Bir millet bölünüyor!

  • 29.08.2014 00:00

 30 Mart yerel seçimlerinden sonra kaleme aldığım birdeğerlendirme yazısında cumhuriyet kurulduğu günden itibaren çeşitli biçimlerde varlığı sürdüren, ancak homojen toplum kurgusu içinde yok sayılan ya da bastırılan farklılıkların iyice su yüzüne çıktığını belirtmiş, üniter devlet yapısının bu haliyle sürdürülemeyeceğini iddia etmiştim.

Bundan yola çıkarak da farklı değerlere, ahlak anlayışlarına sahip en az üç Türkiye – kabaca Kürtler, AKP’nin Türkiyesi, AKP karşıtı Türkiye – olduğu tezini ortaya atmıştım.

Üç millet, üç Türkiye

Bu noktada yanlış anlamaların da önüne geçmek için birkaç noktanın altını çizmek gerekiyor.

1.‘Devlet’ ve ‘millet’ bazen birbirinin yerine kullanılsa da farklı oluşumlara işaret ediyor. Devlet bir yapı, kurum; millet ise sosyolojik bir kurgu, farklı ortaklıklar temelinde örgütlenen bir topluluk.

Geliştirmeye çalıştığım teze göre ayrışan millet; varlığını bugünkü şekliyle sürdüremeyecek olansa üniter devlet.

Yani Türkiye Cumhuriyeti yerel yönetimlere ağırlık veren, daha demokrat ve çoğulcu bir sistemle varlığını sürdürebilir. Hatta daha ileri gideyim, varlığını sürdürmesinin tek yolu budur.

2. Üç Türkiye bildik fay hatları üzerinden ayrışmıyor. Dindarlık-laiklik hattı açıklayıcı değil çünkü dindar muhafazakar değerlere sahip Gülen Cemaati ve MHP seçmeni AKP’nin Türkiyesinde yer almıyor. Milliyetçilik de belirleyici değil, çünkü üç Türkiye de farklı biçimlerde milliyetçi. İstisnalar ise sayıca az, siyasi açıdan etkisiz.

3. Üç Türkiye kendi içinde farklılıkları olmayan, yekpare bloklar değil. Örneğin AKP karşıtı Türkiye pek çok konuda uyuşmayan ulusalcılarla daha liberal (siyasi anlamda), özgürlükçü diyebileceğimiz gruplardan oluşuyor.

4. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya çıktığı üzere farklı Türkiyelerin parçası olmak oy eğilimlerini belirlemiyor.

Seçim sonrası araştırmalarına dayanarak çatı adaya tepki duyan AKP karşıtı bazı MHP’lilerin AKP’ye oy attığını, bazı ulusalcıların seçimleri boykot etmeyi tercih ettiğini tahmin edebiliyoruz. Keza Kürtlerin bir bölümü AKP’yi desteklemeyi tercih ediyor.

Kutuplaşmayı anlamak

Son noktadan devam edelim. Bu farklılaşma oy tercihlerine birebir yansımıyorsa üç Türkiye’den bahsetmenin ne anlamı var? Bu fikirden yola çıkarak üniter devlet yapısının tehlikede olduğunu söylemek fazla iddialı değil mi?

Toplumdaki bölünmeden bahsetmek anlamlı çünkü üç Türkiye arasında oy kaymaları olsa da hala kayıtlı seçmenlerin kabaca yarısı AKP’yi tercih ederken diğer yarısı etmiyor.

Daha da önemlisi oy tercihleri toplumdaki kutuplaşmayı anlamak için yeterli değil. 30 Mart ile 10 Ağustos arasındaki kısa zaman diliminde bile bu kutuplaşmanın ya da yarılmanın ne kadar derinleştiğini, dallanıp budaklandığını görme şansımız oldu.

Gerilim ve bölünme

AKP’nin Türkiyesi ile AKP karşıtı Türkiye arasındaki uçurum üzerine çok şey söylendi zaten.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine giden süreçte daha çok göze çarpan AKP karşıtı Türkiye ile Kürt siyasi hareketi arasındaki gerilim ile yine AKP karşıtı kampın kendi içindeki bölünmeler oldu.

Ulusalcılar Kürtlerin Türkiye’yi bölmeye çalıştığı yönündeki kanaatlerinden bir milim bile geri adım atmazken yanlarında hiç ummadıkları bir müttefik, Cemaat’i buldular. Cemaat’e yakın bazı isimler bu süreçte değme ulusalcıya rahmet okutacak bir ‘Memleket elden gidiyor’ söylemine sarılarak milliyetçi tabanın duygularına oynadı.

AKP karşıtı kampın daha liberal, sol kesiminin temel kaygısı ise Kürt siyasi hareketinin barış süreci uğruna AKP’yi destekleme, sosyal medyada dönen tartışmalarda kullanılan tabirle ‘Gezicileri satma’ ihtimaliydi.

Bloklar içi tartışmalar

Öte yandan bloklar içi tartışmaların da bu dönemde tavan yaptığını gördük.

Belki 30 Mart sonuçlarının da yarattığı karamsar ruh halinin de etkisiyle yenilenler günah keçisi aramaya soyundu. CHP’liler MHP’lilerle, CHP’nin ulusalcı kanadı yenilikçilerle uğraşırken daha liberal ya da sol kesim AKP hegemonyasının sorumlusu olarak gördükleri ‘Yetmez ama evet’çilere yönelik cadı avına geri döndü.

Bir başka deyişle, Gezi olayları sırasında ortak düşman algısı çevresinde geçici bir süre birlik olan AKP karşıtı Türkiye ve Kürtler bileşenlerine ayrıldı, çözüldü. Oysa kendilerini karşılarında konumladıkları AKP Türkiyesi yolsuzluk suçlamalarının yol açtığı dalgalanmalara rağmen blok yapısını büyük ölçüde koruyordu.

Kader birliği yok, aksine nefret var

Yukarıda sorduğum ikinci sorunun yanıtı da burada yatıyor zaten. Bu kadar bölünmüşlükle üniter devlet yapısını sürdürmek neredeyse imkansız.

Milleti millet yapan en önemli unsurlardan biri‘kader birliği’ ya da ortak bir gelecek idealine sahip olmak. 2014 Türkiyesi bu duyguya sahip değil. Farklı Türkiyeler, bırakın ortak değerler etrafında birlikte yaşamayı, birbirinden nefret eder durumda.

Dindar muhafazakar kesimler laiklerden intikam alma peşinde; laikler varlıklarına yönelik bir tehdit olarak algıladıkları dindarlarla yollarını ayırma derdinde. Dindarlar yıllar boyu ortak hareket ettikleri başka dindarların ‘İnine giriyor’; özellikle genç kuşak laikler tarihi 2002’den başlatarak Kürtlere diş biliyor. Kürtler ise bunca sene itilip kakıldıktan sonra artık kendi kaderlerini kendileri tayin etmek istiyor.

Bu tablo, bir ‘bölünmüşlük’ tablosu. Sorun bunun siyasete ve gündelik hayata nasıl yansıyacağı.

Belki de enerjimizi artık var olan durumu analiz etmeye değil, bu bölünmüşlüğün çatışmaya dönmesini engelleyecek formüller üzerine düşünmeye harcamalıyız.

Etyen Mahçupyan’a not: “Çok yaşar, çabuk ölür, ilk tuttuğu sipere tüm bir hayatın kalesini 
inşa edenler.” (Murathan Mungan)

DİKEN

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums