- 17.12.2018 00:00
Türkiye Fırat’ın doğusuna girmek mecburiyetindedir çünkü burada bütün bölgeyi parçalamak üzere hazırlanmış ‘yeni emperyalist plan’ vardır; karşımızda başta Suriye olmak üzere Irak’ın, İran’ın, Türkiye’nin haritasını değiştirme hazırlıklarını tamamlamış Batı’nın ‘neo-kolonyalist’ saldırı hamlesi vardır. Buraya müdahale etmek bütün bölgeyi hatta Rusya da dâhil bütün coğrafyayı ve dünya barışını savunmak demektir.
Bu dünyanın sancısı, Türklerin büyük imparatorluğunu kaybetmesiyle başlamıştır. Anadolu’dan Afrika’ya, Türkistan’dan Hindistan’a kadar uzanan koca bir dünyanın sömürgeleşmesi nasıl bir talan, nasıl bir vahşet yaşatmıştır bunu iyi kötü sömürgecilik tarihiyle ilgilenen namuslu her Batılı tarihçi yazmıştır, anlatmıştır. Türkler imparatorluklarını kaybedince Batı yayılmacılığının önü büsbütün açılmış, kapitalizmin sömürgecilik sayesinde dünyayı yağmalayarak emperyalist evreye ulaşması mümkün olmuştur.
FIRAT’IN CİNLERİ
Batı sistemini oluşturan emperyalist ilişkiler üzerinden yükselen ‘sömürü-denetim-yönetim’ mekanizmaları, bugün kriz içinde olduğu için Batı kendisine göre yeni çözüm politikaları arayışına girişmiş, yeni bir insanlık dramının tarihini yazmaya koyulmuştur ki bunun bedelini Ortadoğu’dan başlayarak insanlığa ödetmeye şimdiden başladığını görmemek için insanların ruhunun kararması yetmez, vicdanını kaybetmesi gerekir.
Ülkemizde bu durumu savunanlar aslında doğrudan PKK/PYD’nin paralı askerleri olan terör yapılanmasının siyasi sözcüleridir. Bir anlamda bütün sahtekârların maskelerinin indiği bir zaman diliminde yaşadığımızı söylemek mümkündür, düne kadar muhtelif ‘sol örgütler’ etiketi altında saklanan, bunlar içinde yer alan kriptoların maskeleri teker teker düşmektedir. ABD’nin kiralık askerleri olan PKK/PYD ile birlikte Türkiye’ye karşı tavır alan, ABD emperyalizminin saflarında yer aldıklarını saklayamayan yüzsüzlerin, bu ülkenin insanlarına karşı düşmanlıklarını tanımlamak için ‘alçak’ sıfatı dahi yetersiz kalmaktadır.
BATI’NIN TERCİHİ!
Günümüzde Türkiye’nin bağımsızlığı sadece bu ülkenin insanlarının başı dik yaşamasını ifade etmekle kalmamakta Suriye’de, Irak’ta, İran’da Filistin’de kısaca bütün bölge halklarının özgürlüğünü ifade etmektedir. ABD’nin binlerce TIR silah göndererek bir orduya dönüştürmek istediği kiralık askerlerinin PKK/PYD’nin öncelikle Türkiye’ye saldırması sebepsiz değildir. Çünkü Türkiye, bu coğrafyada yaşayan bütün insanlarının ‘demokrasi içinde, özgür, insanca yaşama modelini’ teşkil eden bir örnektir ve aynı zamanda ‘emperyalist planı’ bozma gücü olan ve bu siyasi iradeyi ortaya koyan ülkedir.
Türkiye’nin ittifaklar kurarak bölgesel dayanışmayı ‘siyasi bir güç’ haline getirmesi, Batı sisteminin oyun alanını daraltmış bulunmaktadır; Bunu askeri olarak gerçekleştirecek kabiliyette olduğunu ortaya koyması ise, Batı açısından cevaplandırılması gereken ciddi bir soruyu ortaya koymaktadır.
Soru şudur; Türkiye ile karşı karşıya gelerek, olayın Türkiye-Rusya-İran ittifakının genişlemesinden, bölgesel çatışmaya, oradan küresel çatışmaya gitmesini göze almak Batı için mümkün müdür? Fırat’ın ötesinde ne var dersiniz?
Yorum Yap