- 9.10.2013 00:00
Siyasi partilerin demokratikleşme paketine yönelik tutumları giderek netleşiyor. MHP'nin her türlü çözüm girişimine kategorik olarak karşı çıktığı bilindiğinden pakete yönelik eleştirileri de şaşırtıcı olmadı.
MHP'nin diğer kutbu olan ve sorunla ilişkisi daha sorunlu olan (hem sorunun siyasetini yapan, hem sorundan beslenen) BDP'nin tavrı da aslında şaşırtıcı değil...
Tek tek milletvekilleri atılan adımların kıymetini takdir eden sözler sarfediyorlar, ancak kurumsal yapı çok sert ve küçümseyen bir tavır sergiliyor. Kandil'in ve BDP yönetiminin açıklamaları paketi yerden yere vuruyor, süreçle ilgili negatif bir görüntü oluşturuyor.
Öcalan'ın değerlendirmesi ortaya çıkmadan serdedilen söylemler bir yönüyle Öcalan üzerinde baskı oluşturmayı hedeflerken diğer yönüyle hükümetin bölgedeki algısını hedef alıyor.
AK Parti'nin bugüne kadar Kürtlerle ilgili attığı hiçbir adımı takdir etmeyen BDP'nin bu paketten sonra yaptığı açıklamalar süreç sebebiyle daha olumsuz bir etki yapıyor.
Kandil ve BDP her açıklamada süreç kalmadığını, sürecin koptuğunu, kötüye gittiğini söyleme yarışı içine giriyorlar. Bu bir eleştiriden ziyade bir temenniye dönüşmüş durumda...
Siyasi ışığı halktan almasını zaten beklemediğimiz BDP'nin İmralı'yı beklemeden doğrudan Kandil'in yönlendirmesiyle hareket etmesi şahinliğini artırıyor. Oysa siyaset zeminin söylem ve üslubu dağdaki bir örgütünkiyle bir olamaz. BDP siyasetin kendi hassasiyetlerini nazara alan bir yaklaşım geliştiremiyor.
'Korkaklık, aymazlık, ikiyüzlülük' gibi hakaretlerle konuşan Demirtaş'ın Başbakan Erdoğan'a yönelttiği 'siyasi korkak' suçlaması sağlıksız bir halet-i ruhiyeyi yansıtıyor. Değil bir lideri sıradan bir siyasetçiyi bile kabil-i hitap olmaktan çıkaracak bu hırçınlık ve üslupsuzluk sadece BDP'ye zarar verir.
Kendi iç sıkıntılarını Başbakan Erdoğan'a yüklenerek aşmaya çalışmak çok ucuz bir yöntemdir.
Süreci önemsemeyi AK Parti'ye destek gibi algılamak çocuksu bir komplekstir.
İktidar partisi ile icraatlarını ve yürüttüğü süreçleri birbirine endeksleyen anlayış CHP'nin anlayışıdır. Bu yüzden CHP kategorik karşıtlık içinde AK Parti'den gelen her olumlu adımı reddetmekte, bu sebeple de hamasi ve irrasyonel bir noktaya savrulmaktadır.
Demokratikleşme Paketinin olumlu yönlerini övmek kimseyi küçültmez aksine bir siyasi olgunluk olarak görülüyor.
'Andımız zaten okunmuyordu, bitmiş bir meseleydi' gibi küçümsemelerle yapılan işin siyasi anlamını takdir etmemek çok büyük bir haksızlıktır.
Selahattin Demirtaş öyle bir söylem ve üslup ortaya koyuyor ki, sanki BDP'yi ötekileştirmeye ve muhataplıktan çıkarmaya çalışıyor. Sorumluluk sahibi bir genel başkan böyle hassas bir süreçte koskaca bir siyasi hareketi marjinalliğe ve ciddiye alınmamaya itebilir mi?
Kimse kendisini Kürtlerin efendisi gibi göremeyeceği gibi, Kürtleri de kendine mecbur ve mahkum göremez.
Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlerle ilgili atılan adımların en önemlilerini AK Parti iktidarı atmıştır. Örgütten başka bir derdi kalmayan BDP'nin bunları takdir etmemesi hükümetin şevkini kırmaz. Hükümet bugüne kadar attığı adımları da BDP gibi partilerin ürettiği siyasi gerilimlere rağmen atmıştır.
ASİN DOĞAN
Yeni Şafak
Yorum Yap