yeni bir bataklığa sürüklenmekte olduğu izlenimini veriyor.
Yorum Yap