- 21.06.2011 00:00
12 Haziran genel seçimlerinin ortaya çıkardığı en yalın sonuç Recep Tayyip Erdoğan’ın tartışmasız büyük bir siyasi lider olduğu gerçekliğidir.
Erdoğan, AK Parti’yi 3. dönem girdiği seçimlerde % 50 oy oranı ile tek başına hükûmet etme olanağına sahip kılan bir lider olmakla kalmayıp, ‘balkon konuşması’nda yaptığı göndermeyle; başta Ortadoğu ve Arap coğrafyası olmak üzere, dünya siyasetini belirleyecek başat aktörlerden biri olacağının da işaretini vermiş oldu.
2002’den itibaren yapılan tüm seçim ve halkoylamalarının sayısal sonucu, Erdoğan’ın büyük bir siyasi lider olduğunu teyit eden bir işlev yüklendi sadece.
Erdoğan, çok iyi bir siyasetçi olmakla birlikte, özgürlükçü bir lider değil bana göre …
O’nun özgürlük anlayışı daha çok kendine müslüman(!) bir anlayıştır.
Hayata kendi durduğu yerden bakan her dindar kişi, kendi felsefi ve ideolojik formasyonunu mutlak doğru kabul ederken, kendisi gibi olmayanı ötekileştirmeye meyyaldir.
Ve Başbakan dindardır.
O’nun özgürlük taleplerinde başörtüsü ve Filistin meselesi, Kürtler’in ana dil taleplerinden hep önce gelir ama aynı Başbakan başarılı bir siyaset adamıdır.
Büyük bir lider olmanın, halkının ve ülkesinin kaderine yön veren düzgün bir gönül insanı olmaktan geçtiği kadar, politikanın araç ve yöntemlerini optimal ölçüde kullanabilmekten geçtiğini öğretmesiyle Başbakan, bilimsel bir araştırma tezi olarak incelenmeyi hak etmiştir öncelikle.
Başbakan’ın bu denli başarılı performansının yanı sıra AK Parti milletvekili adaylarının özgün başarılarından söz etmek ise neredeyse imkânsız.
Adaylık belirleme sürecinde Başbakan mahallî ölçekli kriterler aramamış, nihai kararları tek başına vermiş, seçimlerin muhtemel sonuçlarının siyasi sorumluluğunu kendi üzerine almıştır.
Adayların mahallinde tuttuğu yer ve konuma bakmayan Başbakan, kendi ölçütlerine göre aday belirlemiş ve bir bakıma çıkacak sonuca da baştan hazır olduğunu ilan etmiştir.
Başbakan’ın AK Parti’nin kurucuları ve genel merkez yönetiminden kimi dava arkadaşını seçildikleri illerden farklı yerlerde aday göstermesi, mevcut vekillerin 167‘sini geri çekmesi ve cemaatlerle aşiret liderlerine itibar etmeyerek onları aday göstermemesi büyük bir risk olarak algılanmasına rağmen; seçim sonuçları Başbakan’ı hiçbir şüpheye mahal vermeyecek ölçüde ‘halkını peşinden sürükleyen adam’ olarak tescillemiştir.
Son seçimde hiç bir milletvekilinin başarısı kendi mahallinde belirleyici olmamıştır.
Seçimlere damgasını vuran ‘tek adam’ Başbakan’dır.
Düzce’nin adaylarına baktığımızda bu tezi doğrulayacak doneleri bulabilmek mümkündür.
Bir kere Düzce’nin yeni adaylarının popülaritesi ve vizyonu önceki vekiller kadar olmasa da aday gösterilmişlerdir ve bu durum vekilin niteliğine Başbakan tarafından çok büyük bir anlam yüklenmediğini; aksine Başbakan’ın seçimlere tamamen kendi performansı ile katıldığını gösteriyor.
Şurası açık; Başbakan Düzce seçimlerine alelade üç isimle katılsaydı bile bu seçimleri kazanırdı. Zira, hiçbir Düzce seçmeni tanımadığı bir üniversite hocası ile sıradan bir küçük esnaf ve bir devlet memurunun performansının ne olduğu ya da olacağıyla ilgilenmedi.
Seçmen asıl olarak Başbakan’ın bugüne kadar yaptıklarını benimsedi ve yeni döneme ilişkin projelerine inandı. İnandıkları bir Başbakan’ın aday gösterdiği isimler onlar için çok da önemli değildi, onları seçmek Başbakan’a olan inançlarını göstermekti, onlar da bunu gösterdi.
Diğer yandan bu seçimlerin en rahat parti örgütleri AK Parti teşkilatları oldu. Onlar da Başbakan’ın inanılmaz performansı üzerinden başarı çıtalarını yükseltmiş oldular.
AK Parti yerel örgütleri temayül oylaması sürecinde kıymete bindikleri intibaına sahip oldular ve yer yer kendi beğendikleri isimlerin fazlaca oy alması için uğraştılar ama, mülakat sonuçları onların da hayallerini suya düşürdü.
Ankara’da yapılan mülakatların sonuçları, yerel parti örgütlerinin tercihlerinin hiç de önemli olmadığını biraz acı da olsa il ve ilçe teşkilatlarına hatırlattı.
Teşkilatlar gördü ki, son sözü söyleyecek olan kişi, her türlü denklemi tek başına kuran, her türlü riski göze alan ve ‘sırtına kefenini geçirmiş’ adamdı; yani Recep Tayyip Erdoğan’dı.
Bu zafer de tamamen O’nun eseridir.
Geride kalanlara gelince…
Onlar, Başbakan’ın yaydığı ışığın etrafında kümelenen pervane böcekleridir.
Onlar, iyi bir liderin çizdiği yoldan sapmadıkları ölçüde başarılı sayılan öğrencilerdir.
Adı 12 Haziran olan hikâyenin yardımcı kahramanlarıdır ancak.
Onlar; ampüle yapışan sineklerdir…
Yorum Yap