Kendi içine dönmek

  • 26.07.2018 00:00

 “Chavela’nın belgeselini çekmişler”, dedi arkadaşım. Çok severdik ikimiz de Chavela Vargas’ı (http://www.chavelavargasfilm.com/ ). Buraya her gelişimin bir teması, bir sözü, bir de şarkısı olurdu. La Llorona, Soledad birden fazla ziyarete damgasını vurmuştu. Chavela da.

Bir de ünlü konuşmalarımız vardı. Daha doğrusu monologlarımız. Beni 24 senedir tanıyan arkadaşım bir durum analizi yapar, yaşadıklarımı yorumlar, sözünü asla sakınmadan – sakınmasına gerek olmayacak kadar yakındık çünkü – bana önerilerde bulunurdu. 

Geçmiş zaman kullanmama gerek yok aslında. Bu kez de öyle oldu. Her zamanki gibi planlanmadan, beklenmedik bir anda. 

Luca Can’ın isim annesi sayılırdı ama onunla tanışma fırsatı olmamıştı. Luca’nın başka bir yolculuğa çıkacağını öğrendiğimizde ilk aradıklarım arasında o da vardı. “Onunla tanışman lazım”, dedim. “Onunla anı biriktirmem lazım”, dedi. Bir günlüğüne geldi. 

Luca, mamma ya da baba için özel olan insanları hissederdi. Genelde ilk kez tanıştığı insanlara mesafeli davranmasına rağmen ona çok yakın davrandı. Yorulduğunda uzanmak istiyordu. Uzandığı yerden arkadaşımı göremeyince “baba, o nerede?” diye sormuştu birkaç kez. Onunla Legolarını paylaşmıştı. Yaşıtı arkadaşlarıyla bile paylaşmazdı o Legoları her zaman. 

O bir gün yaşandı. Anılar biriktirildi, bir günde ne kadar biriktirilirse. Sonra başka günler yaşandı. Sonra ben, orada kalamadım, buraya geldim. Ve sözünü ettiğim o an geldi. Arkadaşım sigarasını yakıp bana döndü. “Geldiğimde seni de gözlemledim”, dedi. “Sen sadece onun babası değildin; aynı zamanda kardeşi gibiydin. Onunla çocuk olmuştun. Hareketleriniz bile senkronizeydi”, diye devam etti. 

“Şimdi iki seçeneğin var. Ya başına gelenlerden ötürü kendini bir kurban olarak göreceksin ya da onun son ana kadar vazgeçmediği yaşama sevincini örnek alacaksın.” 

Bütün gün bunları düşündüm. Eve döner dönmez Chavela belgeselini aramaya başladım. Bulalım, birlikte izleyelim istiyordum. Konuştuklarımızla bu kadar örtüşen bir “deneyim” yaşayacağımızı bilmeden. 

Belgesel, Chavela ile 1991’de 71 yaşındayken yapılmış bir söyleşi ile başlıyordu. “Bundan sonra nereye gideceğim, bununla başlayalım. Benim yaşımdaki bir insan söz konusu ise başkaları nereye gideceğimi merak eder, nereden geldiğimi değil.” 

Catherine Gund ile Daresha Kyi’nin muhteşem belgeseli 1.5 saat boyunca aşk, yaşam, ölüm üzerine ne kadar varoluşsal sorun varsa üzerimize boca etti. Güldük, daha çok ağladık. Etkilendik. Bittiğinde ayağa kalkacak halimiz kalmamıştı. 

Düşündüm; bunları neden yazıyorum? Neden yaşadıklarımı herkesle paylaşıyorum? Sonuçta ne yaparsam yapayım, o acıyı çekeceğim. Kimse değil, ben çekeceğim. Acıyı anlatacak kelimeleri bile bulamayacağım muhtemelen. 

Bir yandan da başka ne yapacağımı bilmiyorum. Elimden yazmaktan başka bir şey gelmiyor (ki benim için uzun sayılacak bir süre onu da yapamadım); yazmak için bilgisayarın başına geçince de başka bir şey yazamıyorum. Chavela, “Acımı beni izlemeye gelen insanlara sunuyorum. Ve bu çok güzel.” diyordu belgeselde. 

Güzel mi, bilmiyorum. Doğru mu, bilmiyorum. Kimileri her şeyi “sadece” içinde yaşar. Ben öyle yaşayamıyorum.  

Bunları düşünürken başka bir arkadaşımdan bir mesaj geliyor: “Camı açtım. Biraz da yağmur yağdı. Serinledi etraf. Tertemiz hava girdi içeri. Ya Umut yaşarsak aslında yaşamak güzel. Ve bence yaşayabiliriz.”

Bence de. Nasıl, bilmiyorum. Ama yaşamalıyız galiba. Yaşamalıyım. 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums