- 5.09.2012 00:00
Büyük beklentiler ve ham hayaller, büyük çöküşleri beraberinde getirir. Hem terör örgütü PKK, ham hayallerle netice alamayacağı hedeflere yöneliyor, hem BDP büyük beklentilerle yutamayacağı lokmalara el uzatıyor.
PKK'nın Şemdinli ve Beytüşşebap denemeleri, tam anlamıyla bir fiyaskoya dönüştü. Evet, yüreğimizi dağlayan acılar yaşadık, ama kahraman Mehmetçik, şehit olma pahasına vücudunu siper etti ve gözüdönmüş teröristler çil yavrusu gibi dağılmak zorunda kaldı, adeta büyük bir bozgun yaşadı...
PKK'nın geçmişte de denediği bu yolun, yol olmadığını herkes biliyor. Milletin canını yakmak mümkündür, ama millete diz çöktürmek mümkün değildir. Belli bir kesimin desteğini alan terör örgütleri belki uzun ömürlü olabilirler, ama halkın desteğini alan devletler hiçbir zaman yenilmezler. Terörle mücadelede de çatlak sesler çıkabilir, moral bozan açıklamalar yapılabilir ama halkımız terörle mücadele eden devletin ve hükümetin arkasındadır, güvenlik güçlerinin destekçisidir.
PKK gibi BDP de gerçekleştiremeyeceği sözler sarfetmekte, kabili tatbik olmayan söylemler ortaya koymaktadır. En son Selahattin Demirtaş'ın 'final aşamasındayız' sözü de böyle bir desteksiz atışı yansıtıyor. Kürt sorununu Filistin meselesi gibi Ortadoğu'nun en büyük sorunu olarak gören Demirtaş, Kürtleri bölgesel bir aktör, BDP'yi de kısa zamanda netice alacak bir parti olarak gösteriyor. PKK'nın başlattığı başkaldırıyı ve tırmandırdığı terörü, netice alacak bir 'kurtuluş hamlesi' olarak görmek, sadece kendini kandırmaktır. Bölgede Kürtlerin yaşadığı en demokratik ülkede silahla ve terörle amaca ulaşmaya çalışan bir hareketin hiçbir inandırıcılığı olabilir mi? Siz bir yandan Başbakan'a 'yeni yol açma' çağrısında bulunacaksınız, diğer yandan terörün oluşturduğu dayatmalarla hedefe ulaşmış gibi naralar atacaksınız!
Terör örgütünün ilçe bastığı, kan akıttığı bir zaman diliminde BDP'nin çıkıp da toplumu tahrik eden açıklamalar yapması tam anlamıyla siyasi alanı havaya uçurma girişimidir. PKK'yla kucaklaşan BDP'liler, kucakladıkları teröristin akıttığı kandan dolayı, saldırıları kınayamıyorlarsa hiç değilse yüzleri kızararak susmasını bilmeliler.
IRA ile Sinn Fein arasındaki ilişkiyle kıyaslandığında BDP çok çapsız bir görüntü vermekte, PKK'nın güdümünde kalan bir etkisiz eleman olarak siyasetsizliğe mahkum olmaktadır. Sinn Fein, IRA'nın ayrılıkçı terör saldırılarıyla arasına mesafe koyabildiği ve örgütün üzerinde etkili olabildiği oranda siyasi iktidarın muhatabı haline gelmiştir. Çözüm sürecinde Sinn Fein'in oynadığı rolü bugünkü BDP'nin algılayabilmesi bile mümkün görünmemektedir. Gerry Adams'ın liderliği ile Demirtaş'ın liderliği ve oynadığı rol arasında da dağlar kadar fark vardır. Adams, örgütten bağımsız kararlar alabilmiş, tabanını yumuşatıcı bir siyaset ortaya koyabilmiş ve demokratik yöntemle netice alınabileceğine dair bir ümit oluşturmuştur.
Silahlı başkaldırıyla netice alacağı yanılgısına kapılan PKK ve finalde olduğunu düşünen Demirtaş, Kürtlere zarar veren çıkışlar yapmakta ve tam anlamıyla bir hayal aleminde yaşamaktadır.
Siyasetçilerin zihinlerinde bir ütopya olabilir ve bu perspektif onların motivasyonuna katkı yapabilir, ama gerçeklik aleminden kopan siyasetçinin varacağı ve peşindekileri sürükleyeceği yer uçurumun kenarıdır...
Yorum Yap