- 7.02.2017 00:00
Haydi devlet kuralım’ demekle devlet kurulur mu? Bu topraklarda devlet kurmanın ve onu yaşatmanın ne kadar maliyetli olduğunu anlamak için tarihe bakmak yetmez, daha ilerisine gitmek gerekir. Arkeolojik verilere bakıldığında bu topraklarda kurulan devlet sayıları hakkında bir fikre sahip olmak mümkündür, fakat onların yerinde bugün sadece adı üzerinde arkeolojik buluntular vardır yani devlet kurmak kadar onu yaşatmak da zordur ve önemlidir.
Biz Türklerin yeryüzünde 16 devlet kurduğumuz söylenir ve bunun sembolik ifadesinin de Cumhurbaşkanlığı Forsunda 16 Yıldız şeklinde temsil edildiği bilinmektedir. “Gerçekten Türkler 16 devlet mi kurmuşlardır? Bu konuda kesin bir sayı söylemenin mümkün olmadığını tarihçiler zaten tartışmışlardır. Türk tarihi hakkında engin bilgisi ve çalışmaları olan Atsız Beyin bu konudaki görüşleri çok açıktır. Nihal Atsız, haklı olarak devlet kavramının tarihsel, sosyolojik ve hukuki nitelikleri üzerinden kalkarak meseleye bakılması gerektiğinin üzerinde durmuştur.”
Hangi devlet
Meseleye böyle bakınca, siyasi liderlere göre devlet kurulamayacağı açıktır. Öncelikle siyaset ilmi ve anayasa hukukunun temel bilgileri arasında yer alan husus devletin unsurlarıyla ilgilidir. Devletin dayandığı unsurların halk, toprak ve orada bağımsız yaşama iradesi olarak egemenlik şeklinde sıralarsak Türklerin Anadolu topraklarında yaklaşık bin yıllık bir devlet geleneğine sahip olduğu görülecektir.
O halde mesele teorik açıdan ele alınınca hanedan adları, siyasi rejimlerin değişimi devlet kurmak olarak nitelendirilemez. Osmanlı İmparatorluğunun kurulması bir anlamada Selçuklu hanedanının tarihi ömrünü tamamlamasının sonunda ortaya çıkmış bir yeni durumdur. Eklemli toplumsallıklardan oluşan Selçuklu sultanlığının sona erişi ve evrensel merkeziyetçi imparatorluğun başlangıcıdır. İktidar Osmanoğulları’na geçtiği için İmparatorluğun adı hanedan adıyla anılmıştır. Cumhuriyetin kuruluşu bu anlamda bir rejim değişimidir, İmparatorluktan Cumhuriyete geçilmiştir. “Meseleye siyasi rejim açısından bakıldığında bir rejim değişimi söz konusu iken, adı üzerinde ulus öncesi bir İmparatorluktan ‘ulus devlete’ geçildiği için de Gazi aynı zamanda milli devletin kurucusu sıfatını almıştır.”
Bugün ‘yeni bir devlet kuruluyor’ iddiası tarihsel olarak yanlış olduğu gibi, siyaset ilmi açısından da doğru değildir; bazılarının iddia ettiği gibi bir rejim değişimi de mevzubahis değildir. Türkiye’de yaşanan olay doğrudan doğruya adı üzerinde bir hükümet sistemi değişimidir ki siyasi sistem değişimi denilirken de kast edilen bundan ibarettir. Türkiye parlamenter sistem içindeyken de cumhuriyettir, başkanlık sistemi uygulanırken de elbette Cumhuriyet rejimi içinde yaşamaya devam edecektir. Cumhuriyettin zıddının monarşik rejim olduğunu tekrar etmeye gerek var mı?
Devleti kuran irade
Netice itibariyle ‘hadi yeni bir devlet kuralım’ demekle devlet kurulamaz, devletin kuruluşu, onun rejiminin karakteri, siyasal sistemi bütün bunlar tarihsel olayların akışı içinde millet iradesiyle şekillenen süreçlerdir. Milli şairimiz Akif ‘Allah bir daha bize istiklal marşı yazmayı nasip etmesin’ demişti; biz bu arzuyu, bu duayı bu topraklarda bin yıldır yaşayan devletimiz binlerce yıl yaşamaya devam etsin şeklinde tekrar edebiliriz.
“Devletin tarihsel, siyasi şartları kadar sosyolojisi de önemlidir. Bu anlamda modern devlet, bir halkın bağımsızlık iradesini temsil eder, bu bağımsız yaşama hukukuna sahip halklar ise millet olma bilinciyle yaşarlar. Bu sebeple denilebilir ki millet, etnik kimliklere indirgenerek anlaşılabilecek bir olay olmadığı gibi yapay bir şekilde icat edilecek bir toplumsal durum da değildir.” Devlet aynı zamanda milletleşme sürecinin inşasında rol alan bir kurumdur. O bakımdan kimse keyfine göre devlet kurulamaz.
Yorum Yap