- 12.01.2012 00:00
Bugünkü CHP'den demokrasi kahramanı çıkar mı? Kılıçdaroğlu'yla ilgili fezlekeden demokrasi havarisi üretmek mümkün müdür? Hiç sanmıyorum. Hatta bu girişimi komik buluyorum. Bu kadar ucuz mudur demokrasi kahramanı olmak? Darbecileri, cuntacıları savunan bir anlayış demokrasi kahramanlığına soyunabilir mi? Ergenekon'un avukatlığı iddiasında olan Kılıçdaroğlu'nun yargıyla kavgası demokrasi fedailiği midir?
Ortada demokratik hükümeti devirmeye yönelik girişimler, siyasi partilere yönelik tezgahlar, sivil iradeyi ve seçilmişleri kötülemeye yönelik provokasyonlar olacak, siz demokrasi tarafında değil cunta iddiasıyla yargılananların tarafında saf tutacaksınız, sonra da çıkıp kendinizi demokrasi havarisi olarak konumlandıracaksınız. Buna ancak gülüp geçilir...
CHP, bu fezleke işini çıkış kapısı olarak kullanmaya çalışıyor. Amaç hem statükocu görünümden kurtulmak, hem kurultay öncesi çatlak sesleri susturarak parti bütünlüğünü sağlamak, hem de Ergenekon sürecini sulandırmak isteyen kesimleri etrafında toplayarak sinerji üretmek...
Siyasi parti liderlerinin en geniş şekilde düşüncelerini ifade edebilmeleri, görüş ve eleştirilerini ortaya koyabilmeleri gerekir. Ancak bugün yapılan bu değildir.
Yargıyı eleştirmek başkadır, yargıyı yok saymak, yargıya meydan okumak, yargı mensuplarına hakaret etmek başkadır.
AK Parti ve mensupları bugüne kadar birçok yargı kararından rahatsızlık duymuştur ama kararı kabullenmiş ama hukuki çerçevede eleştiri getirmiştir. Bugün CHP'nin yaptığı yargıyı itibarsızlaştırmaya çalışarak, hukuk sistemine dayatmaya girmektir.
Başbakan Erdoğan grup konuşmasında BDP için Güneydoğu'nun CHP'si dedi. Yargı konularındaki benzerlikler de bunu ortaya koyuyor. BDP'liler 'ben de KCK'lıyım' kampanyası başlatarak çok sayıda kişinin suça ortak olmasıyla davada gedik açmaya çalışıyorlar, CHP'liler ise 'bizi de yargılayın' diye benzer bir tutum takınıyorlar.
Bir terör örgütünü çok sayıda insanın sahiplenmesi nasıl onu meşrulaştırmazsa, çok kişinin bir yanlışta ısrar etmesi de yanlışı doğru yapmaz.
Silivri'de basın açıklaması yapıp, 'toplama kampı, AKP'li yargıçlar, AKP'li mahkemeler' şeklinde vurgu yapmak Kılıçdaroğlu'na yakışmamıştır.
CHP dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyor ama aslında 'imtiyaz' talep ediyor. Yargıya, yargıçlara hakaret etmek, davaları sulandırmak, hukuk sistemine kafa tutabilmek gibi konularda serbest hareket edebilecek bir ayrıcalık arıyor.
CHP'lilerin 'dokunma yanarsın' söylemi böyle bir pervasızlık ortaya koyuyor, sanırsınız ki dağa çıkacaklar...
Yargının siyasallaştığını ve AK Parti tarafından yönlendirildiğini iddia edenler şu son olayı iyi analiz etmelidir. Bu olay kime yaramış, kim tarafın hayat öpücüğü olarak kullanılmıştır?
Yargı kesinlikle AK Parti tarafından yönlendirilmediği gibi, siyasi zemindeki etkilerine göre de hareket etmediği de anlaşılmaktadır. Yargı hukuken doğru olanı yapar. Bunun siyasi boyutları ayrı bir meseledir.
Yargıyla kapışmak, tek başına bir siyasi partiyi 'demokrasi kahramanı' yapmaz. Hele bu davalar siyasete müdahale etme iddialarını aydınlatmaya çalışıyorsa, burada yanlış yerde konumlanmak aksine demokrasi karnesine eksi olarak kayıt düşer.
Yorum Yap