Gençliği doğru anlamak

  • 14.06.2013 00:00

 Taksim olaylarının patlak verdiği ilk günden itibaren farklı grupların farklı amaçlarla bu eylemlere destek verdiğini, bu yüzden kategorik davranmamak gerektiğini vurguluyorum. Başbakan Erdoğan da amacı ‘ağaç diktirmemek, AVM yaptırmamak’ şeklinde özetlenebilecek çevreci duyarlılığı olan insanları diğer illegal örgütlerden ve siyasi kalkışma üretenlerden ayırarak konuşmaya çalışıyor. Sadece iyi niyetli, masum, samimi olanları değil kendi siyasi varlığına tahammül edemeyenleri, kabul edilemeyecek amaç ve yöntemlerle kendisine saldıranları da doğru analiz etmeye çalışıyor. Kızmak, red etmek, tartışmak anlamaya mani değildir. Sorun çözmek, sorunun parçası olan, sorunu üreten zihniyeti de doğru okumayı gerektirir. Dağdan inişleri sağlamak için dağa çıkan insanı anlamaya çalışan bir anlayış, bu tür bir eylemde en masumundan en suçlusuna kadar herkesi doğru okumaya çalışır. Bu çaba bir teslimiyet veya bir acziyet değildir elbette...

 

Gezi parkı olayını bahane ederek farklı hesaplar görmeye çalışan ve odağında Başbakan’ı yıpratmak olan büyük bir blok oluştuğu görülüyor. CNN’in bir günde 9 saat canlı yayın yaparak Türkiye’de bir devrim ve savaş olduğu imajı oluşturmaya çalışması masum bir çevre hassasiyeti olmasa gerek... Bazı CHP’lilerin Alevileri tahrik eden konuşmalarından illegal örgütlerin tahrip ve işgali amaçlayan saldırılarına kadar tasvip edilemeyecek büyük bir oyun var. Bunu ‘komplocu yaklaşım’ küçümsemeleriyle gözden kaçırmak ortadaki durumu değiştirmiyor.

***

 

Bugün kabul edilemez noktalara ulaşan bu eylemi şirin gösteren, ona meşruiyet sağlayan ana unsur Gezi parkında oturma eylemi yapan gençlerin son derece samimi duygularla bu işin parçası olmasıdır. Bu gençlerin, ‘ağaç sökülmesin’den ‘Kışla yapılmasın’a dönüşen çevreci taleplerde bulunması son derece anlaşılabilir bir durumdur. Toplumun bir bölümü yerel veya merkezi yönetimin icraatlarına, uygulamalarına veya politikalarına karşı tepki gösterebilir. Bunun demokratik ve hukuki zeminde kalmak şartıyla bir değeri ve önemi vardır. Hükümet ilk günden itibaren bu gençliği doğru okumuş ve çeşitli mesajlar vermiştir.Ancak meseleyi büyük bir hadiseye ve siyasi kalkışmaya dönüştürmeye çalışanlar ile şiddet dalgasına dönüştürenler bunların meşru amacını ve iyi niyetli çabalarını gölgeleyen bir rol oynamışlardır.

 

Hükümet, Gezi parkı ve çevresinde bulunan insanlarla uzun görüşmeler, anketler, yoklamalar yaptırmış, tabloyu doğru anlamaya çalışmıştır. Orada kimler bulunuyor, profilleri ne, ne yapmak istiyorlar? İstihbarat raporları veya güvenlik birimlerinin söylemleri değil, doğrudan bağımsız kişilere ve uzmanlara araştırmalar yaptırmıştır.

Bu noktada çok heterojen gruplardan bahsedilmekle birlikte kabaca iki kategori oluşturmak mümkündür. Birincisi Gezi parkında pasifist eylem ortaya koyan gençler orta/üst gelir grubundan, şehirli ve eğitimli bir profile sahipler. İllegal gruplar veya marjinal örgütlerle birlikte hareket edenler ise tamamen farklı bir toplumsal katmanı temsil ediyorlar. Birinci grup ne kadar apolitikse, ikinci grup o kadar ideolojik. Birinci grup ne kadar mülayimse, ikinci grup o kadar hırçın... Birinci grup ‘Kışla olmasın’ ana temasına sahipken, ikinci grup ‘AK Parti ve Erdoğan olmasın’ direnişinde...

Neticede iyisi kötüsüyle bu gençlerin hepsi, Türkiye’nin gençleri...

Hukuk ise gençler de dahil herkes için geçerli...

***

 

Başbakan’ın Taksim’den gelen grupla yaptığı 5 saatlik görüşmede bu samimiyetin ve hissiyatın daha iyi anlaşıldığını düşünüyorum. Görüşmeye gelen insanlar özellikle ‘temsil özellikleri’ olmadığını, bireysel olarak geldiklerini söylediler, ama bence oradaki tabloyu çok doğru bir şekilde resmettiler. Kimi ağladı, kimi sinirlendi, kimi güldürdü, ama hepsi Gezi parkındaki çevreci duyarlılığı çok iyi yansıttı. Bu görüşmecilerden birisi Başbakan cezaevine girdiğinde imza kampanyası düzenlemiş, birisi cezaevi çıkışı Samsun’daki karşılamaya katıldığı için öğretmeninden dayak yemiş, diğer birisi şiir cezasını eleştirdiği için mahalle baskısına uğramış...

Başbakan Erdoğan’ın bu grupla 5 saat görüşmesi, ‘isteniyorsa Gezi parkındaki başka genç gruplarıyla da görüşebilirim’ diyerek diyaloga açık olduğunu vurgulaması, ardından da halk oylaması seçeneğiyle büyük bir iyiniyet adımı atması çok önemlidir.

AK Parti’nin gençlik kollarının 1 milyon 740 bin üyesi var, seçimlerde ise bunun 4-5 katı büyüklükte bir gençlik kitlesinden oy aldı. Gençliğe yönelik attığı adımlar da, gençliği anlamak için yaptığı araştırmalar da gözardı edilemez.

Başbakan’ın bu iyi niyetli adımına aynı iyi niyetle karşılık verilmesi meseleyi yumuşatarak gerçek zeminine oturtacaktır.

Ama birileri ‘illa benim dediğim olacak’ dayatması içine girerse bunun demokratik bir yönü olamaz. Yarın bunun iki katı insan orayı işgal edip ‘bu proje mutlaka yapılmalı’ derse ne olacak? Demokratik eylem bir tepki ortaya koymak, mesaj vermek, bir duyarlılığı yansıtmak anlamına gelir, yoksa dayatmada bulunmak, kendi grupsal düşüncesini umumun fikriyatı üzerinde geçerli kılmak anlamına gelmez.

 

Hülasa, birbirimizi daha iyi anladığımız bu vasatta, meseleyi artık asli zeminine oturtmalıyız.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums