Şike konusundaki gelişmeleri 'restleşme' olarak niteleyenler yanlış yapmaktadır. Ne AK Parti yasayı ikinci kez Meclis'ten geçireceğini söyleyerek Cumhurbaşkanı Gül'e rest çekmiş oluyor, ne de Cumhurbaşkanı yasayı veto ederek AK Parti'ye veya Meclis'e rest çekmiş oldu. Şike düzenlemesiyle ilgili kamuoyunda farklı görüşler, farklı eleştiriler olması doğaldır, Cumhurbaşkanı'nın belli hassasiyetleri öne çıkarması da kendi takdiridir. Aynı şekilde yasayı tekrar kabul edeceğini açıklayan partilerin ortaya koydukları irade de muteberdir.

Bu düzenlemeye başından bu yana eleştirel yaklaşanların ne dediği, nerede durduğu zaten bilinmektedir ve ayrı bir konudur. Ancak yasa Meclis'ten geçerken en ufak bir kaygı dile getirmeyen bazı kişilerin, veto sonrasında yasayı eleştirmeye başlaması, açık bir 'tutarsızlık'tır. Acaba bu kişiler, Cumhurbaşkanı yasayı onaylasaydı çıkıp da 'yanlış yapılmıştır' diye tepki mi göstereceklerdi yoksa durumu sineye mi çekeceklerdi? Maharet, veto sonrasında değil, veto öncesinde farklı düşünceyi dile getirebilmektir.

Meclis'in iradesi, aldığı kararlar, çıkardığı yasalar elbette eleştirilebilir, ama bunlara saygı göstermek demokrasinin gereğidir. Çıkarılan yasalar 'mutlak hakikat' değildir, eleştirilebilecek yönleri bulunabilir. Her yasanın herkesin tam anlamıyla içine sinmesini beklemek de doğru değildir. Ama bu iradeyi 'ihanet' gibi, 'skandal' gibi, dünyanın sonu gibi göstermek de kimsenin haddi olmamalıdır.

İlk düzenlemeyi yapan da bu Meclis'tir, ikinci düzenlemeyi yapan da... Eğer birilerince Meclis'in bir kısım lobilerce yanlış yönlendirildiği iddia ediliyorsa, başka birileri de ilk çıkan yasada yanlış yönlendirme olduğunu iddia edebilir. İfrat da, tefrit de yanlıştır. Birine ses çıkarmayanın diğerine ses çıkarması inandırıcılığı ortadan kaldırır.

Samimiyeti zedeleyen diğer bir husus da, sporla ilgili bir düzenlemenin başka kavgalara alet edildiği, bunun üzerinden farklı mücadeleler üretilmeye çalışıldığına dair bir görüntü oluşmasıdır. Meclis'teki partilerin bir araya gelerek bir irade ortaya koymasının hiçbir önemi yoksa, hangi iradenin önemi vardır? Meclis'in büyük çoğunlukla tecelli eden iradesini küçümser, kötüler ve değersizleştirmeye kalkarsak, hepimizin varolduğu demokratik zemini yok ederiz. Bunun mahzurları, endişe edilen düzenlemeden daha olumsuz sonuçlar doğurur. Tartışmaların şekli ve mahiyeti, kamuoyunu rahatsız etmeye başlamıştır.

Bu meselenin, Gül-AK Parti çekişmesi gibi gösterilmesi de son derece yanlış olur.

Bugün AK Partililerin Cumhurbaşkanı'na nasıl bir sevgi beslediği herkesin malumudur. Cumhurbaşkanı birçok MHP'li ve CHP'li tarafından da sevilmekte veya sempatiyle karşılanmaktadır. Bu mesele üzerinden bir kutuplaşma üreteceğini sananlar yanılırlar.

Farklı kesimlerin farklı düşüncelere sahip olduğu böyle çok tartışmalı konularda bir tarafın kendi düşüncesine aykırı olanları toptan suçlaması veya haksız şekilde itham etmesi şık değildir.

Doğrusu ben bu spor meselelerinden çok anlamıyorum, mutlaka şike ve benzeri organize faaliyetler bir çürümeye ve yozlaşmaya sebep olurlar, bunların üzerine gidilmesi, temiz toplum için büyük bir gerekliliktir. Böyle bir duruma müsamaha göstermek veya önemsizleştirmek ciddi sorunlar üretebilir. Nitekim, Meclis, bu inançla tarihi bir düzenleme yapmış, sorunla yüzleşmenin önünü açmıştır. Ancak işin geldiği nokta, daha büyük bir soruna dönüşmektedir. Böyle bir ayrışma ve kutuplaşma üretmek, spor alanını aşan boyutta olumsuz etkiler meydana getirir. Meclis iradesine 'suça iştirak' muamelesi yapmak veya Meclis'i 'şikeci' göstermek vahim bir hata olur.