Türk burjuvazisinin dramı

  • 30.04.2019 00:00

 Toplumsal konumlarına, eğitim, gelir ya da yaşadıkları ortama göre bu toplumun ‘en üstekileri’ arasında yer alanların mutsuzluklarının kaynağının bireysel olmaktan öteye kolektif bir durum arz ettiğini söyleyebiliriz. Aralarında hayata en az birkaç kuşaktır avantajlı bir yerden başlamış olanlar olduğu gibi, hayat tarzını benimseten bir eğitime ya da ideolojik devşirme sürecine maruz kalarak onlara katılan nispeten daha düşük statülü gruplardan gelenlerin de bulunduğu bu tabakanın rahatsızlıklarının kaynakları nelerdir?

En başta gelen rahatsızlıkları halkın bir türlü kendi siyasal görüşlerine dolayısıyla tuttukları partilere destek olmamasıyla ilgilidir. Onlara göre ‘halk çağdaş olmadığı, hatta cahil olduğu için’ kendi hayat tarzlarınım benimsemekten uzak davranmakta demokrasi diye ‘sandığa sarılmaktadır’, bu bakımdan aslında ‘sandıksız-seçimsiz, bir demokrasiye inandıklarını, ihtiyaç duyduklarını’ çeşitli şekillerde ima etseler de açıkça söyleyemedikleri için de ayrıca rahatsızdırlar.

DEMOKRASİ DÜŞMANLIĞININ KÖKENİ

Diğer bir önemli sorunları kendi yaşama tarzlarına zarar vereceklerine inandıkları bu halkın yaşama tarzını zorla değiştirme girişimlerinin Tek Parti döneminden günümüze kadar başarısız olmasıdır, dolayısıyla endişelidirler. Kendileri, tamamen çekip gitmek isteseler de işleri-güçleri dolayısıyla mecburiyetten burada yaşamaktadırlar fakat çocuklarının bir an önce gitmesini arzuladıklarını ilk fırsatta gitmeleri gerektiğini söylemekten çekinmezler.

Onlara göre ‘bu ülke yaşanacak bir yer olmaktan çıkmıştır’ çünkü Anayasa Mahkemesi üye ve başkanları 27 Mayıs ideolojisine ‘iman etmiş’ elemanlardan oluşmadığı gibi, ülkeyi MGK militarizmi yönetmemekte, resmi ideoloji dışında da farklı fikirlerin açıkça savunulduğu rahatsız oldukları bir iklim yaşamaktadır. Üstelik değişme ümidi de pek yoktur; AK Parti büyük şehirlerde aldığı oylar yükselmiş de olsa hâlâ Başkanlık Seçimlerinde aldığı oy oranında bir değişim olmadığı gibi Ana Muhalefet Partisi’nin oyu oranı da %30’un altında kalmaktadır. Sizce haklı değiller midir?

SORUN DERİNDE

Bizim şehir geleneğimizin tarihsel olarak gerilemesi imparatorluğun son iki yüzyılının meselesidir. Bununla beraber problemin derinleşmesi on dokuz ve yirminci yüzyıllardan başlayarak günümüze kadar uzanmıştır. Bunda birçok faktörden bahsetmek mümkündür fakat bunlar arasında birkaç önemli olaydan bahsetmeden geçmek olmaz.

Bunlardan ilki, İmparatorluk burjuvazisinin bürokratik/militer kültür karşısında Batılılaşma ideolojisi üzerinden geri çekilmesi ve zamanla kaybetmesidir. İkincisi Batılılaşmayı teknik bir siyasal/ekonomik dönüşüm aracı olarak gören bürokratik zihniyetin, kendi geleneğini kültürel bakımdan tahrip etmesinin sonucu, yirminci yüzyılda derinleşen, günümüzde büyüyen bir ‘kültürsüzleşme sorunu’ yaşamasıdır. Üçüncü problem daha da önem kazanmaktadır, günümüz Türkiye burjuvazisi ülkenin birikiminden habersiz olduğu kadar çağdaş Batı’yı da ne düşünce ne de ekonomik/siyasal bakımdan anlayacak durumdadır.

Yabancılaşmada kimliksizleşmeye giden bir zihniyet sorunun derinleşmesi, tehlikenin politik olmanın ötesinde bir kültür ve insan meselesi olduğunu göstermiyor mu?

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums