- 26.08.2018 00:00
ABD’de olanları “sistem muhalifi” diye adlandırabileceğimiz kesim muhtemelen pek önemsemeyecek. Ya da alışıldık, kanıksanmış nitelendirmelerle geçiştirecek. Oysa olan biten, tabiî başka ülkelerdeki gelişmelerle birlikte, uluslararası kapitalist sistemin üstyapısında değişimlere işaret. Bunlar, dünyadaki hayatın bundan sonrasını etkileyecek nitelikte değişimler. Konu, maddî altyapı ve manevî üstyapı üzerine düşünmeyi, tartışmayı teşvik edeceği gibi, bugüne kadar siyasî-toplumsal felsefe, dünya görüşü ve teori alanında varolmuş akımların ve yaklaşımların kaderini de doğrudan etkileyecek. Meselâ, eşitsizleri denk saymakla siyasî önerisini baştan çelişkili ve -eğer adalet arıyorsak- geçersiz kılan klasik liberalizm bile geleceğin yerleşik düzeninin meşru kabul sınırları içinde kendine yer bulamayabilir. Ve gelecek derken, pek yakın bir gelecekten, kısmen bugünümüz haline gelmiş bir dönemden sözediyoruz.
Kapitalizm ve gerçekte efsaneden başka şey olmayan “serbest piyasa”nın ancak kendine ait bir hukuk düzeniyle varolabileceği kabul edilir. “Herkes için” geçerli yasalar, özünde eşitsizlik taşıyan bir düzenin herkesçe kabullenilmesini sağlayacaktır. Oysa giderek artan ölçülerde, yönetenlerin kendilerini yasal kayıtlara bağlı saymaktan vazgeçmekte olduklarını görüyoruz. Bu gidişin varacağı yer, bizdeki gibi, hukuk diye bir kavrama ve kuruma ihtiyacın olmadığının lafta dolaylı fiiliyatta doğrudan doğruya ilanı olmalı.
Bizim bölgemizin zamanına göre salıyı çarşambaya bağlayan geceyarısı, olay mahallinin zamanına göre salı günü, ABD’de “çarpıcı gelişmeler” yaşandı. Üç farklı olayın hepsi siyasetçilerin çevresindeki yargı süreçlerine ilişkindi. Yeni yaşanmış örnekler oldukları için muradımı bunlardan hareketle dile getireceğim. Yoksa, başka pek çok olayı bunların yanına katmak mümkün.
Manafort
İlk olayın kahramanı, ABD’nin hâlihazırdaki başkanı Donald Trump’ın eski kampanya şefi Paul Manafort, Virginia’da on sekiz ayrı iddiadan yargılandığı davada, bunların sekizinden suçlu bulundu. (İddialar esas olarak, kaynağı belirsiz 60 milyon dolarlık gelirin vergisini ödememek için yapılan katakullilerle ilgili.) Manafort’un kesinleşen suçları arasında vergi kaçırma, banka dolandırma, yabancı bankalardaki hesaplarını gizleme var. Jüri, on iddia hakkında karar veremediğini mahkemeye bildirdi. (Manafort’un bunlardan yeniden yargılanması ihtimali var.) Manafort, yardımcısı Rick Gates ile birlikte, bir başka davada, Ukrayna’da Rusya yanlısı partiye danışmanlık yaparken işledikleri ileri sürülen suçlardan (kara para aklama, yabancı devlet için çalıştığını gerekli yerlere bildirmeme, rüşvet vererek tanık ayarlama) yargılanacak. Burada da muazzam lüks bir yaşantı sürmesini sağlayan gelirlerini nereden nasıl elde ettiğine dair sorgulanacak. 2016’da Trump’ın kampanyasında çalışmış olan, Manafort’un yardımcısı Gates, kısa süre önce, fesat amaçlı gizli anlaşma ve yalan ifade yüzünden mahkûm olmuştu. Trump tarafından kampanyada görevlendirildikleri sırada Manafort ile Gates’in bugün mahkeme önüne çıkarılmalarına yolaçan suçları işlemiş veya işlemekte oldukları ortada. Trump Manafort’u ne zamandır tanıyordu ve ne haltlar yediğini şüphesiz biliyordu.
Olayın şu yanına dikkat edelim istiyorum: Bir başkan adayı, marifetleri ortaya dökülürse kolayca adını kirletebilecek bir kimseyi tam da kamuoyunun gözü önündeki en üst göreve (seçim kampanyası yöneticisi) getirmekte sakınca görmüyor. Sözkonusu şahsın marifetleri arasında, Rusya ajanlarıyla birlikte yalnız Ukrayna’da değil Kırgızistan’da da Rusya adına türlü işler çevirmek var! Rusya ile bağlantıları için “şaibeli” demenin hafif kaçacağı bu adam, parasını ülke dışında oradan oraya dolaştırıp vergi de kaçırmış, piton derisinden ceketler, milyonluk halılar bilmemneler alıp spotların üzerine çevrilmesine yolaçmış biriyken böyle bir görevi üstlenmekte beis görmüyor.
Böylesine rahatlığı bu adamlara veren nedir?
Savcılığın 27 tanığına karşılık mahkemeye tek tanık çağırmayan, savcılığın sunduğu 350 değişik belgeye karşılık 12 belge sunmakla yetinen avukatlarının tutumu, en az on, en çok seksen yıl ceza alabileceği söylenen, 69 yaşındaki Manafort’un rahatlığını yansıtmıyor mu?
Bu rahatlığın yalnız tek kaynağı olabilir: Trump’ın, başkan yetkisini kullanarak, eski çalışma arkadaşını affedeceğine dair, dayanağı pek sağlam görünmeyen güven.
Burada, yasal zemin ve çerçeve ile, yasa ile, hukuk ile ilgili bir aldırmazlığın, hattâ bunların kamuoyu gözündeki değerini azaltmaya, bizzat hak-hukuk kavramını yok etmeye yönelmiş bir tutumun işaretleri yok mu?
Cohen
Michael Cohen, Trump’ın “özel” işlerini de idare eden avukatı. “Kara kutu” diye adlandırılan adamlardan. Tesadüfe bakın ki, Manafort’un sekiz iddiadan suçlu bulunduğu saatlerde o da bazı suçları kabul etti. Üstelik, suç üstlenmekle kalmadı, başkanlığının ilk gününden itibaren çeşitli suçlama ve soruşturmalarla yüzyüze gelen Trump’ın da suç işlediği iddiasını ilk defa somut olarak ve resmen kayda geçirdi. Sadece başkanın kendisinin değil, şirketinin de.
Ortaya çıktı ki, başkanın emlak şirketi, Trump hakkında çeşitli kadınlardan gelebilecek ifşaat ve iddiaları önlemesi için “avukat” Michael Cohen’e 420 bin dolar para vermiş. Cohen bu paraya karşılık sahte faturalar düzenlemiş. Kamuoyu, Trump hakkında iddialar ortaya atabilecek kadınlardan ikisini tanıyor: Porno yıldızı ve yönetmeni Stormy Daniels (Stephanie Clifford) ile Playboy dergisi modellerinden Karen McDougal. İlki, sadece Trump’la on yıl önceki kaçamağı ifşa etmekle kalmadı, çenesini tutsun diye kendisine 130 bin dolar ödendiğini de anlattı. İkincisinin kahramanı olduğu olayda ise, Trump’la macerasını anlattığı haber, sansasyon gazetesi National Enquirer’dan satın alındı, yayımlanmaması sağlandı.
Şimdi Cohen, bürosu FBI tarafından basılıp iyice gözü korkutulduktan sonra, susturmak için kadınlara para ödesin diye Trump’tan talimat aldığını savcılara söyledi. “Bunları adaylardan biri yararına seçimi etkilemek için yaptım” da dedi.
Yargılanan avukatın avukatı da çıktı, Trump’ın “Rusya bağlantısı”nı aydınlatmaya yönelik soruşturmanın başındaki Robert S. Mueller’i kastederek, “Cohen’in elinde özel savcıyı ilgilendirecek daha fazla bilgi var,” deyiverdi! Kağıt üzerinde müvekkili ama gerçekte bir nevi “şefi” olan Trump’la telefon konuşmalarını bile -muhatabından gizli- kaydederek kendini emniyete almayı hesaplamış Cohen’in elinde sahiden özel savcının işine yarayacak bilgi varsa, bu ancak ABD başkanının seçilmesinde Rusya’nın oynadığı role ilişkin olabilir!
Alışıldık devlet yapılarının, siyasî ilişkilerin, uluslararası entrikaların ötesine geçilmiş sanki.
Hunter
Cumhuriyetçi Parti Kaliforniya Milletvekili Duncan Hunter ile eşi Margaret’in rahatlığı, mevzu ve alan itibarıyla Manafort’la kıyaslandığında pek mütevazi kalıyor. Çift, kampanya parasından 250 bin doları, ailecek çıkılan İtalya, Hawai tatillerine ve ABD içi seyahatlere, diş yaptırmaya, sinema-tiyatro biletine, spor kıyafetlerine, şuna buna harcamış. Kendilerine emanet edilen parayı nerelere harcadıklarını belgelemek zorunda olduklarından, bütün özel masraflara kılıflar bulmuşlar. Yedikleri akşam yemeğini “kampanya yemeği” olarak göstermişler, “destekçiler ve gönüllülerle yemek” demişler, sözümona “kampanya için hediye kartları” almışlar, “hediye sepetleri” için şunu bunu almışlar, Margaret aile fertlerine uçak biletleri alıp bu uçuşları “parti komitesi toplantısına gidiş” filan diye göstermiş. Yani küçük işler.
Sorumuz şu: 41 yaşında, yani önünde uzun bir siyasî gelecek ve türlü ikbal imkânları bulunan bir politikacı, kolaylıkla ortaya çıkacağı kesin bir düzenbazlığa girişirken nasıl bu kadar rahat davranabiliyor?
Ve Flynn
Anmadan geçemeyeceğim bir dördüncü hadiseyi de burada anmış olayım. Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanlığı gibi hayatî bir göreve getirip kısa süre sonra oradan atmak zorunda kaldığı emekli general, Michael Flynn, 15 Temmuz darbe girişimini haber aldığında bir salonda konuşma yapmaktaydı. Dinleyicilerine “İslâmcı diktatörü deviren müstakbel seküler askerî yönetim”i alkışlattı.
Az sonra kendisini Ulusal Güvenlik Danışmanı atayacak yeni başkanın henüz seçildiği gün ise, Erdoğan+AKP iktidarına destek çıkıp Fethullah Gülen’in fenalıklarını işlediği, sınırdışı edilmesini talep ettiği yazısı (“Müttefikimiz Türkiye krizde ve desteğimize ihtiyacı var”) The Hill gazetesinde yayımlandı.
Flynn bu yazıyı elbette para karşılığı yazmış, yapacağı başka işler için de para almış, üstelik devletin en üst, en kritik makamlarından birine yerleşirken, bir başka devlet adına lobicilik yaptığını -zorunlu olduğu halde- adalet bakanlığına bildirmemişti.
Bunu kendine nasıl izah ediyordu?
Manafort, Cohen ve Hunter yedikleri haltları nasıl izah ediyorlar?
Yanlış anlamaya meydan vermemeliyim: Bunlar yolsuzluk, entrika, katakulli yapan ilk siyasetçiler değil elbette. Ne örnekler gördük - hele bu ülkede. İddiam o ki, günümüzün -ve korkarım yakın geleceğin- siyasetçisi ve devlet yöneticisi, şu sıraladığımız heriflerinkine benzer bir varoluşun, esas olarak üstlendiği görev, işgal ettiği makam ve kullandığı yetkiyle çelişmediğini düşünüyor. Şahit olduğumuz, çaktırmadan yapılan hileler, el altından yürütülen gizli işler değil. Faillerin davranışları kuytuda karanlık işler çevirenlere özgü davranışlar değil. “Şunu yaparsam ve ortaya çıkarsa artık bir daha şunu şunu iddia edemem” gibi bir bağlantı yok, siyasetçi varoluşuyla yasal zemin-çerçeve arasında.
Şimdi ABD’deki son örneklerden hareketle konuşuyoruz. Ancak yasal zemini takmamayı yeni bir siyasetin hem başlangıç iddiası hem dayanağı haline ilk getirenler, şüphesiz çeşitli Avrupa ülkelerinde iktidarı ele geçiren, başkalarında da güçlenen popülist lider ve hareketler. Macaristan’ın, Polonya’nın yanına Rusya’yı ve kendi ülkemizi de katmalıyız.
Yerleşik düzenin aslî sahiplerinin yasayı takmadığı, içerdiği eşitsizlik nedeniyle yasal düzeni beğenmeyenlerin demokrasi ve adalet adına yasallığa sahip çıktığı, altüst olmuş bir gerçeklik doğdu.
Yorum Yap