Efrin-Ankara, ABD-Rusya

  • 8.02.2017 00:00

  Şam’ın artık herhangi bir sorunu “kendi içinde” çözemeyecek halde olduğu mâlûm. En başta, bizzat “içinde” herkes fink attığından. Varlığını sürdürebilmek için hepsi ille de her zaman aynı yönde hareket etmeyebilecek başka iradelerle (Rusya, İran, Hizbullah, hattâ Irak Şii milisleri) uyumlu davranmak mecburiyetinden.

Son günlerin cevabı en çok merak edilen sorularından biri Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova’ya soruldu: “Türk ordusu Efrin’e girer, Türkiye burayı ele geçirmeye kalkarsa Moskova’nın tavrı ne olur?”

Zaharova, soruyu cevaplarken, diplomasi dilinin elverdiği ölçüde, temsil ettiği yönetimin yakın vade hedefine ışık tuttu.

Önce, “Suriye sürecinde angaje hiç kimse,” dedi, “bu ülkenin yasalarını, egemenlik ve toprak bütünlüğünü tehdit etmemeli.” Yani: Suriye’den toprak koparmayı içeren formüllere kapalıyız. Değil Efrin’i de ele geçirmelerine göz yummak, Türkiye’nin Fırat Kalkanı bölgesini de terk etmesini günü gelince isteyeceğiz.

Bizim,” diye devam etti sözcü (sözleri azıcık ‘redakte ederek’ aktarıyorum), “Suriye’de olan biten hakkındaki tutumumuz başından beri belli: Bu ülkenin yasalarına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tüm aktörlerin saygılı olması. Suriye çok milliyetin bir arada yaşadığı ülke olarak mevcut sorunlarını kendi içinde çözmeli.”

Şam’ın artık herhangi bir sorunu “kendi içinde” çözemeyecek halde olduğu mâlûm. En başta, bizzat “içinde” herkes fink attığından. Varlığını sürdürebilmek için hepsi ille de her zaman aynı yönde hareket etmeyebilecek başka iradelerle (Rusya, İran, Hizbullah, hattâ Irak Şii milisleri) uyumlu davranmak mecburiyetinden. Aynı zamanda, iradesini yok sayamayacağı birilerinin de (ABD, koalisyon, Türkiye, hemen hepsi cihatçı on binlerce yabancı savaşçı) müsellah vaziyette çoktan “içeride” bulunuşundan.

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü bu gerçekleri yok sayarak konuşmadı elbette. Suriye yönetimi, Suriyeli muhaliflerin muhatap alınabilir kısmı ve Suriye Kürtlerini bir anlaşma zemini üzerinde ve çözüm formülü etrafında bir araya getirmeyi öncelikli hedef gördüklerini belirtmiş oldu.

“KÜRT AZINLIĞI ÖNEMLİ FAKTÖR”

Zaharova, nitekim, “Suriye’nin şimdiki krizden sonra nasıl bir ülke olacağını yine bu halklar aralarında görüşerek belirlemeli,” sözleriyle bunu vurguladı. “Yeni Suriye anayasasını birlikte kabul etmeliler.”

Daha somut olarak, dolaylı yoldan Efrin bilmecesine de çözüm katkısı mahiyetinde, şunu ekledi Zaharova: “Bu süreçte Suriye’deki Kürt azınlığı önemli faktörlerden biri. Dolayısıyla onların görüşü de dikkate alınmalı.”

Rusya Dışişleri Sözcüsü’ne Astana görüşmelerinde “Türkiye’nin negatif rol oynadığı” iddiası da soruldu. Zaharova, “Şu andaki Astana görüşmeleri ne ilk ne de sonuncusu,” dedi. “Yakında yeni tur görüşmeler yapılacak. Dün kararlaştırılamayan konular orada yeniden ele alınacak. Süreç devam ediyor. Bitmedi.

Bu sözlerden, ‘Efrin’den çekiliriz, Türkiye de oraya girer’ sonucu haliyle çıkmaz. İmâ edilen, Efrin’in “Suriye’nin egemenliği, toprak bütünlüğü” çerçevesinde değerlendirileceği. Bunu şüphesiz ve tartışmasız kılmak için, bölgede -herhalde şimdilik kısmen- Şam’ın otoritesinin, belki Suriye ordusunun denetiminin kurulması. Bunun için elbette Suriye Kürtlerinin “görüşünün dikkate alınması” şart. Çünkü ortadaki sadece görüş değil, silahlı güce dayanan bir yerel yönetim.

Zaharova’nın yine “anayasa” vurgusu yapması, bir ara ortaya çıkardığı, Kürtlerin özerkliğini de içeren yeni Suriye Anayasası önerisini Rusya’nın rafa kaldırmadığını gösteriyor.

“ÖTEKİ TERÖRİSTLER”

Gelelim ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson adına yapılan, “G20 zirvesi için Hamburg’a hareket etmeden önce…” diye başlayan açıklamaya. Burada en başta dikkati çeken, Washington’un “sorumluluk yükleme” görüntüsü altında Rusya’ya Suriye’de epey inisiyatif bırakma niyetinde olduğu. Bu tabiî, yükün ağır kısmını başkasına taşıtma amacı da güden bir politika.

Yüzsüzlük Trump tarzının aslî unsurlarından olduğu için herhalde, bu metinde Suriye’de DAİŞ ile savaşan bütün güçlere, “birbirimize vurmayalım” çağrısı yer alıyor. Çeşitli vesilelerle Suriye ordusunu defalarca vuran bizzat ABD değilmiş gibi. “Esas düşmanı gözden kaçırmayalım” mealindeki kısımda dikkati çeken ifade, “ISIS (DAİŞ) ve öteki teröristler” tanımı. Burada kastedilen, El-Kaide uzantısı El-Nusra’dan (şimdi Heyet Tahrir el-Şam koalisyonunun çekirdeği) ve her an silahını ABD güçleri ve Batılı koalisyona çevirebilecek cihatçılardan başkaları değil. Bunun bu bağlamda belirtilmesi, ABD’nin, İdlib başta, Suriye’nin başka bölgelerinde silahlı cihatçı örgütlere karşı Rusya’nın yürüteceği seferlere ilgisiz kalmayacağına yorulabilir. İdlib’te ABD’nin boyuna önemli El-Kaide’cileri -insansız silahlı hava araçlarıyla- avladığını unutmayalım.

“GAYRİMEŞRU İŞGALLER…”

Bizim buradaki esas sorumuz açısından önemli sözler, “öbür teröristler”den söz edilen paragrafta, az ileride. Washington, Moskova’dan, “Esad rejiminin garantörü” ve “Suriye çatışmasına erken aşamalarından itibaren katılmış” bir devlet sıfatıyla, başka bir sorumluluk daha üstlenmesini bekliyor: “Suriye’deki hiçbir güç, DAİŞ veya başka terörist grupların denetiminden kurtarılmış bölgeleri gayrimeşru tarzda ele geçirmemeli veya işgal etmemeli”.

“Suriye’deki güç”ler dendiğinde, buna Türkiye de dahil. Haliyle. Yani “gayrimeşru” yollarla DAİŞ’ten kurtarılmış toprakları işgal etmemesi gerekenler arasında…

Tillerson adına yayımlanan açıklama, aynı zamanda, Washington’dan Moskova’ya pek açık bir çağrı niteliği taşıyor. Metnin içerisinde, meseleyi ABD ile Rusya’nın, “iki ülke olarak” çözmesi önerisi, şimdiye kadar, “ufak tefek kazalara rağmen başarıyla sürdürülen” -böyle demeye getiriliyor- işbirliğine işaretle, apaçık belirtiliyor. “İki ülke olarak biz sahada istikrarı sağlamak için birlikte çalışırsak,” deniyor, “bu, Suriye’nin siyasî geleceğinin şekillendirilmesi konusunda sağlanacak ilerlemeler için bir temel oluşturacaktır.”

Ne demek? Yeni Sykes-Picot, meselâ Lavrov-Tillerson olsun!

Bütün bunlara karşılık, İslâm âleminin son umudu, dünya lideri Ankara’nın elinde gece vakti Efrin’e top atışları yapma, söz geçirebildiği ÖSO’cuları oraya saldırtma gibi seçenekler ve göz karartan, kulak tıkayan, iflah olmaz Kürt düşmanlığı takıntısı ile hâlâ sönmemiş, sınırlı-sorumlu kendinden menkûl pan-İslâmcılık ve yeni-Osmanlı hayalleri var.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums