Tahliyeler, devlet, CHP, paralel yapı vs…

  • 12.03.2014 00:00

 Türkiye’de yazarlık mesleği bugün ne pişireceğim derdinde olmayan, mutfağı erzak dolu, zengin ev hanımlığı gibidir. Zengin menü seçeneği, seç al, beğen, pişir misali… Gezi kalkışması,17 Aralık darbe süreci, operasyonlar, istifalar, kasetler, tapeler, tahliyeler, ittifaklar vs. adrenali yüksek bir ülkede yaşıyoruz vesselam…Haydar Baş’ın ve Doğu Perinçek’in bile iktidar hayali kurduğu bir ülkede yaşamaktayız, varın gerisini siz hesap edin..Bu devasa güç merkezi  konumundaki devlet aygıtını küçültmediğiniz sürece de bırakın cemaati bizim mahalleden arkadaşların bile iktidar olma iştahını engelleyemezsiniz. Üzgünüm ama durum bu. Oysa devlet aygıtını budadığınızda örneğin eğitim hizmetlerini iktidarın pekiştirilmesinde veya onu bir ideoloji transferinde araç olarak kullanmaktan çıkarttığınızda farklı kesimlerin, cemaatlerin, sivil örgütlerin, legal ya da illegal kuruluşların eğitimi kullanarak devlete ele geçirme yollarını da ortadan kaldırmış olursunuz. Keza hukuku evrensel hukuk kaideleri çerçevesinde sağlam bir zemine oturtursanız kimse yargıyı ele geçirme hırsı içerisinde olmayacaktır. Bu durum devleti daha güçlü kılan onu bir cazibe merkezi haline getiren hemen tüm farklı kurumlar için de geçerlidir. Ne var ki bizim ülkede örneğin bin yıllık devlet geleneğinden bahsedilir. Bir türlü anlayamadığım bir şeydir bu.  Sanki karşımızda kutsal, yarı Tanrı, devasa organizma gibi bir şey var. Kavga birazda buradan kopuyor gibi..

Tahliyeler;

Şimdi isterseniz açıkçası benim de ne düşündüğümü ve ne yazacağımı merak ettiğim sıcak gündeme gelelim. Son günlerde asrın davası olarak takdim edilen bize göre darbeci, bir kesime göre de tertibe kurban giden vatanseverlerin! tahliye kararlarını tartışıyoruz. Bildiğiniz gibi ne eli bıçaklı bir yazarım ne siyasetçiyim, ne hukukçuyum, ne işin uzmanı akademisyenim ne de kanaat önderiyim. Evet, tüm bu kirlerimden arınmış saf bir birey olarak malum tahliyelerle ilgili basit bir sorunun cevabını arıyorum. Bilindiği gibi 8 Nisan 2007’de Malatya’da  Zirve Yayınevi’nde çalışan misyoner Alman uyruklu Tilman Ekkehart Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel adlı şahıslar Salih Gürler, Cuma Özdemir, Hamit Çeker, Abuzer Yıldırım ve Emre Günaydın tarafından bıçaklanarak öldürülmüştü. 5 sanık olaydan hemen sonra polis ekiplerince olay yerinde yakalanmıştı. Hatta sanıklardan Emre Günaydın ise, 3. kattan atlaması sonucunda yaralanarak yaklaşık 1 ay hastanede tedavi görmüştü. Bu aynı zamanda suçüstü yapılan bir cinayettir. Ve Zekeriya Öz’ün devreye girmesiyle aradan geçen 7 yıla rağmen dava sonuçlanmamış ve buradan tahliye kararı çıkmıştır. Davada en belirgin en uç örneği verdim ki diğerlerini de anlama kolaylılığı olsun. Sorum şu; Neden faili belli maktulu belli suçüstü yapılan bu dava sonuçlanamamıştır?

Türkiye’nin başından geçen en önemli davalardan biri olan Öcalan davası tam bir ayda sonuçlanmış olmasına rağmen neden bu davalar sonuçlanmadı? İlhami Işık’a göre; burada ileriye dönük yapılan bir hesap söz konusu. Bu tahliyelerin kamuoyunun vicdanını yaralayacağını biliyorlardı. Bu bir hesap dâhilindeydi. Peki neden? Sırf AK Parti katilleri dışarı salıverdi denilsin diye mi? Neden olmasın. “Devlet hırsı insanın gözünü kör eder” derler. Belki de sırf bu yüzdendir. Belki de Ergenekon davası zamanla Sayın Erdoğan’ın bizzat kendisini de içine alan daha da büyük bir davaya dönüştürülecekti. Başbakanın onu destekleyenlerin yani içinde bizim de sizin de yer alacağımız bir yargılama sürecine evirilecekti. Ne var ki bu olmadı. Evet, vicdanlarımız yaralı. Kendi adıma daha en başında Ergenekon’a bakışım nasılsa şimdide öyle. Kullanıldığımı, aldatıldığımı, mücadelemin heba olduğunu düşünmüyorum. O zaman da ahlaki bir düsturla meseleye yaklaştım şimdi de aynı ahlaki ve vicdani bir düsturla yani ilkelerimle meseleye yaklaşıyorum. Ve inanıyorum ki bu ülkede hukuk eninde sonunda biz vicdanlı insanların mücadelesini haklı çıkaracaktır. Çok değil 30 Marttan sonra daha kapsamlı daha adil bir yargılamayla paralel yapının da dâhil edildiği kapsamlı bir dava açılmasını umut ediyoruz.

CHP’nin ve paralel yapının işi zor;

Tuncay Özkan, Mustafa Kemal’in aydınlığıyla karanlığı boğacağız türünden klasik bir Kemalist vecize sarf etti. Umarım yeniden Cumhuriyet mitingleri düzenlemeye kalkmaz. Fakat benim dikkatimi çeken; “kin ve öç alma duygusu içerisinde olmayacağız ve ayrıca Türkiye yapa yalnız bırakılmıştır. Uçurumun kenarında olan bir ülke konumundadır” türünden paralel yapıyı dikkat çeken ifadeleri olmuştur. Bir diğer önemli vurgu da Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’ndan geldi. Fevzioğlu 17 Aralık’ta düğmeye basılmasının nedeni yolsuzlukla mücadele filan değildir. Düğmeye basılmasının sebebi iktidarın AKP kanadını silkelemektir. Bana yolsuzluk soruşturmasını yürütenleri kahraman gibi göstermeye kalkmayın.” dedi.  Bana kalırsa içeriden çıkanların ilk hesaplaşacağı parti CHP olacaktır. Nedeni ortada değil mi?

Türkiye ciddi bir hukuk devleti olma yolunda kararlı adımlar atmak zorundadır. Başbakan gittiği her ilde ciddi balkon konuşmaları yapmalıdır. Bugün başbakanın çok sert üslup takınmasını telkin edenler ona kötülük ediyorlar. Daha fazla özgülük daha adil bir hukuk sistemi daha demokratik bir ülke, anadilde eğitim ve Alevi sorununa varana kadar tüm sorunlara vurgu yapmalı ve yeni bir anayasa vaat etmelidir. Gerisini paralel yapı düşünsün. Arzu ediyorlarsa ev ev dolaşıp CHP’ye oy toplasınlar olmadı bölgelerinizde mutlaka ikinci partilere oy atın vebali bize ait desinler. Varsın kaset stoklarını tüketsinler. Şu bir gerçek ki; özgürlükler darbecilerin her zaman korkulu rüyası olmuştur.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums